Esad’ın Suriye’sinde ihbar ağı: Aileler ve komşular birbirini gammazladı

Şam’daki bir hapishane kompleksinde ele geçirilen istihbarat dosyaları, Esad rejiminin kurduğu ihbar ağının aileleri, eşleri ve komşuları birbirine düşürdüğünü ortaya çıkardı.

Suriye’nin başkenti Şam’daki bir hapishane kompleksinde bulunan istihbarat dosyaları, Beşar Esad rejiminin kurduğu yaygın gözetim ve ihbar sisteminin nasıl işlediğine dair yeni ayrıntılar ortaya koydu.

 

Dosyalar, bazı vakalarda aile bireylerinin, eşlerin ve komşuların birbirleri hakkında bilgi vermesinin, ağır gözaltılar ve ölümlerle sonuçlandığını gösteriyor.

 

The Wall Street Journal’ın ele geçirdiği ve incelediği binlerce sayfalık askeri istihbarat belgesi, Aralık 2024’te devrilen Esad yönetiminin, toplumun en küçük hücrelerine kadar sızan bir korku düzeni inşa ettiğini ortaya koyuyor.

 

DOSYALAR ŞAM’DA BULUNDU

 

Gazetenin incelediği belgeler, Şam’ın merkezindeki Kafr Suse güvenlik kompleksinde yer alan farklı istihbarat birimlerinden derlendi. Bazı dosyalar, muhaliflerin binayı ele geçirdiği sırada tuğla bir duvarın arkasındaki gizli bir bölümde bulundu.  Diğerleri ise, günler önce apar topar kaçtığı anlaşılan istihbarat görevlilerinin masalarında kaldı.

 

Belgeler, Esad rejimine bağlı dört ana istihbarat kurumunun yalnızca aktivistleri ve silahlı grupları değil; diplomatları, Birleşmiş Milletler personelini ve hatta birbirlerini de izlediğini gösteriyor. Dosyalarda işkence altında alındığı anlaşılan “itiraflar” ve telefon dinlemelerine dair notlar da yer alıyor.

 

“EŞ İHBARI” İDDİASI

 

Belgelerde doğrulanan vakalardan biri, oyuncu Firas Al-Faqir ile ilgili. Habere göre Al-Faqir, 2011’deki protestoların başında reform çağrısı yapan sanatçılar arasında yer aldı. Ancak rejimin sert müdahalesi sonrası geri çekildi ve devlet televizyonunda çalışmayı sürdürdü.

 

Evde ise hükümete yönelik eleştirilerini eşi Hala Deeb ve kayınvalidesiyle yaptığı bir akşam yemeği sohbetinde dile getirdi. 

 

2020 baharında eşi aniden boşanma istedi. Ardından Al-Faqir’e, gizlice kaydedilmiş konuşmalarından bir bölüm içeren bir ses mesajı gönderdi. İddiaya göre eş, para talep etti. Aksi halde kayıtları polise ileteceğini söyledi.

 

“SİYASİ LİDERLİĞİ HEDEF ALAN KONUŞMALARA TAHAMMÜL EDEMEDİ”

 

İstihbarat raporunda, askeri istihbarata Al-Faqir’in evde hükümet aleyhine konuştuğuna dair bilgi ulaştığı ve eşinin “üst siyasi liderliği hedef alan konuşmalara tahammül edemediği” için boşanmak istediği kaydedildi. 

 

Al-Faqir, sonraki aylarda defalarca sorgulandığını, işine gitmekten korktuğunu ve uzun süre evine kapanarak yaşadığını anlattı. Şimdilerde 47 yaşında ve boşanmış olan aktör, dosyasını okuduktan sonra “İnsanın sevdiği kişi tarafından sırtından bıçaklanması, var olan en zor şey.” dedi. 

 

İŞKENCE VE ÖLÜMLERLE ANILAN MERKEZ

 

Belgelerin önemli bir bölümü, istihbarat servisinin Askeri İstihbarat Şube 215 adlı birimine ait. Haberde, insan hakları örgütleri, tanıklar ve eski rejim yetkililerinin anlatımlarına dayanarak bu birimde işkence ve infazların sistematik olduğu ifade ediliyor.

 

Eski tutukluların anlatımlarına göre, Şube 215’in yer altındaki tünel ve odalarında penceresiz beton hücreler, tabut benzeri tecrit alanları bulunuyordu.

 

 Gazeteciler rejimin çöküşünden sonra bölgeyi ziyaret ettiğinde, bazı odalarda insan saçları, kan izleri ve boş kovanlar görüldü.

 

AKRABA İFADESİ İDDİASI VE KAYBOLAN CESET

 

Haberdeki en çarpıcı vakalardan biri, Şam’ın yoksul bir bölgesinde görev yapan 60 yaşındaki imam Abdu Kharouf. Ailesi, Temmuz 2020’de bir istihbarat görevlisinin kendisini iki aile arasındaki anlaşmazlıkta arabuluculuk için çağırdığını, Kharouf’un belirtilen yere gittiğinde ajanlar tarafından bir kamyonete bindirilip şehir merkezindeki güvenlik kompleksine götürüldüğünü anlattı.

 

Aile, imamın bodrum katındaki bir hapishanede öldüğünü o yıl öğrendi. Ancak ceset kendilerine teslim edilmedi. Gerçek geçen ay Kharouf’un devlet güvenlik dosyasının bir bölümünü gördüklerinde ortaya çıktı.

 

Belgelerde, imamın adının, aynı yaz gözaltına akrabasının Kharouf’u muhalefete yardım etmekle suçladığı yazıyordu.

 

Akraba Mahmoud Kharouf, röportajda imamın adını hiç anmadığını, haftalar süren işkence altında bile böyle bir ifade vermediğini savundu. Ancak imamın ailesi, yıllardır kuzenleriyle konuşmadıklarını ve belgelere inandıklarını söyledi.

 

“HERKES İZLENİYORDU”

 

Belgeler yalnızca Suriyelileri değil, uluslararası aktörleri de kapsayan bir gözetim ağını ortaya koyuyor. Dosyalarda BM operasyonlarına yönelik izleme raporları, personelin hareketleri, ziyaret ettiği yerler ve kimlik bilgilerine kadar ayrıntılar yer alıyor. 

 

2014 tarihli bir raporda, BM heyetinin Halep’te bir barınağı ziyaretine dair beş kişilik ekibin isimleri, kimlik numaraları, kaldıkları otel ve araç bilgileri listeleniyor.

 

REJİMİN KORKU HÜKÜMDARLIĞI

 

Haberde aktarılan değerlendirmeye göre, amaç toplumda neredeyse “moleküler düzeyde” korku yaratmak, arkadaşları, komşuları ve eşleri birbirine karşı konumlandırmaktı. Suriye İnsan Hakları Ağı’na göre 2011’den bu yana rejim tarafından zorla kaybedilenlerin sayısı 160 bini aşıyor.

Door Haluk