Modern yaşamın cazibesiyle vahşi doğanın özgürlüğü arasında köklerine ve topraklarına sıkı sıkıya sarılmış bir halk olan Waoraniler, tüm zorluklara rağmen geleneklerini sürdürüyor.

AA foto muhabiri Özge Elif Kızıl, 6 gün boyunca Bameno topluluğunun doğayla uyumlu yaşamlarını, kültürlerini ve modern yaşamın üzerlerindeki etkilerini görüntüledi.
GPS sinyalinin bile zaman zaman alınamadığı, modern dünyadan büyük ölçüde izole bir şekilde yaşayan Waorani kabilesinin alt toplulukları, sadece doğayla iç içe bir yaşam sürmekle kalmıyor, aynı zamanda yerel kültürlerini, inançlarını ve kimliklerini korumak için büyük bir mücadele veriyor.

Amazon’un derinliklerinde göçebe avcı-toplayıcı olarak yaşayan, ana dilleri “Wao” olan halkın, modern topluma hızlı ve zor bir şekilde dahil edilmeye çalışılması sonucunda bazı Waorani toplulukları, teması reddettiği için ormanın derinliklerine çekildi.
Bölgede hala iletişim kurulmamış üç ayrı Waorani alt topluluğu bulunuyor. Geçmişte yapılan iletişim girişimlerinin tamamı, bu gruplar tarafından sert bir şekilde reddedildi. Bu nedenle, kendi yaşamlarını ormanın derinliklerinde sürdürüyorlar. Günümüzde ise petrol şirketlerinin artan faaliyetleri, bu toplulukların yaşam alanlarını terk ederek ormanın daha da içlerine göç etmesine neden oluyor.

1970’lerde Ekvador hükümeti Waorani topraklarını tanımaya başladı ama ilerleyen yıllarda, uluslararası petrol şirketlerine verilen imtiyazlar, ormanı ve halkı tehdit etmeye devam etti.
Toprakları büyük ölçüde küçülen ve kalan topraklarında ise kerestecilik, maden faaliyetleri, petrol çıkarma ve sömürgeci yerleşimlerinden etkilenen Waoraniler, ormanın sunduğu kaynaklarla geleneksel yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, dış dünyanın baskıları ve çevresel faktörlerle mücadele ediyor.

DEV AĞAÇLARIN GÖLGESİNDE BİR YAŞAM
Bölge halkı, kapok (ceiba pentandra) adlı kutsal ağaçların gölgesinde yaşıyor. Bu dev ağaçlar, Waorani halkı için sadece bir doğa unsuru değil evrenin düzenini sağlayan ruhsal köprüler olarak kabul ediliyor. Halk, kapok ağaçlarını “ataların ruhlarını taşıyan canlılar” olarak görüyor.Bu ağaç, yaşam döngüsünün başlatılması ve sonlandırılmasıyla bağlantılı ritüellerde kullanılıyor. Bu yüzden, kapok ağacına zarar vermek, sadece bir çevresel kayıp değil aynı zamanda ruhsal bir kayıp olarak da görülüyor.
MODERNİTEYE KARŞI DENGEDE KALMA ÇABASI
Bameno’da güneş enerjisiyle çalışan sınırlı bir elektrik altyapısı, Amazon Frontlines desteğiyle kurulmuş bir okul binası bulunuyor. Gönüllüler, üç aylık periyotlarla çocuklara İngilizce ve İspanyolca öğretmek için bölgeye geliyor. Fakat insanlar, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimden sınırlı oranda yararlanabiliyor. Gönüllü doktorlar ancak yılda bir kez genel sağlık taraması yapıyor.GELENEKSEL YÖNTEMLERLE AVLANILIYORHalkların, ormanla kurduğu uyum, modern çağın baskılarına rağmen sürmeye devam ediyor. Bamenolar, ormanda hayatta kalmanın sadece bilgi değil aynı zamanda saygı gerektirdiğine inanıyor.Geleneksel olarak avcı-toplayıcı yaşam süren topluluk, mızrak ve zehirli ok boruları gibi geleneksel yöntemlerle avlanıyor.Av öncesi ve sonrası yapılan küçük törenler, doğadan alınanın bir parçasının yeniden doğaya iade edilmesini sembolize ediyor. Hayvanlar, önceden hazırlanan, ucu zehirli bitki karışımı ile kaplanan oklarla avlanıyor. Bu zehrin, hayvanları anında paralize etme özelliği bulunuyor.DOMUZ VE MAYMUN İLE BESLENİYORLARKabile üyeleri av sırasında çevredeki hayvanların dikkatini çekmek için kalın yaprakları büzerek ses çıkarıyorlar ve hayvan seslerini taklit ederek dikkatlerini çekiyor. Ayrıca ıslık benzeri seslerle de hayvanları kendilerine doğru yönlendirmeye çalışıyorlar.Bamenolular, doğanın dengesini önceleyen geleneklerine göre, avladıkları sırada hayvanın yavrusu varsa hayatını onlara veren anneye saygılarını, geride kalan yavrusuna bakarak gösteriyor. Bu kabilelerin beslendikleri hayvanlar arasında maymun, çeşitli kuş türleri, yaban domuzu bulunuyor.Çıplak ayak yürüyen kabileler ayaklarına bir şey battığında bunu avladıkları piranaların dişleriyle çıkarıyor.TURİZMDEN GELEN PARA AİLELERE DAĞITILIYORBameno’ya ilk turist ziyareti 1987’de yapıldı. Bu zamana kadar parayı tanımayan Bamenolular, zamanla liderleri Baihua sayesinde, turizmi kendi ihtiyaçlarını ve topraklarının savunmasında kullanmak adına geliştirdi.Turizmden kazandıkları paranın bir kısmını ailelere eşit paylaştıran Bamenolar, kalan kısmını ortak bir havuzda acil durum, erzak, ulaşım ve enerji masrafları için biriktiriyor. Herhangi bir sebeple para ihtiyacı olan aile ve bireylere bu kasadan yardım sağlanıyor.



Baihua, belirli zaman aralıklarında gelen öğretmenlerin sadece çocukların dış dünyayla iletişim kurabilmesi için İspanyolca ve İngilizce öğrettiğini belirterek, kendilerinin ise ana dillerinin korunmasını istedikleri vurguladı.
”SALGINDA AŞI OLDUK”
Baihua, “Kovid-19 salgınında kendi ilaçlarımız bizim için yeterliydi ama devlet yine de bizim aşı olmamızı istediğinden aşı olmayı kabul ettik.” dedi.
En yakın hastanenin Coca şehrinde olduğunu ve oraya ancak yaklaşık 15 saatlik bir kano yolculuğu ile varılabildiğini dile getiren Baihua, bu nedenle büyük yaralanmalar ve hastalıklarda yüksek ücretler karşılığında uçak kiralamak zorunda kaldıklarını ifade etti.
1970’lerden önce yalnızca doğanın verdikleri ile beslenen atalarının bazılarının 130 yıla kadar yaşayabildiklerini belirten Baihua, son yıllarda işlenmiş gıda, su ve hava kirliliği nedeniyle yaşam sürelerinin ortalama 80’e düştüğünü kaydetti.
Doğal su kaynakları ve havanın kirlenmesi, kontrolsüz ve yasak avcılık nedeniyle bölgede bulunan birçok vahşi hayvanın zamanla azaldığını, var olan canlılarınsa ormanın derinliklerine göç ettiği bilgisini veren Baihua, yıllar içinde avlanmanın zorlaştığına işaret etti.
Yaşadıkları bölgeye en yakın petrol kuyusunun 22 kilometre mesafede olduğunu aktaran Baihua, “Eğer petrol endüstrisi daha da yaklaşırsa, kültürümüzü ve milli parkı yok edecek.” diye konuştu.