Honduras’ta 30 Kasım devlet başkanlığı seçimleri öncesi adaylar hile suçlamalarında bulunurken Başsavcılık seçim manipülasyonu planlarını soruşturuyor.
Orta Amerika ülkesi Honduras, 30 Kasım’da yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için geri sayıma başlarken kampanya süreci karşılıklı hile suçlamaları ve şiddet olaylarıyla sona erdi.
Yaklaşık altı milyon seçmenin oy kullanma hakkına sahip olduğu ülkede, mevcut solcu Devlet Başkanı Xiomara Castro’nun yerine geçecek ismi belirlemek üzere üç ana aday yarışıyor.
Anketler, adaylar arasında istatistiksel olarak başa baş bir mücadele yaşandığını gösteriyor.
Uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç faaliyetleri nedeniyle Latin Amerika’nın en şiddet dolu ülkelerinden biri kabul edilen Honduras’ta seçim atmosferi gergin geçiyor.
Kampanyanın sona erdiği dün, Ulusal Parti ve Liberal Parti destekçilerini taşıyan araçların karıştığı trafik kazasında en az sekiz kişi hayatını kaybetti.
Polis Sözcüsü Gregorio Cornejo, başkent Tegucigalpa’nın yaklaşık 180 kilometre kuzeydoğusundaki Colinas kasabasında meydana gelen ve 50 kişinin de yaralandığı olayın koşullarının soruşturulduğunu açıkladı.
ADAYLAR ARASINDA “OLİGARŞİ” VE “SOSYALİZM” TARTIŞMASI
Seçim yarışı, Castro’nun iktidardaki Özgürlük ve Yeniden Kuruluş Partisi (Libre) adayı Rixi Moncada ile sağ kanat temsilcileri Nasry Asfura ve Salvador Nasralla arasında geçiyor.
Castro hükümetinde daha önce maliye ve savunma bakanlığı görevlerinde bulunan avukat kökenli Moncada, başkentteki son mitinginde seçimin “oligarişi ile demokratik sosyalizm modelleri arasında” geçeceğini savundu.
Moncada, 2009 yılında ABD destekli bir darbeyle devrilen eski Devlet Başkanı Manuel Zelaya’nın eşi olan Castro’nun politikalarını sürdürme sözü verdi.
İnşaat sektöründen siyasete atılan ve Tegucigalpa belediye başkanlığı yapan Ulusal Parti adayı Nasry Asfura ise destekçilerini sandığa gitmeye çağırarak Moncada’yı kastedip “Başarısız ideolojileri kabul etmeyeceğiz” diye konuştu.
Televizyon sunucusu ve inşaat mühendisi olan Liberal Parti adayı Salvador Nasralla ise destekçilerini taşıyan konvoya saldırılar düzenlendiğini iddia ederek başkentteki son miting konuşmasını iptal etti.
Nasralla, Moncada’nın partisini “vandalizmle”, oy satın almakla ve hileye teşvikle suçladı. Ayrıca Moncada’nın Küba ve Venezuela hükümetlerinin desteğini aldığını öne sürdü.
“SEÇİM MANİPÜLASYONU” İDDİALARI
Gerilimi artıran en önemli gelişme, Başsavcı Johel Zelaya’nın 29 Ekim’de seçim sonuçlarına müdahale edilmesine yönelik bir planı ifşa etmesiyle yaşandı.
Başsavcı Zelaya, sızdırılan ve dökümleri yapılan ses kayıtlarını soruşturma için ilgili makamlara ilettiğini duyurdu.
Kayıtlarda Ulusal Parti’den Seçim Kurulu Üyesi Cossette López, Ulusal Parti Kongre Grup Başkanı Tomas Zambrano ve ismi açıklanmayan bir askeri yetkilinin seslerinin yer aldığı iddia ediliyor.
Başsavcı Zelaya’nın aktardığına göre konuşmalar; seçim günü sonuçları aktaracak ulaşım şirketlerinin ayarlanması, gözlemcilerin arasına ajan yerleştirilmesi, veri akışının kesilmesi ve Liberal Parti adayı Nasralla’nın erkenden kazanan ilan edilmesi gibi planları içeriyor.
Libre Partisi, bu gelişmeleri “seçim darbesi girişimi” olarak nitelendirerek 13 Ekim’de “daimi seferberlik” ilan etti.
Parti Genel Koordinatörü Manuel Zelaya, 2009 darbesini tersine çevirdiklerini ve asla geri adım atmayacaklarını vurguladı.
MONCADA’DAN ORDUYU KULLANMA SUÇLAMALARINA YANIT
Sağ kanat adayları Asfura ve Nasralla, Moncada’nın seçim hilesi yapmak için orduyu devreye sokabileceğini öne sürdü.
Buna karşılık Moncada, rakiplerinin 2009’da eşi Manuel Zelaya’yı iktidardan uzaklaştıran güçler tarafından desteklendiğini belirtti.
Ulusal Seçim Kurulu, karşılıklı suçlamaların gölgesinde yasal zorunluluk gereği oy pusulalarını perşembe günü askeri koruma altında ülke genelindeki merkezlere göndermeye başladı.
Seçim güvenliği konusundaki endişeler nedeniyle Avrupa Birliği ve Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) gözlemci heyetleri görevlendirdi.
Ayrıca ABD Kongresi’nden yedi Cumhuriyetçi ve iki Demokrat üye de oylamayı izlemek üzere sahada bulunacak.
Anayasa gereği ikinci kez aday olamayan mevcut Devlet Başkanı Xiomara Castro, görev süresi boyunca ABD ile inişli çıkışlı bir ilişki yürüttü.
Castro yönetimi, Tayvan ile ilişkileri kesip Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıdı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya destek verdi.
Castro ayrıca ABD’nin Orta Amerika’dan kitlesel sınır dışı planlarına tepki olarak bu yılın ocak ayında ABD askerlerini ülkeden çıkarma tehdidinde bulundu.
Honduras’ta ABD’nin Orta Amerika’daki en büyük askeri üssü olan Soto Cano hava üssü bulunuyor.
Ülke, ABD’nin uyuşturucuyla mücadele operasyonları için stratejik bir merkez niteliği taşıyor.
Castro yönetimi, görev süresi boyunca cinayet oranlarını 100 bin kişide 41,7’den 27,2’ye düşürdü ve yoksulluk oranını yüzde 73,6’dan yüzde 62,9’a indirdi.
Hükümet ayrıca önceki yönetimin yabancı yatırımcılara belediyeler üzerinde kontrol hakkı tanıyan “istihdam ve ekonomik kalkınma bölgeleri” uygulamasını sonlandırdı.
Seçimi kazanacak aday, Honduras’ın ilk kadın devlet başkanı olan Castro’dan görevi 27 Ocak 2026’da devralacak.
Önceki Devlet Başkanı Juan Orlando Hernández ise uyuşturucu ve silah kaçakçılığı suçlarından ABD’de hapis cezasını çekiyor.