İsrail’in gizli nükleer silahları

Bilim insanlarına göre 90 nükleer savaş başlığına sahip olduğu tahmin edilen İsrail, en yakın müttefiki ABD’yi nasıl kandırdı?

İran’ın nükleer programının ortaya çıkması uzun bir kedi-fare oyununa yol açtı.

Bu oyun, Tahran’ın nükleer silah edinmesini yasaklayan ancak özellikle İsrail tarafından yetersiz olduğu gerekçesiyle eleştirilen ABD öncülüğündeki 2015 anlaşmasıyla sonuçlandı.

Trump 2018’de ABD’yi bu anlaşmadan çekti ve daha iyisini müzakere edeceğini iddia etti. Ama hiçbir zaman yapmadı. Washington Post muhabiri Glenn Kessler, konuyla ilgili bir haberinde “Eğer İran bir nükleer aldatma oyun kitabı izlediyse, bu İsrail tarafından yazılmıştır” dedi. Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu araştırmacılarına göre İsrail’in uçaklardan, karadan karaya balistik füzelerden ve muhtemelen seyir füzelerinden fırlatılabilen 90 nükleer savaş başlığına sahip olduğu tahmin ediliyor. HER ŞEY BÖYLE BAŞLADI İsrail’in ilk başbakanı David Ben-Gurion, 1950’lerin ortalarında İsrail’in Arap komşularına karşı bir sigorta poliçesi olarak nükleer silaha ihtiyacı olduğuna karar verdi. İsrail 1950’lerde ve 1960’larda nükleer silah yapmak için gerekli teknoloji ve malzemeyi gizlice elde etti ve çoğu zaman ABD ve diğer hükümetleri niyetleri konusunda yanılttı. 1956’daki Süveyş krizinden sonra Fransa, İsrail’in Negev çölünde Dimona reaktörünü inşa etmesine gizlice yardım etti. Fransız yetkililer tereddüt etmeye başlayıp İsrail’e durması için baskı yapınca Tel Aviv bir uzlaşma önerdi: İsrail’in nükleer silah yapma niyeti olmadığına dair güvence vermesi karşılığında Fransa, projenin tamamlanmasına yardımcı olacak ve uluslararası denetimlerde ısrar etmeyecekti.

İsrailABD İSTİHBARATI GİZLİ TESİSİ KEŞFETTİ Aynı güvenceyle Norveç de İsrail’e, nükleer reaktörlerde hem nötron geciktirici hem de soğutucu olarak hayati bir role sahip olan ve kontrollü bir nükleer reaksiyona katkıda bulunan ağır su tedarik etti. ABD istihbaratı 1950’lerin sonunda çölün derinliklerindeki gizli tesisi keşfettiğinde, İsrailli yetkililer bunun sadece bir tekstil fabrikası olduğunu söyledi. Bunun yanlış olduğu ortaya çıkınca başka bir açıklama getirdiler: Nükleer silah üretimi için gerekli olan kimyasal yeniden işleme tesisine sahip olmayan, tamamen metalürjik bir araştırma tesisiydi. Yeni seçilen John F. Kennedy, nükleer silahların olası yayılmasından endişe duyarak İsrailli yetkililere düzenli denetimler için baskı yaptı. 1961’de bir teftiş ekibi, tesisin bir silah programı için gerekli olan plütonyum yeniden işleme gibi gerekli tesislerden yoksun olduğu sonucuna vardı. ARAP ÜLKELERİNİ İKNA ETMEK İSTEDİLER ABD’li yetkililer, başta Mısır olmak üzere Arap ülkelerini İsrail’in gizli bir bomba programı olmadığına ikna edebilmek için düzenli denetimler istese de George Washington Üniversitesi Ulusal Güvenlik Arşivi’nden elde edilen kayıtlar, İsrail’in ek denetimleri ertelediğini ya da geciktirdiğini gösteriyor. Ta ki Kennedy Temmuz 1963’te yeni İsrail Başbakanı Levi Escal’e sert bir mesaj gönderene kadar. Mektup aslında istifa etmiş olan Ben Gurion için yazılmıştı. Kennedy, “İsrail’in nükleer girişimleri gibi barış için hayati önem taşıyan bir konuda güvenilir bilgiye sahip olamayacağımıza karar verilirse, ABD’nin İsrail’e olan bağlılığı ciddi şekilde tehlikeye girebilir” diye yazdı ve Amerikalı bilim insanlarının, Dimona kompleksinin tüm alanlarına sınırsız erişimi olması gerektiğini ekledi. Bir ay sonra Escol, tesisin barışçıl kullanımlarına işaret eden bir yanıt verdi. 1964’te bir ABD teftiş ekibi, silah üretim kapasitesinin olmadığını doğruladı. Ancak müfettişler yanlış bir varsayımla hareket ediyorlardı: İsrail’in bir plütonyum yeniden işleme tesisi yoktu. Aslında reaktörün altında bir tane inşa edilmişti. İsrailliler oraya giden asansörleri sahte duvarlarla gizlemişlerdi.Eski ABD Başkanı John F. Kennedy

SAHTE ODA, SAHTE PANELLER… Sahte bir kontrol odası inşa edildi. Sahte kontrol panelleri, ölçüm cihazları ve yirmi dört megavatlık bir reaktörün (İsrail’in Dimona’da olduğunu iddia ettiği gibi) termal çıkışını ölçüyormuş gibi görünen bir bilgisayar vardı. Bundan önce sahte kontrol odasında kapsamlı tatbikatlar yapılmış, İsrailli teknisyenler, Amerikalılar geldiğinde herhangi bir hata yapmamaya çalışmışlardı. Amaç müfettişleri yeniden işleme tesisinin olmadığına ya da olmasının mümkün olmadığına ikna etmekti. NİXON-MEİR ANLAŞMASI 1968 yılına gelindiğinde, CIA İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğuna ikna olmuştu; tam da Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) müzakereleri sona ermek üzereydi. ABD’li yetkililer zamanı geri almak ve İsrail’i nükleer kapasitesinden vazgeçmeye zorlamak için artık çok geç olduğu sonucuna vardılar. Dönemin Başkanı Nixon ve İsrail Başbakanı Golda Meir, 26 Eylül 1969’da Beyaz Saray’da yaptıkları özel bir toplantıda gizli bir anlaşma yaptılar: İsrail silahlarını açıklamayacak ya da test etmeyecekti. Buna karşılık ABD de Dimona’ya yaptığı ziyaretleri durduracak ve İsrail’e Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı imzalaması için baskı yapmayacaktı.

UYDUYA YAKALANDI

1979 yılında, 1963 Kısmi Test Yasağı Anlaşmasına uyumu izlemek üzere tasarlanmış bir ABD uydusu (Vela 6911) Güney Afrika açıklarında olası bir nükleer deneme tespit etti. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter ve diğer ABD’li yetkililer bunun Nixon-Meir anlaşmasını ihlal eden bir İsrail denemesi olduğundan şüphelendiler. O dönemde Kongre’de yardımcı olarak görev yapan Leonard Weiss 2011 yılında yazdığı bir yazıda hem Carter hem de Reagan yönetimlerinin İsrail’i işaret eden istihbarat bilgilerini görmezden geldiğini ya da önemsiz gösterdiğini belirtti. Weiss, üst düzey istihbarat yetkilileri ve bilim insanlarına atıfta bulunarak, “Bunun Güney Afrika’nın yardımıyla İsrail’in yaptığı bir nükleer deneme olduğuna dair kanıtların ağırlığı çok fazlaydı” dedi. İsrail bu denemeyi hiçbir zaman resmi olarak kabul etmedi. Ancak diğer uzmanlar kanıtlara ve böyle bir örtbas olayının gerçekleştiğine şüpheyle yaklaşmaya devam ediyor. Glenn Kessler’e göre İsrail, atom bombasının düşman komşularının ezici gücüne karşı bir sigorta poliçesi olacağına inanarak en güçlü destekçisi ABD’yi bile nükleer emelleri konusunda yanılttı.

Door Haluk