
Bulgaristan, siyasi kriz ve fiyat artışı endişeleri arasında perşembe günü Euro Bölgesi’ne katılıyor. Halkın bir kısmı geçişe tepkili, ekonomi ise umutlu.
Bulgaristan önümüzdeki perşembe günü Euro Bölgesi’ne katılarak ortak para birimini benimseyen 21. ülke olmaya hazırlanıyor.
Geçen yaz ülkede, sağpartilerin öncülüğünde “Bulgar levasını koruma” çağrısıyla bir dizi protesto düzenlendi. Söz konusu gruplar, halkın euro’ya geçiş sonrası fiyatların yükseleceğine dair endişelerini ve nüfusun büyük bir bölümünde hakim olan Avrupa Birliği (AB) karşıtı görüşleri gündeme taşıdı.
Buna karşılık hükümetler, euro’ya geçişin ekonomiyi canlandıracağını, Batı ile bağları güçlendireceğini ve ülkeyi Rusya’nın nüfuzuna karşı koruyacağını savunuyor.
Ülkenin ihracatının yaklaşık yüzde 70’inin euro kullanan ülkelere yapılması, bu tezi güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor.
KAMUOYUNUN GÖRÜŞÜ NE YÖNDE?
Bulgaristan, 2007 yılında AB üyesi olmasına ve 6,4 milyonluk nüfusuna rağmen ciddi siyasi zorluklarla mücadele ediyor.
Yolsuzluk karşıtı protestoların ardından muhafazakarların ağırlıkta olduğu koalisyon hükümeti düşerken, ülke beş yıl içinde sekizinci kez seçime gitme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı.
Kamuoyu yoklama şirketi Alpha Research’ten Boryana Dimitrova, AFP’ye yaptığı açıklamada, geçiş sürecinde yaşanabilecek herhangi bir sorunun AB karşıtı siyasetçiler tarafından kullanılacağını belirtti.
Dimitrova, “Olası sorunlar, AB’ye yönelik söylemlerin temelini oluşturan siyasi faaliyetlerin bir parçası haline gelecektir” dedi.
Özellikle yoksul kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlar yeni para birimi konusunda endişeli. Kuzeybatı Bulgaristan’daki Çuprene köyünde bakkal işleten 53 yaşındaki Bilyana Nikolova, ajansa verdiği demeçte, “Fiyatlar artacak. Batı Avrupa’da yaşayan arkadaşlarım bana bunu söyledi” diye konuştu.
AB’nin anket kurumu Eurobarometer’in son araştırması, Bulgarların yüzde 49’unun ortak para birimine karşı olduğunu ortaya koymuştu.
Bulgaristan Ulusal Radyosu tarafından paylaşılan son ankete göre de Bulgarların yüzde 57’si prensip olarak euro’ya karşı çıkarken, sadece yüzde 39’u destekliyor.
KAZANIM BEKLENTİSİ DE MEVCUT
1990’larda yaşanan hiperenflasyonun ardından para birimini önce Alman markına, sonra euro’ya endeksleyen Bulgaristan, halihazırda Avrupa Merkez Bankasına (ECB) bağımlı bir para politikası izliyor.
AFP’ye konuşan Açık Toplum Enstitüsü Kıdemli Ekonomisti Georgi Angelov, “Artık nihayet bu parasal birlik içindeki karar alma süreçlerinde yer alabileceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
ECB Başkanı Christine Lagarde, geçen ay Sofya’da yaptığı açıklamada, euro’ya geçişle gelecek kazanımların “önemli” olduğunu vurgulamıştı.
Lagarde, “daha sorunsuz ticaret, daha düşük finansman maliyetleri ve daha istikrarlı fiyatlar” gibi avantajlara işaret etmişti.
Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) döviz işlem ücretlerinde yaklaşık 500 milyon euro tasarruf etmesi bekleniyor.
Ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYİH) yaklaşık yüzde 8’ini oluşturan turizm sektörünün de bu değişimden olumlu etkilenmesi öngörülüyor.
ENFLASYON KORKUSU SÜRÜYOR
Öte yandan Lagarde, tüketici fiyatları üzerindeki etkinin “mütevazı ve kısa ömürlü” olacağını öngörerek, önceki geçişlerde bu etkinin 0,2 ila 0,4 puan arasında gerçekleştiğini kaydetmişti. Ancak Dimitrova’ya göre, halihazırda enflasyonla mücadele eden tüketiciler geçim sıkıntısı yaşamaktan korkuyor.
Ulusal İstatistik Enstitüsü verilerine göre, kasım ayında gıda fiyatları yıllık bazda yüzde 5 artarak Euro Bölgesi ortalamasının iki katına çıktı.
Parlamento, bu yıl euro’ya geçişle bağlantılı keskin fiyat artışlarını soruşturmak ve “haksız” zamları engellemek için denetim organlarını güçlendiren yasaları kabul etmişti.
Ekonomist Angelov, “Asıl zorluk, Euro Bölgesi’ne katılmanın faydalarından tam olarak yararlanabilmemiz için en az bir ila iki yıl boyunca istikrarlı bir hükümete sahip olmak” uyarısında bulundu.
Ortak para birimi euro, ilk olarak 1 Ocak 2002’de 12 ülkede tedavüle girmiş, son olarak 2023 yılında Hırvatistan’ın katılımıyla etki alanını genişletmişti.