İran’ın Suriye’deki büyükelçiliğinde bulunan bir belgenin İran’ın Suriye ile ilgili “büyük planını” ortaya koyduğu iddia edildi.
Suriye’deki Beşar Esad rejiminin yıkılmasının ardından Esad yönetimindeki Suriye’ye yakın ülkelerden İran’la ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Reuters haber ajansının özel haberine göre, “İran’ın Suriye’de emperyal emelleri” vardı; ancak, söz konusu plan “gizli büyükelçilik belgelerinin” bulunmasıyla ifşa oldu. Reuters’a göre, İran’ın Suriye ile ilgili “büyük planı” doğrudan siyaset sahnesindeki “baş düşmanı” ABD’nin “taktik tahtasından” alınmıştı.
Buna göre, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Avrupa’nın yeniden inşası için milyarlarca dolar harcaması gibi, İran da iç savaşın büyük yıkıma yol açtığı Suriye’de aynı adımı atacaktı. “İRAN, ESAD’A HARCADIĞI MİLYARLARI TAZMİN ETMEK İSTİYORDU” İran’ın 33 sayfalık resmi bir çalışmada yer verilen programında, Marshall Planı’na pek çok kez atıfta bulunuldu. Söz konusu belge, Mayıs 2022 tarihliydi ve İran’ın Suriye’de bulunan ekonomi politikaları birimi tarafından kaleme alınmıştı. Belge, Esad rejiminin yıkıldığı Aralık 2024’te İran’ın Şam’da yağmalanmış olan büyükelçiliğinde Reuters muhabirleri tarafından bulundu. Habere göre, söz konusu çalışma, orada ve başkent Şam’daki başka noktalarda bulunan yüzlerce diğer belge ile bir aradaydı. Bu belgelerin arasında mektuplar, sözleşmeler ve altyapı planları da bulunuyordu. Söz konusu belgeler, İran’ın “iç savaş sırasında Esad’ı kurtarmak için harcadığı milyarları nasıl tazmin etmeyi planladığını” ortaya koydu.
Suriye strateji belgesinde, İran’ın Suriye üzerinde derinleşen nüfuzunun yanı sıra “ekonomik bir imparatorluk” kurulması öngörülüyordu. Belgede “400 milyar dolarlık bir fırsattan” söz ediliyordu. Reuters’a göre, bu “emperyal umutlar” Esad’ın devrilmesiyle birlikte yıkılmış oldu. “UYDU DEVLET” İDDİASI Söz konusu planın bulunduğu binadaki belgeler, İranlı yatırımcıların karşı karşıya kaldığı zorlukları da gösterdi. İddiaya göre, belgerler ayrıca “Suriye’yi kazançlı bir uydu devlet haline getirmeyi amaçlayan ancak başarısız olan çabalara” da ışık tutuyordu. Reuters, haber için 10’dan fazla İranlı ve Suriyeli iş insanı ile konuştu, yaptırımların “gri bölgesinde dolanan İranlı şirketler ağını” inceledi ve İran’ın terk edilmiş yatırımlarından bazılarını ziyaret etti. Bunların arasında dini mekanlar, fabrikalar, askeri tesisler ve daha fazlası bulunuyordu. Bu yatırımların saldırılar, yolsuzluk, Batı’nın yaptırımları ve bombardımanlar sebebiyle sekteye uğradığı belirtildi. İran’ın faaliyette olmayan yatırımları arasında, İranlı bir mühendislik firması tarafından Lazkiye’de inşa edilen 411 milyon euro değerindeki bir enerji santrali de vardı. Petrol çıkarılmasını öngören bir proje ise Suriye’nin doğusundaki çölde kaderine terk edildi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’le bağlantılı bir hayır kuruluşunun Fırat Nehri’nde inşa ettiği demiryolu köprüsü ise ABD’nin öncülüğündeki koalisyonun yıllar önce düzenlediği hava saldırısında yıkıldı. PLANIN BAŞINDA KİM VARDI? Reuters’a göre, terk edilmiş ve yağmalanmış büyükelçilikte bulunan belgelerde bahsi geçen yaklaşık 40 proje, İran’ın tüm yatırımlarının sadece bir bölümünü oluşturuyordu. Ajansa göre, Suriye’nin İranlı şirketlere olan ödenmemiş borç miktarı, savaşın sonuna doğru en az 178 milyon dolara ulaşmıştı.
Haberde, konuya ilişkin olarak, “Nihayetinde, İran’ın Marshall Planı’nı taklit etme ve Suriye’yi içine alan ekonomik bir imparatorluk kurma umutları, daha çok Amerika’nın Irak ve Afganistan’daki yolundan gidiyordu” değerlendirmesine yer verildi. İranlı hükümet yetkililer ise Reuters’ın tespitleri konusundaki yorum taleplerine yanıt vermedi. Habere göre, İran’ın Suriye’deki ekonomik planlarını hayata geçirme görevi, İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan inşaat yöneticisi Abbas Akbari’ye aitti. Akbari’nin ekibi Marshall Planı’nı model alan araştırmayı gerçekleştirdi. Akbari, sivil projelerdeki lojistik konularda yardım etmesi için Devrim Muhafızları’dan isimlere görev verdi. Reuters, Şam’daki büyükelçilikte Akbari tarafından imzalanmış mektuplar da bulundu. Belgelerde Akbari’nin desteklediği projelerin ve harcadığı paranın detayları yer aldı. “İRAN, ŞİRKETLERİN YAŞADIĞI ZORLUĞA KARŞIN YATIRIMLARI ARTIRDI” İran’ın Suriye’ye girişi ise bundan daha öncesine dayanıyordu. İranlı altyapı devi Mapna Group, Şam yakınlarındaki bir enerji santralini genişletmek için 2008 yılında ilk sözleşmesini imzaladı. Aralık 2011’de iç savaşın da başlamasıyla Mapna da bu durumdan etkilendi. Fakat zamanla şirket, ülkedeki yatırımlarını derinleştirmeye başladı. Şirket, Suriye’de ne kadar harcama yaptığı ya da ödemelerin alınıp alınmadığı konusunda kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadı. Reuters’a göre, şirket, zaman zaman Akbari’den de lojistik yardım alıyordu. Reuters’ın haberine göre, Suriye’deki diğer İranlı şirketler de Mapna’nın karşı karşıya kaldığı güvenlik sorunları ve mali sorunlarla karşı karşıya kaldı. Habere göre, Mapna, Copper World ve diğer şirketler sorunlar yaşamaya devam ederken İran Suriye’deki yatırımlarını ikiye katladı. Öte yandan, İran ve Suriye, 2015-2020 yılları arasında Tahran’ın borçlarını geri alabilmesi için bir dizi anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmalar, İran’a tarım için toprak, mobil telefon operatörü olabilmek için lisans, konut projeleri, fosfat madencilik hakları ve petrol arama anlaşmaları sağlıyordu. Fakat bu projelerin çoğu da yaptırımlar, işgücü ve güvenlikle ilgili sorunlarla karşı karşıya kaldı. İran ise bu esnada “diğer ülkelere anlaşma kaybetmeye” başladı. Akbari’nin Ekonomik Kalkınma Merkezi, araştırmasında, Suriye’nin diğer büyük müttefiki Rusya’nın ülkedeki petrol ve gaz gibi kazançlı sektörlere odaklandığına işaret etti. “SURİYE, İSRAİL’LE MÜCADELENİN CEPHE HATTINDA” Akbari’nin gözetiminde hazırlanan, Marshall Planı’na atıfların yer aldığı çalışmada, İran’ın Suriye’de karşı karşıya kaldığı, bankacılık ve ulaşım sorunlarından emniyetsizlik ve bürokrasiye kadar bir dizi problemi ortaya koydu. Belgede diğer ülkelerden detaylı olarak bahsedilmezken Suriye’nin İran’ın İsrail ile olan mücadelesinde “cephe hattında” olduğu belirtildi. Esad rejiminin Aralık 20242te devrilmesi ise “Akbari’nin Suriye planı için perdenin kapanması” anlamına geldi.