.jpg?width=930&format=webp)
ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te ikinci dönem başkanlık görevine başlamasının en önemli sonuçlarından biri Avrupa’nın güvenliğiyle ilgili yeni kararlar almaya itmesi oldu.
Trump’ın Avrupa’nın güvenliği için Amerikan caydırıcılığı ve askerine güvenmemesi mesajını -hem de Rusya-Ukrayna savaşının sürdüğü ve kıtaya yayılma riskinin bulunduğu bir dönemde- vermesi, AB ve üye ülkelerde radikal adımların atılması zorunluluğunu doğurdu.
AB’nin on yıllardır üzerinde çalıştığı ancak somutlaştıramadığı “yeni güvenlik mimarisi” ve buna bağlı olarak savunma, güvenlik ve silahlanma konuları da yeniden gündemin merkezine oturdu.
AB’nin 23 üyesinin aynı zamanda NATO’da yer alıyor olması, bu yöndeki çabaların iki kurumda ayrı ayrı tekrarlanmaması ve uygun maliyetli, tüm kıtanın güvenliğini kapsayacak şekilde yönetilmesi gerekliğini ortaya koysa da Türkiye’nin bu sürece katılımı konusunda AB içindeki görüş ayrılığı sürecin akamete uğramasına neden oldu.
Son dönemde yaşanan gelişmeler, Avrupa’nın güvenliği için kritik günlerden geçildiğini gösteriyor. Bu gelişmelerin başında Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine ilişkin planlar kapsamında Ukrayna için yeni güvenlik garantilerinin sağlanması gerekliliği bulunuyor.
FRANSA’NIN BÜYÜK ÇELİŞKİSİ
Ancak olası bir anlaşmasının en önemli ayaklarından olacak olan güvenlik garantileri aynı zamanda Avrupa kıtası açısından planlanan yeni güvenlik mimarisinin de temellerini oluşturacak.
Ukrayna’nın NATO’ya hiçbir zaman üye olamaması, ordusunu küçültmesi ve NATO’nun Doğu Avrupa konuşlanmasını etkileyecek bir anlaşmanın ortaya çıkması olasılığının olması bu yöndeki kaygıları ve çabaları yoğunlaştırmış durumda.
Zaten bu nedenle Ukrayna için oluşturulan Gönüllüler Koalisyonu da sıklıkla bir araya geliyor ve Avrupa ülkeleri arasında eşgüdüm ve makul bir görev dağılımı oluşturmaya çalışıyor. Bu konudaki son toplantı, 35 ülke liderinin katılımıyla 25 Kasım’da sanal olarak yapıldı.
Daha önceki toplantılara genellikle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında katılan Türkiye bu en son toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından temsil edildi ve sürece verdiği önemi göstermiş oldu.
Toplantıya ilişkin açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna’da sağlanacak barışın korunması ya da gözlenmesi görevini yapacak ülkeler arasında Türkiye’nin de olabileceğini, özellikle Karadeniz’de seyrüsefer güvenliği açısından Türkiye’nin devrede olacağını kaydetti.
FRANSA: TÜRKİYE, UKRAYNA’DA KİLİT ROL OYNAYABİLİR
Fransa Cumhurbaşkanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı son görüşmelerde de Ukrayna konusunu gündeme getirdiği ve Ankara ile Paris’in pozisyonlarının yakınlaştığı kaydediliyor.
Ancak aynı Fransa’nın Avrupa’nın güvenliği ile ilgili ve özellikle AB tarafından geliştirilen süreçlere Türkiye’nin katılımını reddetmesi önemli bir çelişki oluşturuyor. Türkiye’nin birçok AB projesine katılmasına karşı çıkan ülkelerin arasında olan Fransa’nın, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birlikte Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) programına katılmasını da engellediği kaydediliyor.
Bu program, 150 milyar Euroluk bir finansman sağlıyor ve amacı Avrupa’nın savunma sanayi üretimini canlandırmak. Program, AB üyesi olmayan ülkelere de açık ama Türkiye’nin Haziran ayında yaptığı resmi başvuruya olumlu yanıt henüz verilmedi.
Programa başvuru süresi 30 Kasım’da sona erecek. Yani Avrupa’nın karar vermesi için sadece birkaç günlük bir süre kaldı.
FİDAN ALMANYA’DA GÜVENLİK KONUŞACAK
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bugün yapacağı Almanya ziyareti de bu nedenle ayrıca önem taşıyor.
Dışişleri Bakanlığı kaynaklarının verdiği bilgiye göre, Fidan’ın Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul ile yapacağı görüşmelerde güvenlik konusu hem ikili hem AB hem de NATO kapsamında ele alınacak.
Wadephul ve Almanya Şansölyesi Friedrich Werz, Ekim ayında Ankara’ya yaptıkları ziyaretlerde, AB ile Türkiye arasında stratejik diyaloğun canlanması gerektiğini kayda geçirmişler ve güvenlik konusunda Türkiye ile işbirliği mesajını güçlü şekilde vermişlerdi.
Fidan’ın da Berlin’deki temaslara kapsamında Ankara’nın bu yöndeki memnuniyetini dile getirmesi ve Türkiye’nin “Avrupa güvenlik mimarisine, istikrarına ve refahına her açıdan önemli katkılarda bulunabilecek güçlü bir ülke ve NATO müttefiki olduğunu vurgulaması” bekleniyor.
ALMANYA-TÜRKİYE İKİLİ İŞBİRLİĞİ GELİŞEBİLİR
AB’nin güvenlik ve savunma alanındaki girişimlerinin NATO’nun bu yöndeki çabalarını tamamlayıcı nitelikte olması ve Türkiye ile eşgüdüm yapılması gerektiğine dikkat çekecek olan Fidan’ın Türkiye’nin SAFE mekanizmasına katılımının önemini de vurgulaması öngörülüyor.
Ancak SAFE mekanizmasından dışlanan Türkiye için mevcut koşullarda daha önemli olabilecek süreç Almanya ile savunma sanayi konusunda güçlü bir ikili işbirliği geliştirmek olabilir. Fidan’ın da bu konuda muhataplarıyla görüş alışverişi yapacağı biliniyor.
Almanya’nın özellikle Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının Türkiye’ye satışına onay vermesinin ardından iki ülke arasında savunma sanayi konusunda ikili bir sürecin başlayabileceği, Almanya’nın da Türkiye’nin savunma sanayi konusundaki altyapısı nedeniyle bu konuya sıcak baktığı bildiriliyor.
Rusya’nın Avrupa için giderek daha büyük tehdit oluşturacağını düşünen Almanya, 2031 yılı itibariyle Avrupa’nın en güçlü ordusu olmayı hedefliyor. Almanya’nın o tarihe kadar savunmaya harcayacağı paranın yaklaşık 650 milyar Euro olacağı hesap ediliyor.