
Çin’in nadir toprak elementleri ve stratejik hammaddeler üzerindeki ihracat kontrollerini sıkılaştırması, Avrupalı şirketleri tedarik zincirlerini ülke dışına taşımaya zorluyor.
Çin hükümetinin stratejik hammaddeler üzerindeki ihracat kontrollerini sıkılaştırması, Avrupalı şirketleri alternatif tedarik zincirlerine yöneltiyor.
Avrupa Birliği (AB) Ticaret Odası tarafından yayımlanan son anket verileri, Pekin’in nadir toprak elementleri üzerindeki bürokratik engellerinin üretim hatlarında duraksamalara yol açtığını ortaya koydu.
Şirketler, lisans süreçlerinin uzaması ve “fikri mülkiyet hırsızlığı riskleri” nedeniyle üretim üslerini kaydırma planlarını hızlandırdı.
PEKİN’İN LİSANS ENGELLERİ ÜRETTİM HATLARINI DURDURDU
Reuters’ın aktardığı verilere göre Çin’deki AB Ticaret Odası, üye şirketlerin üçte birinin Pekin’in ihracat kontrol rejimi nedeniyle tedarik kaynaklarını Çin dışına kaydırmayı planladığını bildirdi.
Kurum tarafından gerçekleştirilen ve 130 şirketin katıldığı “flaş anket”, katılımcıların yüzde 40’ının Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen ihracat lisansı işlemlerinin taahhüt edilen süreden çok daha yavaş ilerlediğini rapor ettiğini gösterdi.
Ankete katılan şirketlerin yaklaşık yüzde 70’i, denizaşırı üretim tesislerinin ihracat kontrol rejimine tabi Çin menşeli bileşenlere bağımlı olduğunu bildirdi.
İhracatçı firmaların yüzde 50’si ise tedarikçilerinin veya müşterilerinin halihazırda kontrollere tabi mallar ürettiğini ya da yakında bu kapsama gireceğini belirtti.
AB Ticaret Odası Başkanı Jens Eskelund, mevcut tablonun iş dünyasında yarattığı baskıyı değerlendirdi.
Eskelund, “Çin’in ihracat kontrolleri, ülkede faaliyet gösteren Avrupalı işletmelerin hissettiği belirsizliği artırdı; şirketler üretim yavaşlaması ve hatta durması riskleriyle karşı karşıya” dedi.
Eskelund, kısıtlamaların “zaten büyük bir stres altında olan küresel ticaret sistemine daha fazla baskı eklediğini” de sözlerine ekledi.
GEÇİCİ ATEŞKES “ALDATMACA” MI?
Diğer taraftan Avrupa Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (EUISS) tarafından yayımlanan analizde, ABD ve Çin arasında varılan ticari ateşkesin Avrupa için tehlikeli bir rehavet ortamı yarattığına dikkat çekildi.
Analist Joris Teer tarafından kaleme alınan raporda, Pekin’in nadir toprak elementleri ve diğer stratejik materyaller üzerindeki ihracat kısıtlamalarını gevşetme vaatlerinin teknik belirsizliklerle dolu olduğu belirtildi.
Analizde, Çin Ticaret Bakanlığının Avrupa firmalarının nadir toprak elementi lisans başvurularının yüzde 15’inden azını onayladığı bilgisine yer verildi. Bu durumun ağustos ayında 7, eylül ayında ise beklenen 46 üretim durdurma kararına yol açtığı kaydedildi.
EUISS’in analizinde, mevcut diplomatik iyimserliğin sahadaki gerçeklerle örtüşmediği şu ifadelerle aktarıldı:
“Sahte güvenlik hissi Avrupa’yı rehavete sürükleyebilir. Pekin’in ağır ve orta nadir toprak elementleri, galyum, germanyum ve grafit üzerindeki yıkıcı ihracat kontrollerinde geçici bir gevşeme, ancak Pekin’in vaatlerine sadık kalması durumunda gerçekleşebilir.”
Raporda, Çin’in ihracat lisanslarını, yabancı şirketlerin ürünleri ve müşterileri hakkında ticari ve askeri açıdan hassas bilgileri sağlaması şartına bağladığı vurgulandı.
Analizde, “Avrupalı karar merciileri, risk azaltma politikalarını tasarlarken Çin’in Avrupa ve ortak endüstrilere yönelik kritik malzeme tedarikini kısıtlamaya devam edeceğini varsaymalı” uyarısı yapıldı.
Analizde ayrıca, Pekin’in savunma sanayisine yönelik tutumu hakkında, “Avrupa’nın yeniden silahlanma beklentileri daha da vahim durumda zira Pekin, Avrupa’nın savunma üreticilerinden gelen lisans taleplerini kategorik olarak reddetmeye devam ediyor gibi görünüyor” ifadelerine yer verildi.
BÜROKRATİK DUVARLAR TESLİMAT SÜRELERİNİ İKİ AY UZATTI
Bununla beraber nadir toprak elementlerini Çin’den ithal etmek isteyen firmalar, Ticaret Bakanlığı nezdinde karmaşık bir başvuru sürecinden geçmek zorunda kalıyor.
Ankete katılan Avrupalı işletmelerin yüzde 40’ı, Çinli yetkililerin onay verme süresinin taahhüt edilen 45 günü aştığını bildirdi. Ek evrak işlerinin teslimat sürelerine iki aydan fazla gecikme eklediği tespit edildi.
Şirketlerin yüzde 11’i ise başvurularının bir parçası olarak “hassas fikri mülkiyet bilgilerini ifşa etmek zorunda kalmaktan” çekindiklerini belirtti.
Ankura Consulting Yönetici Direktörü Alfredo Montufar-Helu, anket sonuçlarının diplomatik zirvelerde oluşan iyimser havayı dağıttığını belirtti.
Montufar-Helu, “Gerçek şu ki anlaşmaya imza atılmadı: Washington ve Pekin hala tavizlerin kapsamını tartışıyor, AB ise dahil olmaya çabalıyor. Uygulama zaman alıyor ve bu boşlukta küresel tedarik zincirleri bedel ödüyor” diye konuştu.
STRATEJİK ELEMENTLERDE TEKEL RİSKİ BÜYÜYOR
EUISS’in analizine göre, 9 Ekim’de getirilen kontroller, holmiyum, erbiyum, tulyum, evropiyum ve iterbiyum gibi beş orta nadir toprak elementini de kapsayacak şekilde genişletildi.
Pekin yönetimi, bu elementleri içeren kalıcı mıknatıslar gibi kilit bileşenlerin ihracatını daha önce kısıtlamıştı.
Analizde, Çin’in madencilik, rafinasyon ve bileşen üretim teknolojilerinin ihracatına yönelik resmi ve gayriresmi sınırlamaları 2023 yılı aralık ayına kadar, hatta 2000’lerin başına kadar uzanan bir süreçte uygulamaya koyduğu hatırlatıldı.
Solvay gibi Avrupalı kimya gruplarının, Washington’ın daha güçlü desteğini gerekçe göstererek Avrupa yerine ABD’de yeni bir nadir toprak işleme tesisi kurmaya daha fazla ilgi gösterdiği belirtildi.
PEKİN İLE BRÜKSEL “DİYALOGDA” ANLAŞMIŞTI
Çin ve AB ticaret yetkilileri, ihracat kontrol mekanizması üzerine bir diyalog başlatılması konusunda mutabakata varmıştı.
Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic ile video konferans yoluyla bir görüşme gerçekleştirmişti.
Global Times’ın bakanlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Wang, Çin’in nadir toprak ihracat kontrollerine ilişkin son önlemlerinin, ulusal güvenlik ve küresel tedarik zinciri istikrarını koruma amacı taşıyan “normal bir uygulama” olduğunu savunmuştu.
Wang, Çin’in AB şirketleri için onay kolaylığı sağlamaya devam ettiğini öne sürmüştü.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Jiakun da o dönem yaptığı açıklamada, Çin ile AB arasındaki iktisadi ilişkilerin “kazan-kazan” doğasına sahip olduğunu belirterek, AB’nin serbest ticareti destekleme taahhüdüne sadık kalmasını umduklarını ifade etmişti.
Taraflar, Brüksel’de ihracat kontrol diyaloğu mekanizmasının “yükseltilmiş bir versiyonunu” mümkün olan en kısa sürede toplama konusunda mutabık kalmıştı.