Türkiye-Macaristan: Uzak akraba, yakın komşu, geleneksel ortak

Macaristan, bağımsız dış politika ve egemenlik vurgusuyla bölgesel etkinliğini artıran ülkeler arasında görülüyor. Türkiye’yle ilişkileri de bu kapsamda derinleşiyor.

Macaristan, Orta Avrupa’da yaklaşık 10 milyon nüfuslu, küçük ama etkin bir ülke.

 

2010’dan bu yana ülkeyi yöneten Başbakan Viktor Orban liderliğinde kendisinden çokça bahsettiren Macaristan, tam üye olmasına rağmen başta Ukrayna savaşı, Rusya’ya yaptırımlar ve göç olmak üzere AB politikalarına karşı çıkmasıyla biliniyor.

 

NATO üyesi de olan Macaristan’ın lideri Orban, Rusya lideri Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump ile yakın ve özel ilişkilerini sürdürüyor. Ülkesinin başkenti Budapeşte, olası bir Trump-Putin görüşmesine ev sahipliği yapmak için gün sayıyor.

 

Gelecek sene yapılacak seçimler öncesinde diplomatik faaliyetlerini artıran Orban, Trump ile görüşmesi sonucu elde ettiği Rus doğalgazı yaptırımlarından muafiyeti seçim kampanyasının bir parçası olarak kullanmaya başladı bile.

 

Avrupa başkentleri tarafından hazzedilemese de Orban liderliğindeki Macaristan, bağımsız dış politikası ve egemenlik vurgusu sayesinde bölgesel etkinliğini giderek artıran ülkeler arasında görülüyor.

 

Macaristan’ın Türkiye ilişkileri de bu kapsamda genişliyor ve derinleşiyor.

 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Foundation for a civic Hungary (PMA) adlı kuruluşun 11-12 Kasım günlerinde Budapeşte’de düzenlediği “Türkiye-Macaristan Medya Köprüleri” programı, ikili ilişkilerin siyasi ve ekonomik boyutlarının yanı sıra medya ve akademiler arasında da giderek geliştiğini göstermesi açısından yararlı oldu. Davetli olarak katıldığım Medya Köprüleri programında ifade edilen görüşler ve öneriler, Türkiye-Macaristan ilişkilerinin niteliği ve geleceğine ilişkin önemli bakış açılarının gelişmesini sağladı.

 

“UZAK AKRABA, YAKIN KOMŞU”

 

İki ülke arasındaki ilişkileri en iyi betimleyenlerden biri Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçisi Gülşen Ekşioğlu Karanis oldu. Çalıştayda konuşan Büyükelçi Karanis, “Biz Macaristan’ı kökleri Orta Asya’ya kadar uzanan bağlarla birbirine bağlı uzak akrabamız, ortak bir sınır paylaşmasak da gündemimizde yer alan meseleler bağlamında yakın komşumuz ve geleneksel ortağımız olarak tanımlıyoruz,” ifadelerini kullandı.

 

Büyükelçi, iki ülke işbirliğinin temelinde karşılıklı saygı, bağımsızlık ve egemenlik gibi Türkiye ve Macaristan’ın çokça önem verdiği değerler olduğunu kaydederken, “Türk-Macar halklarının yaklaşımlarındaki bu benzerlik sadece ikili ilişkilerimize değil, Avrupa-Asya ekseninde barış, istikrar ve karşılıklı anlayışın tesisine de büyük katkılar sunuyor,” diye konuştu.

 

Macar diplomatlar ve yetkililer de Türkiye ile ilişkilerin önemine vurgu yaparken, Orban’ın iktidara geldiği 201o senesinde “Doğu açılımı” politikasını uygulamaya başladığını, Türkiye’nin de bu açılımın temel noktalarından olduğunu anımsatıyorlar.

 

Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı Güvenlik Politikası Devlet Sekreteri Peter Sztaray, aynı çalıştayda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Macaristan içinin önemine vurgu yaptı ve iki ülkenin NATO müttefiklik ilişkisinin tüm kıta güvenliği için önem taşıdığını kaydetti.

 

MACARLAR KIPÇAK TÜRKÜ MÜ?

 

Macaristan dış politikasının en dikkat çekici hamlesi kuşkusuz Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci olarak katılması oldu.

 

TDT’ye 2018’de gözlemci üye olarak katılan Macaristan, Mayıs 2025’te teşkilatın gayrıresmi liderler zirvesine ev sahipliği yaptı. TDT böylece ilk kez gözlemci bir ülkede zirve düzenlemiş oldu.

 

Macaristan’ın TDT’ye katılımı hem Doğu Açılımı’nı pekiştirmesi hem de AB içerisinde yalnızlaşmasına karşı atılmış önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak bu adımın tarihsel boyutları da olduğu Budapeşte’de sıklıkla ele alınan unsurlar arasında. Bunun ilk boyutu Macarların kökenlerine ilişkin. Bilinen tarih öğretileri Macarların Fin-Ural kökünden geldiğini, Macarca’nın da Ural-Altay dil grubuna bağlı olduğunu gösteriyor.

 

Ancak son dönemde Macarların kökeninin Orta Asya’dan geldiği inancının arttığı kaydediliyor. Bunu gündeme taşıyan ise bu konuda sıklıkla açıklamalarda bulunan Başbakan Orban oldu.

 

Tarihçilerin reddetmesine karşın Macarların “Kıpçak Türkü” olduğunu iddia eden Orban, Orta Asya’dan Avrasya steplerini geçerek geldiklerini; Macar dilinin de Türkçe’nin akraba dillerinden biri olduğunu gündeme getirdi.

Türkleri ve Macarları tarihsel olarak yaklaştıran diğer bir tarihi unsur ise Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında yüzyıllarca süren ilişkiler. Osmanlı, 15 ve 16. yüzyıllarda yaşanan savaşlar sonucu Budapeşte’yi yaklaşık 150 yıl boyunca yönetti. Buna rağmen Türklere karşı olumsuz bir duygunun gelişmemiş olması önemli bir unsur. Budapeşte’de yer alan Gül Baba Türbesi de bu ilişkinin bugüne kadar uzanmış en somut sembollerinden biri.

 

TÜRK DİZİLERİ REVAÇTA

 

Küçük bir ülke olmasına karşın gayet canlı bir medyaya sahip Macaristan. Ülkenin önde gelen televizyon kanallarında yayınlanan Türk dizileri, iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir boyut kazandırmış durumda.

 

Ülkenin önde gelen televizyon platformlarından TV2, aynı anda birçok Türk dizisini yayımlamaya devam ediyor.

Kanalın hukuk işlerinden sorumlu üst düzey yöneticisi Dr. Adrienn Trinn, Türk dizilerinin kanalın en çok tercih edilen yayınları arasında olduğunu, bu ilişkiden son derece memnun olduklarını ve sürdürmek niyetinde olduklarını söylüyor.

 

Aşk-ı Memnu gibi Türkiye ve dünyada önemli başarılar elde eden prodüksiyonların yanı sıra Yalı Çapkını, Kızılcık Şerbeti gibi diziler de Macar izleyicilerle buluşmaya devam ediyor.

Door Haluk