İran: ABD, müzakere konusunda gerekli ciddiyete sahip değil

İran Dışişleri Bakanlığı’ndan, “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) arasındaki iş birliği, ABD ve Siyonist rejimin İran’a yönelik saldırılarıyla bozuldu.” açıklaması yapıldı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, düzenlediği haftalık basın toplantısında İran’ın nükleer dosyası, ABD ile müzakereler, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) kararı ve bölgesel gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. 

 

Bekayi, İran ile ABD arasında arabuluculuk iddialarına değinerek, meselenin arabuluculuk değil, Washington yönetiminin yaklaşımı olduğunu vurgulayarak, “ABD, müzakere konusunda gerekli ciddiyete sahip değil. Karşılıklı diplomasi yerine dayatma temelli bir anlayış benimsiyor. Bu yaklaşım sürdükçe anlamlı bir müzakere zemini oluşmayacaktır. Dolayısıyla arabulucu konusu ikincil bir meseledir.” dedi.

 

ABD Başkanı Donald Trump’ın “Tahran’la anlaşmaya çok yakınız” açıklamasına tepki gösteren Bekayi, “ABD’nin pratikteki tutumuna bakıldığında bu söylemlerin hiçbir ciddiyeti yoktur. Ya müzakerenin anlamını bilmiyorlar ya da müzakereyi yalnızca baskı aracı olarak görüyorlar. Bu nedenle bu açıklamaları ABD’nin pratikteki davranışlarıyla değerlendirmek gerekir. O zaman bu iddialarda ne ciddiyet ne de iyi niyet olduğunu göreceksiniz. Nitekim ABD’nin önerisiyle sürdürülen bir diplomatik süreç sırasında İran’a saldırı düzenlendi. Bu gerçek, ABD’nin müzakere iddialarında ne kadar ciddi ve ne kadar iyi niyetli olduğunu açıkça göstermektedir.” şeklinde konuştu.

 

“İRN KARŞITI TASARI BİR KARA LEKEDİR”

 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, İngiltere, Almanya ve Fransa ile ABD tarafından sunulan ve İran’dan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile tam iş birliği talep eden karar tasarısının Ajans tarafından kabul edilmesine sert tepki göstererek, “Bu tasarı sorunu çözmek yerine daha da karmaşık hale getiriyor. Aynı zamanda Ajans’ın işleyişine müdahale ederek bağımsızlığını zayıflatıyor ve iyi niyet taşımıyor. Bu kararın içeriği, onu hazırlayan ve destekleyenler için bir kara lekedir. Çünkü hem Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kurallarına hem de Ajans’ın geçmiş uygulamalarına aykırıdır. Dahası, Siyonist rejim ve ABD’nin İran’ın barışçıl nükleer tesislerine yönelik saldırılarına hiç değinmemektedir.” dedi.

 

“İŞ BİRLİĞİ ABD VE SİYONİST REJİMİN SALDIRILARIYLA BOZULDU”

 

Sorunun kaynağının ABD ve İsrail olduğunu belirten Bekayi, “İran ile Ajans arasındaki olağan teknik iş birliği, ABD ve Siyonist rejimin İran’ın barışçıl nükleer tesislerine yönelik saldırılarıyla bozuldu. Hesap vermesi gereken taraflar onlardır ve üç Avrupa ülkesi ile ABD’nin sunduğu karar tasarılarıyla ilgili sorunumuz da tam olarak budur çünkü çok açık bir gerçeği görmezden geliyorlar.” ifadelerini kullandı.

 

UAEA’ya çağrıda bulunan Bekayi, “İran’ın barışçıl nükleer tesislerine saldırı düzenleyen ABD ve Siyonist rejim ile bu saldırıları destekleyenleri sorgulamak Ajans’ın görevidir. İran’ın iş birliği yapmadığı iddialarına odaklanmak yerine gerçek sorumlulardan hesap sorulmalıdır.” şeklinde konuştu.

 

“EPSTEİN’IN, ABD’NİN BAZI POLİTİKALARININ ŞEKİLLENMESİNDE ETKİLİ OLMASI SON DERECE DİKKAT ÇEKİCİ”

 

Bekayi, Jeffrey Epstein belgelerinin yayımlanması ve bunun ABD’nin diğer ülkelere yönelik politikalarına etkisine ilişkin değerlendirmede bulunarak, “ABD’nin Karayipler ve Latin Amerika’daki bazı faaliyetlerinin, belirli dönemlerde iç siyasetteki gerçeklerden kamuoyunun dikkatini uzaklaştırmayı amaçladığı yönünde ciddi analizler bulunmaktadır. Bu girişimler, hem ABD kamuoyunu hem de uluslararası toplumu önemli sorulardan uzak tutma hedefi taşımıştır.” diye konuştu.

 

Epstein dosyasının siyasi bağlantılarına da işaret eden Bekayi, “İnsan kaçakçılığı, cinsel istismar ve kadın-çocuk ticareti gibi ağır suçların baş aktörlerinden biri olan bu kişinin, ABD’li siyasi yetkililer ve Siyonist rejimle bağlantıları artık inkar edilemez bir gerçektir. Epstein’ın, ABD’nin bazı politikalarının şekillenmesinde ve Siyonist rejimin özellikle İran ile bölgedeki bazı ülkelere yönelik politikalarını ilerletmesinde etkili olması son derece dikkat çekicidir. Yayımlanan belgeler, bölge ülkelerine karşı yürütülen yasa dışı faaliyetlerin arkasında kimlerin bulunduğunu açıkça göstermektedir.” ifadelerini kullandı.

Door Haluk