
Tunus’un Kayrevan kentinde bir gencin polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesi üzerine başlayan protestolar şiddetlendi.
Tunus’un orta kesimindeki Kayrevan kentinde bir gencin polis müdahalesi sonucu yaşamını yitirmesi, ülkede yeni bir protesto dalgasını tetikledi.
Motosikletli bir gencin polis tarafından kovalanıp darbedilmesi ve ardından hastanede hayatını kaybetmesi üzerine başlayan olaylar, güvenlik güçleri ile göstericiler arasında şiddetli çatışmalara dönüştü.
Bölgedeki gerilim, 2011 Arap Baharı’nın yıl dönümü öncesinde ülke geneline yayılma riski taşıyor.
SOKAKLARDA TANSİYON YÜKSELİYOR
Hafta başında Kayrevan sokaklarında toplanan öfkeli kalabalık, lastik yakarak yolları trafiğe kapattı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre göstericiler polise taş, molotof kokteyli ve işaret fişekleriyle karşılık verirken, kolluk kuvvetleri kalabalığı dağıtmak için yoğun göz yaşartıcı gaz kullandı.
Hayatını kaybeden gencin ailesi, motosikletli takibin ardından gerçekleşen darp olayının ölümle sonuçlandığını belirterek, sorumluların hesap vermemesi durumunda eylemleri büyüteceklerini duyurdu.
Kayrevan Valisi, aileyi ziyaret ederek soruşturma sözü verse de bölgedeki tansiyon düşmedi.
Ülkenin güneyindeki Gabes kentinde ise bir kimya fabrikasının çevre kirliliğine yol açtığı gerekçesiyle kapatılmasını talep eden binlerce kişi haftalardır eylemlerini sürdürüyor.
CUMHURBAŞKANI’NIN DESTEKÇİLERİ DE SOKAĞA İNDİ
Taşrada güvenlik odaklı gerilim sürerken ülkede siyasi ayrışma derinleşiyor. Bugün Cumhurbaşkanı Kays Said destekçileri, son dönemde artan muhalif seslere karşı gövde gösterisi düzenledi.
Bayrak taşıyan kalabalık, muhalefeti “hain” ve “yozlaşmış elitler” olarak nitelendirerek Said’in politikalarına destek verdi.
Göstericiler, Said’in yolsuzlukla mücadele ettiğini ve ülkeyi dış müdahalelerden koruduğunu savunan sloganlar attı.
Mitinge katılan Salih Gilufi, Reuters’a verdiği demeçte Cumhurbaşkanı Said’e olan desteğini şu sözlerle dile getirdi:
“Tunus’u hainlerden ve sömürgeci uşaklardan kurtarmak için buradayız. Halk tekrar Said’i istiyor, biz liderliği ve egemenliği destekliyoruz. Ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışanlara ve yerleşik siyasi elitlere karşı mücadele eden Cumhurbaşkanı’nın yanındayız.”
MUHALEFETE YARGI SOPASI
Siyasi atmosferi geren en önemli gelişmelerden biri de yargı cephesinde yaşandı.
Mahkeme, geçen hafta önde gelen muhalif lider Abir Musi’yi 12 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.
Özgür Anayasa Partisi lideri olan ve Cumhurbaşkanı Said’in “tek adam” yönetimine karşı sert eleştirileriyle tanınan Musi, iki yıl içinde üçüncü kez yargılanmıştı.
Musi’nin avukatı Nafaa Laribi, kararı “adaletsiz” ve “siyasi bir emir” olarak nitelendirmişti.
Yargıdaki bu sert tutum sadece Musi ile sınırlı kalmadı. Geçtiğimiz ay bir temyiz mahkemesi, “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla aralarında Necib Şebbi, Ayyaşi Hammami ve Şeyma İssa gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda muhalif lider, iş insanı ve avukata 45 yıla varan hapis cezaları vermişti.
İnsan hakları örgütleri, Said’in yargıyı ve polisi muhalefeti susturmak için bir araç olarak kullandığını savunurken, Cumhurbaşkanı bu iddiaları reddederek ülkeyi “hainlerden temizlediğini” belirtiyor.
Siyasi ve toplumsal çalkantılara derinleşen ekonomik kriz eşlik ediyor. Yüksek enflasyon, temel gıda maddelerindeki kıtlık ve yetersiz kamu hizmetleri halkın öfkesini körüklüyor.
Ülkenin en güçlü sendikası olan UGTT, kötüleşen yaşam koşullarına tepki olarak ülke çapında grev çağrısında bulundu.