Umut veren araştırma: Ölümcül tümörün çaresi var mı?

İngiliz bilim insanları, en ölümcül beyin tümörü türü olan glioblastomanın ilerlemesini durdurabilecek yeni bir yöntem keşfetti.

Fareler üzerinde yapılan deneylerde, glioblastomanın en hızlı şekilde beynin ak madde bölgelerinde yayıldığı gözlemlendi. Bu bölgeler, “akson” adı verilen sinir hücresi bağlantılarıyla dolu. Kanser büyüdükçe bu bağlantılar parçalanıyor ve “Wallerian dejenerasyonu” olarak bilinen bir temizlik sürecini tetikliyor.
Ancak bu sürecin beyni korumaktan ziyade, iltihaplanmayı artırdığı ve tümörün daha da hızlı yayılması için elverişli bir ortam oluşturduğu belirtildi. Araştırmacılar, hasar gören aksonları temizlemekle görevli olan proteinin hedef alınarak bu doğal onarım mekanizmasının tümör tarafından kötüye kullanılmasının önlenebileceğini düşünüyor.
Beyin cerrahı Ciaran Hill, “Bulgularımız, hastalığın erken bir evresinde müdahale edilebilecek bir pencere olduğunu gösteriyor. Beynin yaralanmaya verdiği tepkiye müdahale ederek tümörleri daha iyi kontrol altına alabilir ve daha az saldırgan bir hale getirebiliriz” dedi.
Çalışma kapsamında, insanlardakine benzer glioblastoma geliştirecek şekilde genetik olarak değiştirilmiş fareler incelendi. “SARM1” adı verilen ve beynin yaralanmalara verdiği tepkiyi yöneten gen devre dışı bırakıldığında, farelerde daha az saldırgan tümörler gelişti, daha uzun yaşadılar ve beyin fonksiyonlarını büyük ölçüde korudular.
Öte yandan, doğal yollarla hasar görmüş hücreleri temizleyen farelerde tümörler daha hızlı ilerledi.
Halihazırda motor nöron hastalığı gibi rahatsızlıklar için klinik deneme aşamasında olan SARM1’i hedef alan ilaçların, glioblastoma tedavisinde de kullanılabileceği değerlendiriliyor.
Prof. Simona Parrinello, “Bu çalışma, glioblastomanın ilerlemesini yavaşlatmanın ya da tamamen önlemenin yeni bir yolunu gösteriyor. Bu özellikle önemli çünkü mevcut tedaviler genellikle etkisiz kalıyor, çoğu hasta teşhis edildiğinde hastalık zaten çok ilerlemiş oluyor,” dedi.
Parrinello, tümörün büyümesiyle tetiklenen beyin hasarının durdurulmasının hem kanserin ilerlemesini yavaşlatabileceğini hem de hastalığa bağlı engelleri azaltabileceğini belirtti.
Araştırmacılar, SARM1’i hedef alan ilaçların glioblastoma için kullanılabilirliğini araştırmaya devam ediyor. Ancak bu ilaçların insanlar üzerinde kullanılabilmesi için laboratuvar ortamında daha fazla test yapılması gerektiği vurgulandı.
Her yıl İngiltere’de yaklaşık 3 bin, ABD’de ise 12 bin kişiyi etkileyen glioblastoma, hâlâ büyük oranda cerrahi müdahale, ardından kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi ediliyor. Bu tedavi yöntemi, son yirmi yılda pek değişmedi.
Hastalar, önce ameliyatla tümörün mümkün olduğunca çıkarılması sürecinden geçiyor. Ardından altı hafta boyunca her gün radyoterapi ve kemoterapi alıyor. Sonrasında tedavi dozları azaltılıyor.
Ancak tümör, yalnızca yedi hafta içinde iki katına çıkabiliyor. Beyin Tümörü Vakfı’na göre glioblastoma hastalarının ortalama yaşam süresi 12 ila 18 ay arasında. Beş yıl hayatta kalma oranı ise yalnızca yüzde 5.

Door Haluk