Ekim ayı, gökyüzü takviminde özel bir yere sahip olarak, hem amatör astronomlar hem de meraklı gözlemciler için zengin bir görsel şölen vadediyor.

Bu gök olaylarını anlamak için öncelikle nasıl oluştuklarını bilmek gerekiyor. NASA, göktaşı yağmurlarının kökenini, “Dünya bir kuyruklu yıldızın ardında bıraktığı toz ve taş parçalarının izinden geçtiğinde, her yıl ya da düzenli aralıklarla meydana gelir” sözleriyle açıklıyor.
Bu kozmik enkaz parçaları atmosfere yüksek hızla girdiğinde yanarak, halk arasında “yıldız kayması” olarak bilinen ışık izlerini oluşturuyor.
Yağmurların adları ise, meteorların gökyüzünde belirdiği noktaya en yakın olan takımyıldızdan geliyor.

NASA, bu tür olayları izlemek için teleskop veya dürbün kullanılmamasını özellikle öneriyor. Çünkü bu aletler, görüş alanını ciddi şekilde daraltarak gökyüzünün sadece çok küçük bir bölümünü görmeye neden oluyor.
Oysa çıplak gözle geniş bir alanı taramak, aniden beliren bir meteoru yakalama şansını ciddi ölçüde artırıyor.

Resmi olarak Ay, 6 Ekim gecesi dolunay evresine girmiş olsa da, en etkileyici manzara bir sonraki akşam, Güneş battıktan hemen sonra ortaya çıkacak.
Gözlemcilerin doğuda alçak bir ufuk çizgisi bularak Ay’ın yavaşça yükselişini izlemesi, unutulmaz bir deneyim sunacak.

ABD merkezli hava tahmin şirketi AccuWeather’a paylaştığı bilgilere göre bu parlak ay, haftanın ilerleyen günlerindeki göktaşı yağmuru için hem doğal bir aydınlatma kaynağı olacak hem de sönük meteorların görünürlüğünü azaltarak bir engel teşkil edecek.

En yoğun dönemini 8 Ekim Çarşamba gecesi yaşayacak olan bu yağmur, saatte ortalama 10 meteor görülmesiyle “küçük çaplı” olarak sınıflandırılıyor. Ancak Draconidleri diğerlerinden ayıran ve onu özel kılan önemli bir özelliği var: Gözlem zamanlaması.
Gökbilim sitesi EarthSky, bu durumu, “Draconid yağmuru gerçekten sıra dışı. Yağmurun gökyüzündeki kaynağı, karanlık bastığında en yüksek noktada yer alıyor. Bu da çoğu göktaşı yağmurunun aksine, gece yarısından önce daha fazla Draconid görülebileceği anlamına geliyor” şeklinde değerlendiriyor.
Bu özellik, gece geç saatlere kadar beklemek istemeyen aileler ve çocuklar için büyük bir avantaj sağlıyor.

Bu takımyıldızını bulmakta zorlananlar, SkyView Lite, Star Walk 2 ve Star Chart gibi ücretsiz mobil uygulamalardan yardım alabilir.
Fakat bu yılki gözlem koşulları, dolunayın parlaklığı nedeniyle biraz zorlayıcı olabilir.
Ay ışığı, daha sönük olan meteorların gökyüzünde yarattığı ışık izlerini bastırabileceği için uzmanlar, şehir ışıklarından ve ayın parıltısından uzak, mümkün olan en karanlık bölgelerin tercih edilmesini öneriyor.
Draconidler, 21P/Giacobini-Zinner kuyruklu yıldızının yörüngesinde bıraktığı toz parçacıklarının Dünya atmosferine girerek yanmasıyla oluşuyor.
Zaman zaman beklenmedik yoğunlukta “patlamalara” sahne olabilen bu yağmur, sabırlı gözlemcilere gökyüzünde yavaş hareket eden etkileyici ışık izleri sunabilir.

Tarihin en ünlü kuyruklu yıldızı olan Halley’in (1P/Halley) enkazından kaynaklanan Orionid göktaşı yağmuru, 26 Eylül’de başlayıp 22 Kasım’a kadar süren geniş bir zaman diliminde etkili oluyor.
Bu yağmur, en yoğun anına 21 Ekim Salı gecesi ile 22 Ekim sabahı arasında ulaşacak.
NASA’ya göre Orionidler, uygun koşullarda saatte 20 kadar meteor üretebiliyor. Draconidlere göre çok daha hızlı ve parlak olan bu meteorlar, zaman zaman “ateş topu” olarak adlandırılan ve gökyüzünde saniyelerce kalabilen çok parlak ışık patlamalarına da neden olabiliyor.
Orionidleri gözlemlemek için en uygun zaman, Draconidlerin aksine, gecenin ikinci yarısı. Gece yarısından sonra başlayıp şafak öncesine kadar olan saatler, en iyi gözlem fırsatını sunuyor.
Gözlemcilerin, Orion (Avcı) takımyıldızının bulunduğu yöne, yani kuzey yarımkürede güneydoğuya, güney yarımkürede ise kuzeydoğuya bakmaları gerekiyor. GÖKYÜZÜNDEKİ DİĞER RANDEVULAR
Ekim ayının zengin gökyüzü takvimi bu iki büyük yağmurla sınırlı değil. 9 Ekim Perşembe gecesi, yüzde 88 oranında aydınlık olan Ay, Boğa (Taurus) takımyıldızında yer alan ünlü Ülker (Pleiades) yıldız kümesiyle gökyüzünde nadir bir buluşma gerçekleştirecek.
Ay’ın parlaklığı kümenin sönük yıldızlarını görmeyi zorlaştırsa da, bir dürbün yardımıyla “Yedi Kız Kardeş” olarak da bilinen bu kümenin mavi-beyaz ışıltısını seçmek mümkün olacak.
Haftanın sonlarına doğru, 10-11 Ekim’de ise oldukça sönük olan Delta Aurigid göktaşı yağmuru etkin olacak.
Saatte sadece iki meteor üretmesiyle adeta “göksel bir dipnot” olan bu yağmur, yine de dikkatli gözlemciler için bir sürpriz barındırabilir. Capella yıldızı yakınlarında görülen “kayan yıldızlar” büyük olasılıkla bu yağmura ait olacak.
Bu hafta Ay’ın Boğa takımyıldızından geçmesi, bu bölgeyi tanımak için de bir fırsat sunuyor. Geceleri doğu ufkuna bakıldığında, Boğa’nın başını oluşturan V biçimli Hyades yıldız kümesi ve onun parlak turuncu gözü olarak parlayan Aldebaran yıldızı kolayca fark edilebilir.
Bu takımyıldızın içinde ayrıca, 1054 yılında kaydedilen bir süpernovanın kalıntısı olan Yengeç Bulutsusu da yer alıyor.