
Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ABD’nin askeri hareketliliğini Hollywood filmlerine benzeterek “Rambolar, her şeyi kazanıyor, biz ise kötü olan tarafız.” dedi.
Venezuela’nın Miranda eyaletine bağlı kırsal bölgeyi ziyaret eden Nicolas Maduro, yaptığı konuşmada, ABD’nin Venezuela’ya yönelik tehditlerine değindi.
ABD’nin kendilerini Hollywood filmlerindeki kötü karakterlere benzettiğini savunan Maduro, “Rambolar, her şeyi kazanıyor, biz ise her zaman kötü olan tarafız. Onlar, bombalıyor, öldürüyor, aşağılıyor ama yine de iyiler olarak kendilerini gösteriyorlar. Biz, Latinler, Meksikalılar, Kolombiyalılar, Venezuelalılar, Karayipliler, Afrikalılar ise her zaman filmlerin kötü karakterleriyiz.” ifadelerini kullandı.
Maduro, ABD’nin Karayip Denizi’nde 14 haftadan bu yana ülkesini tehdit ettiğini belirterek, “15 gemileri, 2 bin 600 füzeleri, 100 uçakları var ve şimdi de Gerald Ford adlı dünyanın en büyük uçak gemisi geliyor. Gringolar (ABD), canları ne istiyorsa onu yapsın, biz sarsılmayız.” dedi.
Venezuela’da kapsamlı savunma sisteminin bulunduğunu dile getiren Maduro, “Haftalardır denediğimiz ulusal bütünsel savunma sistemimiz mevcut. ABD emperyalizminin tüm saldırılarına rağmen Venezuela, büyüme ve kalkınma yolunda ilerlemeye devam ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
KARAYİPLER’DEKİ HAREKETLİLİK
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce imzaladığı kararnameyle, Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını vermişti.
ABD, bu bağlamda ağustos sonlarında Venezuela açıklarına denizaltı ile savaş gemilerinden oluşan deniz gücü göndermiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de ABD ordusunun Venezuela’da rejim değişikliği dahil operasyonlara hazır olduğunu söylemişti.
Venezuela Devlet Başkanı Maduro da buna karşılık ülkede 4,5 milyon milis gücünü seferber ettiğini ve herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu açıklamıştı.
ABD’nin Venezuela açıklarında bazı tekneleri uyuşturucu kaçakçılığı gerekçesiyle hedef almaya devam etmesi hem Venezuela yönetimi hem de uluslararası kamuoyunda eleştirilere neden olmuş, saldırıların “uluslararası hukuka aykırı olduğu” savunulmuştu.