
AB’nin Rusya’nın dondurulan varlıklarını Ukrayna için kullanma planı, Belçika’nın iflas endişesi ve Macaristan’ın vetosuyla krize dönüştü.
Avrupa Birliği (AB), Ukrayna’nın ordu ve devlet mekanizmasını ayakta tutabilmesi için hayati önem taşıyan mali yardım paketini, Rusya’nın dondurulan varlıkları üzerinden finanse etme planında ciddi bir iç dirençle karşı karşıya kaldı.
18 Aralık’ta yapılacak kritik AB Liderler Zirvesi öncesinde, birliğin yönetim merkezi ile varlıkların büyük kısmına ev sahipliği yapan Belçika hükümeti arasında derin bir çatlak oluştu.
Brüksel’in “tazminat kredisi” olarak adlandırdığı ve Rusya’nın yaklaşık 210 milyar euro’luk dondurulmuş varlığını teminat olarak kullanmayı öngören plan, Belçika Başbakanı Bart De Wever tarafından ülke ekonomisini iflasa sürükleyeceği gerekçesiyle bloke ediliyor.
Avrupa Komisyonu, Ukrayna’nın 2024 baharında nakit sıkıntısına düşmesini engellemek için başlangıçta 90 milyar euro’luk, nihayetinde ise çok daha büyük bir kredi dilimini serbest bırakmayı hedefliyor.
Planın temel mekanizması, dondurulan varlıkların Ukrayna’ya sıfır faizli kredi olarak aktarılmasına ve Rusya’nın savaş tazminatı ödemeyi kabul etmemesi durumunda bu varlıklara el konulmasına dayanıyor.
Fakat varlıkların 185 milyar euro’luk devasa kısmını kasasında tutan Brüksel merkezli mevduat ve takas kuruluşu Euroclear ve Belçika hükümeti, bu adımın hukuki ve finansal bir felakete yol açacağı görüşünde.
BRÜKSEL’DE KAFES DÖVÜŞÜ
Belçika Başbakanı Bart De Wever, Rusya’ya uygulanan yaptırımların gelecekte bir gün kaldırılması veya Moskova’nın uluslararası mahkemelerde dava açması durumunda, ülkesinin 185 milyar euro’luk devasa bir borç yüküyle baş başa kalmasından endişe ediyor.
De Wever, geçen hafta parlamentoda yaptığı konuşmada, “Ukrayna’yı sadakatle destekliyoruz ve bunun için fedakarlık yapmaya hazırız. Ancak bu ülkeden imkansızı yapması istenmemeli” ifadelerini kullandı.
Başbakan, böylesi bir senaryonun Belçika federal bütçesinin bir yıllık toplamına denk geldiğini ve ülkeyi iflasa sürükleme riskinin olduğunu vurguladı.
AB yönetimi ise Belçika’yı ikna etmek için “üç katmanlı savunma” mekanizması öneriyor.
Buna göre, Rusya varlıklarını geri isterse, AB üyesi ülkeler Euroclear’a geri ödeme garantisi verecek ve risk tüm blok tarafından paylaşılacak.
Fakat Belçika tarafı, bu garantilerin hukuki bağlayıcılığını ve gelecekteki siyasi değişimlere karşı dayanıklılığını sorguluyor.
Avrupa’nın önde gelen liderleri, De Wever’in direncini kırmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, planı hayata geçirmek için en istekli liderlerden biri olarak, 5 Aralık’ta Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile birlikte Brüksel’e giderek Belçika Başbakanı ile bir akşam yemeği yedi.
Fakat Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan diplomatik kaynaklar, bu görüşmeden somut bir uzlaşı çıkmadığını ve anlaşmanın “her zamanki kadar zor” göründüğünü aktarıyor.
EUROCLEAR’DAN “PİYASA GÜVENİ” UYARISI
Fonların saklandığı kilit kurum olan Euroclear, planın finansal piyasalarda yaratacağı domino etkisine dikkat çekiyor.
Kurumun Risk Yönetimi Daire Başkanı Guillaume Eliet, AFP’ye verdiği mülakatta, AB’nin sunduğu güvencelerin yetersiz olduğunu belirtti.
Eliet, “Pazartesi sabahı paraya ihtiyacımız olursa, bu garantileri hemen nakde çevirebileceğimizden nasıl emin olabiliriz?” sorusunu yönelterek, likidite riskine işaret etti.
Euroclear yönetimi, planın uluslararası yatırımcılar nezdinde “Avrupa’nın yatırım yapmak için güvenli bir yer olmadığı” algısını yaratmasından endişeli.
Eliet, Rusya’nın misilleme olarak Euroclear’ın Rusya’daki 16 milyar euro’luk müşteri varlığına el koyabileceğini ve kurumun bu zararı tazmin etmek zorunda kalacağını hatırlattı.
Kurum, hukuki ve mali riskleri azaltmak için avukatların masaya oturması gerektiğini, ancak mevcut taslağın “kırılgan ve deneysel” olduğunu savunuyor.
B PLANI YOK: MACARİSTAN ORTAK BORÇLANMAYI REDDETTİ
Brüksel’deki kriz, alternatif senaryoların da tıkanmasıyla derinleşiyor. Eğer Rusya’nın dondurulan varlıkları kullanılamazsa Avrupa Komisyonu’nun B planı, AB bütçesi destekli ortak tahvil (Eurobond) ihracıyla Ukrayna’ya kaynak yaratmak olacak.
Ancak bu seçenek, tüm üye ülkelerin oybirliğini gerektiriyor ve Macaristan kapıyı şimdiden kapattı.
Politico’nun haberine göre Budapeşte yönetimi, cuma günü yaptığı açıklamada, Ukrayna’yı finanse etmek için ortak borçlanmaya onay vermeyeceğini resmen duyurdu. Bu hamle, Almanya Başbakanı Merz’in Belçika Başbakanı De Wever ile yaptığı görüşmeden saatler önce geldi ve Brüksel’in elindeki pazarlık kozlarını zayıflattı.
Kuzey Avrupa ülkeleri ve Almanya, yükün sadece kendileri tarafından sırtlanmasından rahatsızlık duyarken, “tazminat kredisi” formülünün tek çıkış yolu olduğu görüşü ağırlık kazanıyor.
Estonya, Finlandiya, İrlanda, Letonya, Litvanya, Polonya ve İsveç liderleri, geçtiğimiz pazar günü ortak bir mektup yayımlayarak AB Konseyi’ne planı derhal onaylama çağrısında bulundu.
Liderler, zamanın daraldığını ve Ukrayna’nın elini güçlendirmek için bu fonların şart olduğunu vurguladı.
PARİS’İN GİZLİ KASASI
Müzakerelerin perde arkasında Fransa’nın tutumu da gerilimi artıran bir başka unsur.
Financial Times’ın haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kamuoyu önünde Rusya’nın dondurulan varlıklarının kullanılmasını desteklese de, Paris yönetimi Fransız bankalarında tutulan yaklaşık 18 milyar euro’luk Rus varlığının detaylarını açıklamayı reddediyor.
Fransız makamları, “gizlilik kurallarını” gerekçe göstererek bu varlıkların hangi bankalarda (büyük kısmının BNP Paribas’da olduğu düşünülüyor) bulunduğunu AB’li mevkidaşlarıyla paylaşmıyor.
İsmi belirtilmeyen bir Avrupa Komisyonu sözcüsü, gazeteye verdiği demeçte durumu, “Doktorların hastaların tıbbi kayıtlarını kamuya açık tartışmasına benziyor” sözleriyle eleştirdi.
Belçika’nın tüm riskin kendi üzerine yıkıldığı yönündeki şikayetleri, Fransa’nın bu korumacı tavrıyla daha da güçleniyor.
MOSKOVA’DAN DAVA TEHDİDİ
Rusya cephesi ise tartışmaları yakından izliyor ve sert tehditler savuruyor. Rusya’nın önde gelen kamu bankalarından VTB’nin Başkanı Andrey Kostin, geçtiğimiz günlerde Reuters ajansına verdiği demeçte, AB’nin planı onaylaması durumunda “yarım asır sürecek” bir hukuk mücadelesi başlatacaklarını duyurdu.
Kostin, “Paramıza el konulmasına gelince, onsuz da idare edebiliriz. Tek sorun, bu paranın barış için değil savaş için kullanılacak olması” diye konuştu.
Kremlin, varlıkların kullanımını “hırsızlık” olarak nitelendiriyor ve uluslararası hukukun ihlali sayıyor. ABD ise farklı bir strateji izleyerek, varlıkların Ukrayna’ya verilmesi yerine, Rusya’yı barış masasına oturtmak için bir “havuç” olarak kullanılmasını savunuyor.
Ukraynalı ve Avrupalı liderler, 8 Aralık’ta Londra’da bir araya gelerek hem bu mali düğümü çözmeye hem de Amerikan diplomasisindeki son değişimlere karşı ortak bir strateji belirlemeye çalışacak.
18 Aralık’taki zirveye sayılı günler kala, Ukrayna’nın bahar aylarında karşılaşacağı nakit krizini önleyecek formül hâlâ belirsizliğini koruyor.
Belçika Dışişleri Bakanı Maxime Prévot’un ifadesiyle, mevcut taslak endişeleri gidermekten uzak ve “Belçika için iflas riski” masada durmaya devam ediyor.