Sıfır numaralı hasta: Maymun çiçeği salgını nasıl başladı?

Sıfır numaralı hasta: Maymun çiçeği salgını nasıl başladı?

Geçtiğimiz aylarda dünyanın gündemine oturan maymun çiçeği virüsünün ilk hastası, Demokratik Kongo’daki sağlık çalışanlarını şaşkınlığa uğrattı. Yatakta çürüyen, ağrılı, şişkin yaralarla kaplı bir adam, maymun çiçeği virüsünün yeni ve daha tehlikeli bir türünde “sıfırıncı hasta” olarak kayıtlara geçti. Bailangıçta bölgedeki yerel bir şifacıya giden hasta, başına gelen durumun bir lanet olduğunu düşünüyordu. Lezyonlar o zamana kadar kaydedilen tüm maymun çiçeği vakalarından farklı şekilde yayılıyordu. Bu salgın daha sonra küresel bir sağlık krizini tetikleyecek ve binlerce kişiyi enfekte edecekti. İşte maymun çiçeği salgınının “sıfırıncı hastası” ve lanet olarak gördüğü keşif süreci…

Geçtiğimiz aylarda dünyanın gündemine oturan ve herkesin konuştuğu maymun çiçeği virüsü (mpox) Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde ilk kez görüldüğünde sağlık çalışanlarını şaşkınlığa uğrattı.
Ormanın virüse ev sahipliği yaptığına ikna olan Dr. Leandre Murhula Masirika, geniş çaplı bir araştırmaya koyuldu.
Virüsün eyaletteki sincaplar, kemirgenler ve maymunlar arasında gizlendiğine inanan doktor, beklenmedik bir bildirim aldı. Gelen kutusunda, aradığı virüsün fotoğrafı vardı.
Doktor Masirika ilk insan vakasıyla hiç beklemediği bir anda karşılaştığını vurgulayarak, “Aklımda belki ormanda veya vahşi yaşamda mpox virüsü bulabilirim gibi bir düşünce vardı. Ama sonra aniden, araştırma yapmak için seyahat ederken WhatsApp’ımda bir insan vakası belirdi.” ifadelerini kullandı.
Doktor Masirika’nın telefonuna gelen fotoğrafta, yatakta çürüyen, ağrılı, şişkin yaralarla kaplı bir adam görülüyordu.
Fotoğrafı çeken ve kendisine yollayan sağlık çalışanları bunun ne olduğundan yüzde 100 emin değildi- maymun çiçeği bölgede daha önce hiç bildirilmemişti.
Ancak Doktor Masirika, yakın zamanda ülkeye dönmüştü ve maymun çiçeği virüsünün suçlu olduğundan emindi.
O zamanlar bilmediği şey, bar işleten hasta adamın, maymun çiçeği virüsünün klad 1b adı verilen yeni ve daha tehlikeli bir türünde “sıfırıncı hasta” olduğuydu.
Bu salgın daha sonra küresel bir sağlık krizini tetikleyecek ve binlerce kişiyi enfekte edecekti.
Aldığı mesajdan üç gün sonra Dr. Murhula Masirika, salgının ilk vakasının görüldüğü bölgeye ulaştı. Hastaneye vardığında durum beklediğinden daha kötüydü.
Masirika, “Hastaneye ulaştığımda korkunç şeyler gördüm. Yardım alamayan, yatağı olmayan, gerçekten mpox’tan muzdarip insanlar vardı. İlk vaka, başına gelen durumun bir lanet olduğunu düşünmüştü.” ifadelerini kullandı.
Sıfırıncı hasta, başlangıçta onu yerel bir bitkinin yapraklarıyla iyileştireceğine söz veren geleneksel bir şifacıya gitmişti.
Ancak acı dolu kabarcıklar hala vücudunda çoğalıyordu. Lezyonlar gözlerine ve boğazına kadar yayılmıştı, bu da konuşmasını veya yemek yemesini zorlaştırıyordu.
Lezyonlar o zamana kadar kaydedilen tüm maymun çiçeği vakalarından farklı şekilde gelişiyordu.
İnsanların cinsel organları etrafında yoğunlaşmışlardı ve hastalık hayvandan insana değil, insandan insana bulaşıyordu.
Ülkenin zaten aşırı yoğun olan hastaneleri, yeni bir maymun çiçeği türünden muzdarip hastalarla dolup taşıyordu.
Sağlık çalışanlarının korkuları haklı çıktı; tüm çabalarına rağmen erken müdahale sınırlı kaldı. Durum daha da kötüleşirken, uyarılar ve yardım çağrıları duymazdan gelindi.
15 Ağustos 2024’te Dünya Sağlık Örgütü uluslararası bir halk sağlığı krizi ilan ettiğinde, yeni varyant Burundi, Kenya, Ruanda ve Uganda’da tespit edilmişti.
O zamandan beri Tayland, Çin, Birleşik Krallık ve ABD gibi uzak yerlerde bile vakalar bildirildi.

Tren vagonlarından gaz odalarına: Auschwitz’den sağ çıkanlar 80 yıl geriye gitti

Tren vagonlarından gaz odalarına: Auschwitz’den sağ çıkanlar 80 yıl geriye gitti

Nazilerin ölüm merkezinden binlerce Yahudi’nin Kızıl Ordu tarafından kurtarılmasının 80’ıncı yıldönümüne günler kaldı. Hitler yönetimi altında 1,1 milyon kişinin katledildiği toplama kampı Auschwitz’den kurtulanlar, Holokost tarihinin unutulmasından endişe ediyor. 96 yaşındaki Esther Senot ve 99 yaşındaki Albrecht Weinberg, 80 yıl önce yaşadıklarını AFP’ye anlattı. Biri, ablasının ona verdirdiği yeminden söz etti. Diğer ise Birinci Dünya Savaşında Alman askeri olan babasının gaz odasına gönderdildiğini anlattı…

Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası yönertiminde, Polonya’daki toplama kampı Auscwhitz’de tutulanlar, 27 Ocak 1945’te Kızıl Ordu askerleri tarafından kurtuldu.
Auschwitz, yaklaşık 6 milyon insanın toplama kamplarında öldürüldüğü Yahudi soykırımı için simge niteliği taşıyor.
Sadece Auschwitz kampında yaklaşık 1,1 milyon kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Polonya’da soğuk bir kış akşamında 96 yaşındaki Esther Senot, Auschwitz-Birkenau’da titreyen 100 kadar öğrenciye, 2 Eylül 1943’te Nazi ölüm kampına ilk getirildiğinde kendisinin de onlar gibi bir genç olduğunu anlattı.
Senot, tanınmayacak kadar zayıf ve çelimsiz olan ablasının, Nazi Almanyası’nın Yahudi soykırımının ürkütücü bir anıtı olan kampın anısını aktarmaya yemin ettirdiğini söyledi.
Senot, “Bana ‘Daha fazla dayanamayacağım’ dedi. Sen gençsin: bana söz ver, eğer kurtulursan bu hikayeyi anlatacaksın ki tarihin unutulmuşları biz olmayalım” dedi.
Senot, ablasına verdiği sözü yerine getirmek için esir tutulduğu yere geri döndü ve tarihin en karanlık bölümlerinden birine ilişkin anılarını Fransa’dan gelen bir okul gezisindeki çocuklara aktardı.
Auschwitz’den kurtulan bir diğer isim 99 yaşındaki Albrecht Weinberg’in, Almanya’daki memleketi Leer’i geride bıraktıktan sonra doğduğu ülkeye tekrar yerleşmesi 60 yıldan fazla sürdü.
Holokost’un toplu katliamında tüm ailesinin, 40’tan fazla kişi öldürüldüğünü söyleyen Weinberg, “Babam Birinci Dünya Savaşı’nda Alman askeriydi, hayatını ülkesine adamış biriydi ve onu gaz odasına gönderdiler” dedi.
7 Mart’ta 100. yaş gününü kutlayacak olan Weinberg, AFP haber ajansında, büyüdüğü Leer’deki evin dış tarafını gösterdi.
Kaldırımda Stolpersteine ya da “tökezleme blokları” olarak adlandırılan beş tane pirinç plaket duruyordu. Bu plaketler, tüm ailesinin Nazi kamplarına sürülmesini hatırlatıyor.
Anne ve babası bu kamplarda can vermiş, ancak Albrecht ve iki kardeşi hayatta kalmış.
Hitler’in 1933’te iktidara gelmesinden sonra Albrecht yerel okuldan ayrılıp bir Yahudi okuluna gitmek zorunda kaldı. Büyükbabası tarafından inşa edilen ev kamulaştırıldı ve babası çok fazla müşteri kaybedince hayvan tüccarlığını bırakmak zorunda kaldı.
Naziler tarafından toplanan üç kardeş, Nazi işgali altındaki Polonya’da bulunan Auschwitz’e gönderildi.
Albrecht ve kardeşi Dieter, tutukluların IG Farben kimya şirketi için çalışmak zorunda olduğu Monowitz-Buna alt kampında korkunç koşullarda köle gibi çalıştırılmaktan kurtuldu.
Kız kardeşi Friedel ise Auschwitz’in başka bir bölümüne gönderildi. Auschwitz’in kurtarılmasından sonra kardeşler başlangıçta Almanya’da kaldı.
Dieter orada yeni bir ilişkiye başladı, ancak savaş bittikten bir yıl sonra trajik bir şekilde bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
Kardeşlerinin ölümünden sonra Albrecht ve Friedel’i Almanya’da tutan hiçbir şey kalmadı ve Albrecht’in kasap olarak çalıştığı ve diğer Alman Yahudi sürgünlerle kaynaştığı New York’ta yeni bir hayata başladılar.
Ancak onlarca yıl boyunca kampların dehşeti hakkında konuşmayı reddetti.
Kızıl Ordu’nun Auschwitz’i ve mahkumları kurtarmasından 80 yıl sonra, Senot’un hayatta kalan arkadaşlarının söylediğine göre kendi nesilleri tarafından unutulmak tam da korktukları şey.
Fransa’dan 1942 yılında Auschwitz’e sürülen 6 bin Yahudi çocuktan hayatta kalan tek kişi olan Henri Borlant aralık ayında 97 yaşında öldü.
Merkezi Fransa’nın Loiret kentinde bulunan bir anma örgütünün başkanı olan Alexandre Borycki, 21. yüzyılın çocukları için Holokost’un “eski zamanlardaki gibi tarihe karışacağından” endişe ediyor.
Borycki, “Tüm bu tarihi, onunla farklı bir şekilde ilişki kuran genç nesillere nasıl aktarmaya devam edebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor” dedi.
1940 ve 1945 yılları arasında Almanya’nın Polonya’yı işgali sırasında Naziler Auschwitz’de çoğu Yahudi olmak üzere Polonyalılar, Romanlar ve Sovyet askerlerinden oluşan bir milyondan fazla insanı öldürdü.
Auschwitz, Nazi Almanyası’nın İkinci Dünya Savaşı’nda 6 milyon Avrupalı Yahudi’yi acımasızca katletmesinin simgesi haline geldi.
Dikenli tellerle çevrili barakalar, gaz odaları ve krematoryum fırınları arasında, tıraş edilmiş saçlarıyla kaderlerine doğru gittiler.
Aralarında 11 binden fazla çocuğun da bulunduğu yaklaşık 76 bin Fransız Yahudisi, işbirlikçi Vichy hükümetinin yardımıyla Naziler tarafından sınır dışı edildi.
Binlercesi Temmuz 1942’de Paris’te toplandıktan sonra yakındaki Pithiviers tren istasyonuna yerleştirildi ve buradan Auschwitz’e sürüldü. Çoğu bir daha geri dönmedi.

Bakan Fidan, AB Yüksek Temsilcisi Kallas ile görüştü

Bakan Fidan, AB Yüksek Temsilcisi Kallas ile görüştü

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile bir araya geldi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile Ankara’da bir araya geldi.

GÜNDEMDE NELER VAR?

Fidan ile Kallas arasındaki görüşmelerde, Türkiye-AB ilişkilerinin gözden geçirilerek ilerleme sağlanacak alanların belirlenmesi öngörülüyor. Görüşmelerde, Ukrayna-Rusya Savaşı, Gazze ve Filistin’deki durum, Suriye’nin istikrarı ve ihyası başta olmak üzere Türkiye ve AB’yi doğrudan etkileyen kritik önemdeki bölgesel gelişmeler ve atılabilecek ortak adımlar ile işbirliği konularının değerlendirilmesi de planlanıyor. Bakan Fidan’ın, Kallas ile görüşmesinde, Türkiye’nin AB üyeliğinin stratejik hedefi olduğunu ve katılım sürecinin canlandırılması beklentisini vurgulaması ve bu kapsamda, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi ile Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarının düzenlenmesinin önemli adımlar teşkil edeceğini aktarması bekleniyor. Ayrıca Fidan’ın, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerine vakit kaybedilmeden başlanması gerektiğini belirtmesi ve göç işbirliğinin, adil yük ve sorumluluk paylaşımı temelinde sahadaki yeni gerçeklere göre yenilenmesi, Vize Serbestisi Diyaloğu sürecinin sonuçlandırılması ve bu süreçte kolaylaştırıcı önlemler alınması yönündeki beklentileri dile getirmesi öngörülüyor.

Annesi ve büyükannesi tarafından kafeste tutuldu;13 yaşındaki kız hayatını kaybetti

Annesi ve büyükannesi tarafından kafeste tutuldu;13 yaşındaki kız hayatını kaybetti

Arizona’da büyükannesi ve annesi tarafından kafeste yaşamaya zorlanan 13 yaşındaki Melanie Lujan yaşamını yitirdi. Polis, evdeki koşulları “içler acısı” olarak tanımlarken, olayla ilgili çocuk istismarı ve olası cinayet suçlamalarıyla soruşturma başlattı.

ABD’nin Arizona eyaletinde, Melanie Lujan isimli genç kız büyükannesi Virginia Lujan ve annesi Jami Hodges tarafından kafeste yaşamaya zorlandı. 112’ye yapılan çağrının ardından yetkililer, 13 yaşındaki kızın nefes almadığını tespit etti.
Olay yerine gelen sağlık ekipleri, saatler süren müdahaleye rağmen Melanie’yi kurtaramadı ve genç kız yaşamını yitirdi.
Melanie’nin ölümünün ardından yapılan ev aramasında, kızın vücudunda morluklar ve yaralar tespit edildi. Ayrıca Melanie’de üç yaşındaki bir çocuğun zihinsel kapasitesine sahipti. 
Evin oldukça dağınık ve kirli olduğu ifade edilirken, Melanie’nin tutulduğu kafesin alt kısmının olmadığı ve etrafının parmaklıklarla çevrili olduğu öğrenildi. Tempe Polisi Kamu Bilgilendirme Görevlisi Jessica Ells, evdeki koşulları “çok içler acısı” olarak tanımladı.
Olayla ilgili soruşturma devam ederken, Melanie’nin büyükannesi Virginia Lujan ve annesi Jami Hodges, çocuk istismarı suçlamasıyla tutuklandı. Lujan gözaltına alınırken, Hodges serbest bırakıldı.
Polis, cinayet suçlamalarının da gündeme gelebileceğini belirtti.  Evdeki diğer dört çocuk Çocuk Hizmetleri Departmanı tarafından alındı. Polise evdeki çocukların hiçbirinin okula gitmediğini, en küçüğünün  iki yaşında, en büyüğü ise 15 yaşında olduğunu belirtti.
Tempe Polisi Şefi Kenneth McCoy, olayın ardından düzenlediği basın toplantısında, “Bir çocuğun trajik kaybı, toplumumuzdaki en savunmasız kişileri koruma konusundaki ortak sorumluluğumuzun derin bir hatırlatıcısıdır.” diyerek çocukların korunmasının önemine dikkat çekti.
Soruşturma sürerken, polis komşularla görüşerek evdeki istismarın boyutunu tespit etmeye çalışıyor.

Yüzyılın en güçlü fırtınası: Rüzgar rekor kırdı, evler elektriksiz kaldı!

Yüzyılın en güçlü fırtınası: Rüzgar rekor kırdı, evler elektriksiz kaldı!

İrlanda ve Kuzey İrlanda’yı vuran Eowyn Fırtınası nedeniyle Dublin Havalimanı’nda planlanan 110 kalkış ve 110 varışlı uçuş iptal edilirken 560 bin ev ve iş yeri elektriksiz kaldı. İrlanda hava durumu ajansı tarafından yapılan açıklamada, rüzgarın gece boyunca saatteki hızının 182 kilometreyi bulduğu ve 80 yılın rekorunun kırıldığı kaydedildi. Altyapıda meydana gelen “benzeri görülmemiş” hasar nedeniyle elektrik kesintileri yaşandığı aktarıldı. Açıklamada, bazı evlere elektrik verilmesinin 9 günü bulabileceği belirtildi.

İrlanda, saatte 184 mil hıza ulaşan rekor kıran rüzgarların etkisi altında. Fırtına Eowyn, geride yıkım izi bırakma tehlikesi taşıyor.
İrlanda’nın Galway kıyısındaki Mace Head’de ülke tarihindeki en güçlü rüzgarlar kaydedildi. Ölümcül fırtına nedeniyle milyonlarca kişinin telefonuna acil durum uyarıları gönderildi.
Eowyn Fırtınası bugün Birleşik Krallık genelinde seyahat cehennemini yaşatmaya hazırlanıyor.
Saaatte 170 kilometre hıza ulaşacak rüzgarlar binalara zarar verecek, ağaçları devirecek ve elektrik kesintilerine yol açacak.
Trenler ve uçuşlar iptal edilecek, okullar tatil edilecek ve rüzgar türbinleri kapatılacak.
Tren operatörü ScotRail, fırtına nedeniyle “yolcu seferleri düzenlemenin güvenli olmayacağını” söyleyerek cuma günü İskoçya genelindeki tüm seferleri askıya aldı.
Sezonun beşinci fırtınasının gelmesiyle Birleşik Krallık’ın tamamı en az bir sarı hava uyarısıyla kaplıyken, İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın bazı bölgeleri için nadir görülen kırmızı uyarılar yayınlandı.
Güçlü rüzgarlar nedeniyle toplu taşıma seferleri durdurulurken, hayati tehlike uyarısı yapıldı. Bu sırada elektrik hatları devrildi, altyapı hasar gördü ve elektrik kesintileri yaşandı.
Altyapıda meydana gelen “benzeri görülmemiş” hasar nedeniyle elektrik kesintileri yaşandığı aktarıldı.
Açıklamada, bazı evlere elektrik verilmesinin 9 günü bulabileceği belirtildi.
Glasgow ve Edinburgh Havalimanları cuma günü havalimanı operasyonlarını kısıtladıklarını duyurdu.
Sezonun beşinci fırtınası o kadar tehlikeli ki BBC hava durumu sunucusu Judith Ralston şöyle dedi: “Bu çok büyük bir fırtına. Kariyerim boyunca buna benzer bir şey görmedim.”
Okullarda eğitime ara verilirken toplu taşıma hatlarında ciddi aksaklıklar yaşandı.
En tehlikeli fırtınalardan biri olduğu konusunda uyaran yetkililer, halka evlerinde kalması uyarısında bulundu.

NASA’dan mahsur kalan astronotlara yeni görev: Uzayda yaşam arayacaklar!

NASA'dan mahsur kalan astronotlara yeni görev: Uzayda yaşam arayacaklar!

NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda mahsur kalan astronotlara yeni bir görev verdi. Astronotlar, uzay yürüyüşleri sırasında istasyonun dış yüzeyinde yaşam arayacak. Toplanan örnekler, daha sonra Dünya’da analiz edilecek. Mikroorganizmaların uzay boşluğundaki zorlu koşullarda hayatta kalması, yaşamın Dünya’da başlamadığı teorisini destekleyebilir.

İki NASA astronotu, yaşam belirtileri aramak için Uluslararası Uzay İstasyonu’nun (ISS) dışına çıkmaya hazırlanıyor.
İstasyonun dışından örnek toplama, uzay istasyonunun dışındaki mikroorganizmaları inceleyen bir NASA projesi olduğu rahatlıkla anlaşılan Dış Mikroorganizmalar deneyinin bir parçası olarak gerçekleşiyor.
Toplanan örnekler, daha sonra Dünya’da analiz edilecek.
Butch Wilmore ve Suni Williams isimli iki astronotun aylar önce Dünya’ya dönmeleri gerekiyordu.
Ancak Boeing’in Starliner kapsülünde yaşanan sorunlar nedeniyle bu dönüş aylarca ertelendi.
Astronotlar, SpaceX Crew Dragon ile Dünya’ya dönmeden önce Uluslararası Uzay İstasyonu’nda mecburen bir süre daha vakit geçirecekler.
Uzay araçları ve uzay giysileri görevlerden önce sterilize edilse de, insanlar temizlenemeyen ve temizlenmemesi gereken gerekli mikroplarla dolu benzersiz mikrobiyomlar taşırlar.
Bu yüzden astronotlar uzay yolculukları sırasında, trilyonlarca mikroorganizmayı da yanlarında uzaya götürürler.
Bilim insanları bu görev sayesinde, uzay istasyonunn mikroorganizmalar salıp salmadığını belirleyebilecek ve bunlardan hangilerinin uzay boşluğundaki zorlu ortamda hayatta kalıp kalamayacağını değerlendirecek.
NASA, “Veriler, yaşamın şu anda veya geçmişte var olabileceği yerleri keşfetmek için kullanılan uzay giysileri de dahil olmak üzere mürettebatlı uzay araçlarında değişiklik yapılması gerekip gerekmediğini belirlemeye yardımcı olabilir.” açıklamasında bulundu.
Bu canlıların özellikleri, Dünya’daki endüstriler için önemli sonuçlar doğurabilir ve bu dayanıklı mikropların Ay veya Mars gibi diğer dünya dışı yerlerde nasıl hayatta kalabileceklerine ışık tutabilir.
Geçtiğimiz yıllarda unutulmaz bir şekilde, Apollo 12 astronotlarının kurtardığı NASA’nın Surveyor 3 iniş aracının üzerindeki bir kameranın fırlatmadan önce kirlenmiş olduğu bulundu.
Bilim insanları vakum testine, Ay yüzeyinde -100° Santigrat derecenin altındaki sıcaklıklara maruz kaldığı halde kameradaki mikroorganizmaların hayatta kaldığı bulundu.

Irak’ın kuzeyinde 2 terörist etkisiz hale getirildi

Irak'ın kuzeyinde 2 terörist etkisiz hale getirildi

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde tespit edilen 2 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirdiğini duyurdu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonları devam ediyor.

MSB’den yapılan açıklamada, “Terörü kaynağında yok etmeye azimliyiz, kararlıyız. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde tespit ettiği 2 PKK’lı teröristi etkisiz hale getirdi. Operasyonlarımız, her türlü hava ve arazi şartlarında kesintisiz devam ediyor.” ifadelerine yer verildi.

Bayat kruvasan ve kötü kokudan binlerce sterlin kazandılar

Bayat kruvasan ve kötü kokudan binlerce sterlin kazandılar

Lüks bir Fransız otelinde kendilerine kötü kokan bir oda verilen ve kahvaltıdaki kruvasanların bayat oduğunu söyleyen İngiliz çift, 3 bin 945 sterlinlik tazminat kazandı. Bennion çifti, yemeklerin “yenilemeyecek durumda” olduğunu ve odalarının küflü ve kirli olduğunu iddia etti.

Kendilerine bayat kruvasanlar ve kötü kokan bir oda verilen lüks bir Fransız otelinden “perişan bir halde eve döndüklerini” iddia eden bir İngiliz aile binlerce pound tazminat kazandı.
52 yaşındaki Damen Bennion, Provence’daki dört yıldızlı otelin beklentilerini karşılamadığını söyledi.
Avukat olan Damen ve muhasebeci olan 49 yaşındaki eşi Jane, Temmuz 2023’te iki oğullarıyla birlikte bir otelde, bir haftalık her şey dahil tatil için 6 bin 670 Sterlin ödedi.
Yemeklerin “yenilemeyecek durumda” olduğunu ve odalarının küflü ve kirli olduğunu iddia ettiler.
Damen, dört yıldızlı bir ortamda “gurme” bir deneyim yaşamayı dört gözle beklediklerini söyledi.
Ancak ilk gece “berbat” bir akşam yemeğinden ve ertesi sabah “bayat kahvaltı hamur işlerinden” sonra, ailelerini gün boyunca tesisten uzak tuttular ve akşam yemeklerini dışarıda yediler. Sadece uyumak için geri döndüler.
Kahvaltının kalitesi hakkında yorum yapan Jane Bennion da şunu söyledi: “Fransa’da hamur işlerini doğru yapmak zor değil ama onlar yanlış yapmışlar.”
Yargıç Justin Althaus, ilk günden sonra tesiste akşam yemeği yememenin çiftin kendi tercihi olduğuna karar verdi ancak odalarının kirli ve küflü olduğunu tespit ettikten sonra otelin kendilerine 3 bin 945 sterlin tazminat ödemesi gerektiğini söyledi.
Damen Bennion’a göre, kendilerine verilen ilk oda kokuyordu ve alternatif olarak hızla sağlanan ikinci oda ise pis ve küf kokuyordu. Genel olarak, “Olunacak mutlu bir yer değildi” dedi.
Tazminat ödenmesine karar verirken yargıç, otelin odalarının fotoğraflarını değerlendirdi ve odaların kirli göründüğünü ve ciddi yıpranma belirtileri gösterdiğini belirtti.
Otel, odaları çok daha iyi durumda gösteren fotoğraflar da sunmuştu, ancak mahkeme tarihsiz oldukları için bunların çok az şey kanıtladığına karar verdi.
Yargıç şöyle dedi: “Tesisin standardı konusunda yanlış beyanda bulunulduğuna ve bunun davacılara genel tazminat hakkı verdiğine ikna oldum.”

Ticaret Bakanlığı Suriyeli yetkililerle görüştü: Ekonomi, ticari ilişkiler ve gümrük ücretlerinde yeni yol haritası

Ticaret Bakanlığı Suriyeli yetkililerle görüştü: Ekonomi, ticari ilişkiler ve gümrük ücretlerinde yeni yol haritası

Ticaret Bakanlığı, Suriyeli yetkililerle ekonomik, ticari ilişkiler ve gümrük ücretlerini görüştüklerini açıkladı. Bakanlık, görüşmeye ilişkin detayları bildirdi.

Ticaret Bakanlığı, Suriyeli yetkililerle ekonomik, ticari ilişkiler ve gümrük ücretlerini görüştüklerini açıkladı.

11 Ocak 2025’ten itibaren Suriye tarafınca tüm ülkelere ve tüm sınır kapılarında aynı eşit şekilde uygulanan gümrük vergilerinin belirli ürünler için yeniden değerlendirilmesi kararlaştırıldı.

Görüşmelerde, Türkiye ve Suriye arasındaki mevcut durumun yanı sıra, ekonomik ve ticari ilişkilerde atılacak adımlar ve gümrük konuları ele alınmış, önümüzdeki döneme ilişkin aşağıdaki yol haritası belirlendi. Gümrük Vergilerinin Revizyonu: 11 Ocak 2025’ten itibaren Suriye tarafınca tüm ülkelere ve tüm sınır kapılarında aynı eşit şekilde uygulanan gümrük vergilerinin belirli ürünler için yeniden değerlendirilmesi kararlaştırıldı. Serbest Ticaret Anlaşması: 2011 yılında askıya alınmış olan Türkiye-Suriye Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA), daha kapsamlı bir ekonomik ortaklık anlayışıyla yeniden hayata geçirilmesi için müzakerelere başlanması hususunda mutabık kalındı. Ekonomik ve Ticari İşbirliği: Suriye ekonomisinin yeniden canlanması için sanayi ve tarım ürünleri ticareti, transit taşımacılık, ikili taşımalar, müteahhitlik ve gibi alanlarda iş birliği yapılması kararlaştırıldı. Türk firmalarının Suriye’nin imarında kilit rol oynayacağı, Suriye sanayiinin ayağa kalkınmasında öncü oynayacakları Suriye tarafından ifade edildi. Türk Firmalarının Tüm Suriye Sathında Yeniden İmar Alanı, İş ve Projelere Katılımı: Bugüne kadar Suriye’nin sadece belirli bölgelerine hizmet sunan Türk firmalarının, yeni dönemde tüm ülke genelinde faaliyet göstermesi ve yatırım fırsatlarını değerlendirmeleri için Suriye yönetimi ile koordinasyon sağlanacak. Sınır Kapılarında ve Gümrük Alanında İşbirliği: Suriye ile ticari geçiş noktalarında artan trafiğin daha hızlı ve verimli şekilde yönetilmesi için mevcut koordinasyonun güçlendirilmesi kararlaştırıldı.

Kremlin sinyal bekliyor: “Putin, Trump ile görüşmeye hazır”

Kremlin sinyal bekliyor:

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeye hazır olduğunu belirterek, “ABD’den sinyal bekliyoruz.” dedi.

Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi yapmaya hazır olduğunu duyurdu.

Putin ile Trump arasındaki olası bir görüşmeyi de değerlendiren Peskov, “Putin hazır. ABD’den sinyal bekliyoruz. Fal bakmak zor. Bir gelişme olduğu an sizi bilgilendireceğiz.” ifadelerini kullandı.

Peskov, Trump’ın “petrol fiyatları düşerse Ukrayna savaşı biter” açıklamasını değerlendirerek, “Bu çatışma petrol fiyatlarına bağlı değil. Bu çatışma, Rusya’nın ulusal güvenliğine ve malum bölgelerde yaşayan Rusların hayatlarına yönelik tehditler, ABD ve Avrupa’nın Rusya’nın endişelerini tümüyle reddetmesi nedeniyle yaşanıyor.” dedi. Kremlin sözcüsü, Trump’ın, “Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski anlaşmaya hazır” açıklamasını da yorumladı.

Peskov, “Zelenski anlaşmaya hazır olamaz. Çünkü anlaşmaya varmak için müzakere yürütülmesi gerekiyor. Zelenski, kendi kararnamesiyle müzakereleri yasaklamıştı.” diye konuştu. Trump dün yaptığı açıklamada, Ukrayna ile savaşın sona ermesini sağlamak için Putin ile en kısa sürede görüşmek istediğini dile getirmişti.