Palestine Action'dan

İngiltere’de savunma sanayii ve askeri tesislere yönelik eylemleri nedeniyle “terör örgütü” listesine alınan Palestine Action grubu, kararın iptali için Yüksek Mahkeme’ye müracaat etti.

İngiltere’de Filistin destekçisi aktivist grup Palestine Action (Filistin Eylemi), hükümetin kendilerini “terör örgütü” listesine alma kararını iptal ettirmek amacıyla Londra Yüksek Mahkemesi’nde hukuki süreç başlattı.

 

Grubun kurucu ortağı Huda Ammori tarafından açılan dava, bugün ve yarın günleri görülecek duruşmalarla devam edecek.

 

İngiltere İçişleri Bakanlığı, temmuz ayında aldığı kararla grubu 2000 tarihli Terör Yasası kapsamına almıştı.

 

Söz konusu karar, Palestine Action’ı El Kaide ve IŞİD gibi örgütlerle aynı yasal statüye getirirken, gruba üye olmayı veya destek vermeyi 14 yıla kadar hapisle cezalandırılabilir bir suç haline getirdi.

 

HÜKÜMETTEN “ULUSAL GÜVENLİK” GEREKÇESİ

 

İçişleri Bakanlığı, yasağın gerekçesi olarak grubun “dozu gittikçe şiddet kampanyasını” ve “ulusal güvenlik altyapısına yönelik sürekli maddi hasarı” gösterdi.

 

Bakanlık avukatları, grubun eylemlerinin barışçıl protesto sınırlarını aştığını, sindirme ve ciddi yaralanmalara yol açtığını öne sürüyor.

 

Dönemin İçişleri Bakanı Yvette Cooper, yasağı savunurken grubun “şiddet içermeyen bir örgüt olmadığı konusunda kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini” belirtti.

 

Savcılık makamı, ağustos ayında Bristol’deki bir fabrikaya düzenlenen baskında bir aktivistin polis memuruna balyozla vurduğunu iddia etti.

 

BM VE İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİNDEN TEPKİ

 

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, İngiltere hükümetinin kararını “orantısız ve gereksiz” olarak nitelendirdi. Avrupa Konseyi ise protesto hakkına getirilen “aşırı sınırlamaları” eleştiren bir açıklama yaptı.

 

Greenpeace İngiltere Eş Direktörü Areeba Hamid ise hükümetin Terör Yasası’nın doğrudan eylem yapan kişilere karşı kullanılmayacağına dair geçmişteki taahhütlerini ihlal ettiğini belirtti.

 

Hamid, bir protesto grubunun “terör örgütü” olarak sınıflandırılmasının demokrasi açısından endişe verici olduğunu ifade etti. Yönetmen Ken Loach da yasağı eleştirerek hükümeti İsrail’in Gazze’deki eylemlerine suç ortaklığı yapmakla suçladı.

 

EYLEMLER ASKERİ ÜSLERE VE SİLAH ŞİRKETLERİNDE ODAKLANMIŞTI

 

Palestine Action, 2020 yılında kurulmasından bu yana özellikle İsrail merkezli savunma şirketi Elbit Systems’e ait fabrikaları ve bu şirketle bağlantılı İngiliz firmalarını hedef aldı.

 

Grup, amacını “İsrail’in soykırım ve apartheid rejimine küresel katılımı sona erdirmek” olarak tanımlıyor.

 

Yasak kararı, aktivistlerin haziran ayında İngiltere’nin güneyindeki Kraliyet Hava Kuvvetlerine bağlı Brize Norton hava üssüne girerek iki askeri uçağa boya püskürtmesinin ardından alındı.

 

Savcılar, bu eylemin yaklaşık 7 milyon sterlinlik hasara yol açtığını belirtti. Bazı kaynaklar ise hasarın 30 milyon sterline kadar çıkabileceğini öne sürdü.

 

YASAK SONRASI GÖZALTI SAYISI 2 BİN 300’Ü AŞTI

 

Protesto organizatörü Defend Our Juries grubunun verilerine göre, yasağın yürürlüğe girdiği temmuz ayından bu yana en az 2 bin 300 kişi gözaltına alındı.

 

Gözaltına alınanlar arasında öğrenciler, öğretmenler, emekliler ve 83 yaşında bir emekli papaz da bulunuyor.

 

Londra Polis Teşkilatı (Met Police), şu ana kadar 254 kişinin yasaklı bir örgüte destek vermek gibi suçlardan yargılandığını açıkladı.

 

Söz konusu kişiler arasında “Soykırıma karşıyım, Palestine Action’ı destekliyorum” yazılı pankartlar taşıyan göstericiler de yer alıyor.

 

TUTUKLU ÜYELER AÇLIK GREVİNE BAŞLADI

 

Elbit Systems’in Filton tesislerine düzenlenen baskınla ilgili olarak “Filton 24” adıyla bilinen altı üyenin yargılanmasına Woolwich Ceza Mahkemesi’nde başlandı.

 

Zoe Rogers, Fatıma Zeyneb Recvani, Jordan Devlin, Samuel Corner, Charlotte Head ve kimliği sadece “Ellie” olarak açıklanan sanıklar; ağırlaştırılmış hırsızlık ve şiddet içeren kargaşa suçlamalarıyla karşı karşıya bulunuyor.

 

El-Cezire’nin haberine göre ezaevindeki koşulları protesto eden en az altı Palestine Action üyesi, geçtiğimiz hafta açlık grevine başladı.

 

Aileler ve destek grupları, tutukluların “terörist” olarak nitelendirildiğini, kıyafetlerine ve kefiyelerine el konulduğunu, mektup ve ziyaret haklarının kısıtlandığını belirtiyor.

 

Yüksek Mahkeme’nin vereceği karar, sadece grubun yasal statüsünü değil, aynı zamanda şu anda yargılanmakta olan yüzlerce kişinin hukuki durumunu da doğrudan etkileyecek.

Door Haluk