Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin 19 Kasım’da yaptığı Türkiye ziyareti önemli ve aynı zamanda ilginç bir dönemde gerçekleşti.

Zelenski’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek ve ABD’nin yeniden devreye girmesini sağlamak üzere Ankara’ya gideceğini açıkladığı gün, Axios başta olmak üzere önde gelen haber sitelerinde Washington ve Moskova’nın 28 maddelik bir barış planı taslağı üzerinde çalıştıkları haberleri çıktı.

Haberlerde, ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff ile Rusya özel temsilcisi Kirill Dmitriev tarafından oluşturulan barış planının Ukrayna’nın katılımı olmadan hazırlandığı, bu şekliyle de Witkoff’un Gazze için İsrail ile birlikte hazırladığı 20 maddelik barış planının akla geldiği değerlendirmeleri yapıldı.

Genel değerlendirme, Witkoff’un ABD Başkanı Trump’ın siyasi gücü sayesinde Gazze’de elde edilen sonucu Rusya-Ukrayna savaşına da yansıtma arayışında olduğu.

Ancak Ukrayna-Rusya savaşının çok daha farklı parametreler içermesi, toprak tavizi konusunun işin merkezini oluşturması ve Avrupa’nın böyle bir yönteme sıcak bakmaması sürecin Gazze’ye oranla daha zorlu olacağını gösteriyor.

28 maddelik planın tam metni henüz basına sızmadı. Ama çıkan haberler, planın Ukrayna’nın toprak tavizleri vermesi karşılığında güvenlik garantileri alması dengesine dayandırıldığını gösteriyor.

 

Ukrayna’dan ilk yapılan açıklamalar, bu planın kabul edilemeyeceği şeklinde. Zelensky, planın içeriğini ABD Başkanı Trump ile görüşmek istediğini açıkladı.

Ancak son gelişmeler, Ukrayna’nın giderek daha çok köşeye sıkıştığını gösteriyor.

RUSYA YIPRATMA SAVAŞINI YOĞUNLAŞTIRDI

Ukrayna için kötü haberlerin başında Rusya’nın “yıpratma savaşını” giderek daha yoğunlaştırması ve zorlu kış koşulları öncesinde Ukrayna’nın enerji altyapısına büyük zararlar vermesi geliyor.
 

Zelensky’nin Ankara’da olduğu gün Ukrayna’ya çok yoğun bir drone saldırısı gerçekleştiren ve en az 25 sivilin yaşamına neden olan Rusya, ülkenin önemli stratejik altyapısını da vurdu. Ukrayna halkının savaşma direncini kırmaya çalışan Rusya’nın son dönemde Ukrayna toprakları içinde sınırlı da olsa ilerlemeler katettiği de kaydediliyor.
 

Asker ve silah temin açısından Rusya kadar şanslı olmayan Ukrayna’nın kayıplarının yerine koyacak rezervlerinin de giderek azaldığı görülüyor.

Avrupalı ülkelerin ekonomik desteğiyle ABD’den silah satın alabilen Ukrayna’nın bu süreci ne kadar sürdürülebilir kılacağı da belirsiz.

YOLSUZLUK SKANDALI ZELENSKY’İ YIPRATTI

Ukrayna lideri Zelensky’i tam da bu süreçte en çok yıpratan gelişmelerden biri son dönemin en büyük yolsuzluğunun ortaya çıkması ve iddiaların Ukrayna liderinin en yakın çevresine kadar ulaşmış olması.

Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) ve Uzmanlaşmış Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı (SAP), nükleer enerji şirketlerinin ve üst düzey yetkililerinin dahil olduğu 100 milyon dolarlık yolsuzluk skandalını 10 Kasım’da açığa çıkardı.
 

Skandalın merkezinde Zelensky’nin yakın çevresinde işadamı Timur Mindich’in olması, yolsuzluğa bulaşanlar arasında Zelensky’nin yönetiminden birçok ismin bulunması Ukrayna liderini daha da sıkıntıya soktu.

Savaş döneminde yakaladığı birlik ve desteği yitirme noktasında olan Zelensky’nin en büyük muhalifi olan Petro Poroshenko, Ukrayna liderinin artık ülkeyi yönetme meşruiyeti kalmadığını kaydetti.

UKRAYNA’YA BASKI ARTABİLİR

Bu skandalın uluslararası diplomatik çabalara da olumsuz yansıyabileceği değerlendiriliyor.
 

Trump’ın göreve gelmesinin ardından Ukrayna’ya destek konusunda tutum değiştiren ve bira an önce anlaşma isteyen ABD, yeni koşullar altında Ukrayna’yı barış planını kabul etme konusunda daha fazla baskı altına alabilir.

Witkoff’un Rus muhatabı Dmitriev ile hazırladığı iddia edilen ve Ukrayna tarafından sıcak karşılanmayan, Kırım’ın yanı sıra Donetsk ve Luhansk bölgelerinin Rus toprağı olarak kabul edilmesini ve Ukrayna ordusunun küçültülmesini içerdiği belirtiliyor.

Ukrayna’nın NATO’ya üye olmayacağı, Rusya’nın da Ukrayna ve NATO ülkelerine karşı tehdit oluşturmayacağına ilişkin güvenlik garantilerinin de planda yer alacağı kaydediliyor.

Bazı haberler, bu süreçte Türkiye’nin de rol aldığını, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 10 Kasım’da ABD’de Witkoff ile 12 Kasım’da Ankara’da Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Ömerov ile yaptığı görüşmelerde süreci ele aldığı iddia ediliyor.

Fidan, 15 Kasım’da verdiği bir demeçte, Ukrayna-Rusya barış sürecine ilişkin yeni adımların atılabileceğini belirtmiş, “barışa en yakın noktada olunduğunu” kaydetmişti.

ZELENSKY’DEN YENİ ÖNERİLER

Bu gelişmeler üzerine Zelensky’nin yeni öneriler gündeme getirerek barış sürecinde kontrolü ve ivmeyi eline geçirmek istediği değerlendiriliyor.
 

Ukrayna liderinin Yunanistan, Fransa, İspanya ve Türkiye’yi kapsayan Avrupa turunda bir yandan askeri anlaşmalar imzalarken diğer yandan da barış sürecine ilişkin süreci kontrolüne almak ve özellikle Avrupa’dan daha fazla desteği amaçladığı kaydediliyor.

Ancak Zelensky’nin hangi yeni öneriler getirdiği açıklanmadı. Ukrayna, Kırım dahil toprak tavizinde bulunmayacağını daha önceki barış girişimlerinde kayda geçirmişti.
 

28-maddelik plandan haberi olmayan Avrupa ülkeleri ve AB, barış koşullarının Ukrayna ve AB dışlanarak sağlanamayacağı vurgusunu yapıyorlar. İngiltere ve Almanya, süreçle ilgili bilgilendirilmediklerini kaydederken, “kötü bir barış anlaşmasının ileride daha büyük sorunlar yaratacağı” mesajını veriyorlar.

Ancak ABD’nin bu uyarılara çok kulak kabartması beklenmiyor.

Planla ilgili ilk doğrudan temasların 19 Kasım’da Ukrayna’ya varan ABD Kara Kuvvetleri Müsteşarı Dan Driscoll ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Randy George tarafından gerçekleştirildiği duyuruldu.

İki üst düzey Amerikalı komutanın daha sonra Avrupa’ya geçerek NATO müttefiklerini de bilgilendirmesi öngörülüyor.

Door Haluk