Basketbolda 29. Kadınlar Cumhurbaşkanlığı Kupası sahibini buluyor

Son lig ve Türkiye Kupası şampiyonu Fenerbahçe Opet ile iki organizasyonun da ikincisi ÇBK Mersin’in karşılaşacağı mücadele saat 19.00’da başlayacak.

Basketbolda 29. Kadınlar Cumhurbaşkanlığı Kupası yarın Fenerbahçe Opet ile ÇBK Mersin arasında oynanacak karşılaşmayla sahibini bulacak. Ankara Spor Salonu’nda oynanacak mücadele saat 19.00’da başlayacak. Son lig ve Türkiye Kupası şampiyonu Fenerbahçe Opet ile iki organizasyonun da ikincisi ÇBK Mersin’in karşılaşacağı maçta hakemler Ali Serkan Emlek, Yücel Çilingir ve Orkun Yurttaş görev alacak. ANKARA’DA 20. FİNAL 29. kez düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı Kupası, başkent Ankara’da 20. defa oynanacak. Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın sahibi 1993, 1994, 1995, 1996, 1997, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2006, 2007, 2008, 2009, 2011, 2012, 2016 ve 2022’den sonra 2024 yılında da Ankara’da sahibini bulacak.

Irak’ın kuzeyinde 5 terörist etkisiz hale getirildi

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Irak’ın kuzeyindeki Metina bölgesinde düzenlenen hava harekatıyla PKK’lı 5 teröristin etkisiz hale getirildiğini duyurdu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) sınır ötesi operasyonları devam ediyor.

MSB’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, terör örgütü PKK’yı ininde vurmaya devam ediyor. Irak’ın kuzeyine 28-29 Kasım 2024 tarihlerinde düzenlenen hava harekatı sonucunda Metina bölgesinde 5 PKK’lı terörist etkisiz hale getirildi. Terörü kaynağında kurutmakta azimliyiz, kararlıyız, muktediriz.”

Türk donanması Hint Okyanusu’nda: Nazlı Çelik filonun amiral gemisi TCG Gediz Fırkateyni’nde

Türkiye’nin, petrol ve doğalgaz arayan sismik araştırma gemisi TCG Oruç Reis, Somali açıklarındaki faaliyetlerini sürdürüyor. Deniz korsanları tehlikesiyle dolu bu sularda araştırma yapan TCG Oruç Reis’in güvenliğini ise 3 savaş gemisinden oluşan Türk filosu üstleniyor. Star Haber Genel Yayın yönetmeni Nazlı Çelik, o filonun amiral gemisi olan TCG Gediz Fırkateyni’ne gitti.

Beyaz Saray açıkladı: Biden oğlunu neden affetti?

Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden’ın, vergi kaçırmak ve silah edinmede usulsüzlük yapmakla suçlanan oğlu Hunter Biden’ı “siyasi rakiplerinden korumak” için affettiğini savundu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, seçilmiş Başkan Donald Trump’ın da kızının kayınpederi Charles Kushner’i affettiği hatırlatıldı. Başkanın oğlu Hunter Biden, hakkında açılan yasa dışı silah edinmeyle ilgili davada jüri tarafından suçlu bulunmuştu. ABD tarihinde ilk kez görevdeki bir başkanın oğlu, hakkındaki suçlamalar nedeniyle hakim karşısına çıkarak suçlu bulunmuştu.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Angola ziyareti öncesi basın mensuplarının ABD Başkanı Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’a yönelik af kararına ilişkin sorularını yanıtladı.

Bu olayın bir başkanın bir aile üyesini affettiği ilk olay olmadığını belirten Jean-Pierre, eski Başkan Bill Clinton’ın üvey kardeşi Roger Clinton’ı ve seçilmiş başkan Donald Trump’ın da kızının kayınpederi Charles Kushner’i affettiğini hatırlattı.

“SİYASİ RAKİPLERİ OĞLUNU HEDEF ALIYORDU” Jean-Pierre, “Başkanın bu kararı almasının nedenlerinden biri de siyasi rakiplerinin bu işin peşini bırakacak gibi görünmemeleriydi. Oğlunun peşinden gitmeye devam edeceklerdi.” diye konuştu. Sözcü Jean-Pierre, başkanın, oğlunun siyasi nedenlerle hedef alındığına inandığını ifade etti. ABD Başkanı Biden, daha önce verdiği sözün aksine, oğlu Hunter Biden için af yetkisini kullanmış, sözünü tutmaya çabaladığını ancak Cumhuriyetçilerin süreci kendi aleyhinde “siyasileştirdiğini” savunmuştu.

HUNTER BIDEN NE İLE SUÇLANIYOR? Hunter Biden, Kaliforniya’da 1,4 milyon dolar değerinde vergi kaçırmakla suçlanıyor. İddianamede, üçü ağır suçlama olmak üzere 9 vergi suçlamasıyla karşı karşıya bulunan Biden’ın, 2017 ve 2018 yıllarında 1,4 milyon dolarlık federal vergiyi ödemediği ve hileli beyannameler vererek vergi kaçırdığı belirtiliyor. Biden, vergileri zamanında ödemek yerine parasını lüks arabalara, abartılı otellerde uyuşturucu ve hayat kadınlarına harcamakla suçlanıyor. ABD Kongresindeki Cumhuriyetçiler, Hunter Biden’ı, babasının siyasi konumunu kullanarak yabancı iş ilişkilerinden kazanç sağlamakla, Adalet Bakanlığını da Hunter Biden hakkındaki vergi suçlarıyla ilgili incelemeleri uygunsuz şekilde yavaşlatmakla eleştiriyor. Biden ise hakkındaki suçlamaların tümünü reddetmişti. ABD’DE BİR İLK: JÜRİ TARAFINDAN SUÇLU BULUNDU Biden, hakkında yasa dışı silah edinmeyle ilgili diğer davadaki yargılama sonucunda 11 Haziran’da iddianamede yer alan üç suçlamadan jüri tarafından suçlu bulunmuştu. Jüri üyeleri, ABD Başkanının oğlunun, federal lisanslı silah satıcısına yalan söylemek, başvuru formunda uyuşturucu kullanıcısı olmadığı şeklinde yanlış beyanda bulunmak ve silahı 11 gün boyunca yasa dışı olarak bulundurmaktan suçlu olduğuna hükmetmişti. ABD tarihinde ilk kez görevdeki bir başkanın oğlu, hakkındaki suçlamalar nedeniyle hakim karşısına çıkarak suçlu bulunmuştu.

Suriye’deki yeni savaş yöntemi: Sivillere çikolata, etkin sosyal medya

Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif gruplardan oluşan bir koalisyon, 27 Kasım’dan bu yana sadece birkaç gün içinde Suriye askerlerini süpürdü ve Halep içinde etkin olmaya başardı. HTŞ, sert uygulamaları ile biliniyordu. Ancak son saldırıda, örgütün esir aldığı, kafa kesmediği, sivillere saygılı davrandığı, çocuklara çikolata dağıttığına ilişkin görüntüler servis edildi. HTŞ’nin geçen süre içinde önemli taktik ve siyasi propaganda yöntemleri geliştirdiği anlaşılıyor. 2016 yılında El Nusra’dan ayrılan örgütün lideri El Golani de, uzun zamandır imaj değişikliği yapmaya çalışıyordu. Golani, bir ara ABD ile iyi ilişkiler kurmak istedi, sivil kıyafet giyerek halka hizmet çalışmalarında bulunup radikal olmadığını göstermek istedi.

Suriye’deki muhalif kalkışmanın önemli aktörlerinden olan HTŞ, son saldırıda ciddi propaganda yapıyor. HTŞ 2011 yılında El Kaide’ye doğrudan bağlı olarak Nusra Cephesi adı altında kuruldu. Daha sonra aralarında anlaşmazlık çıktı, bağlılığı reddetti ve kendi yapısını oluşturdu. 

Bölgedeki örgütler genelde kafa kesme, farklı dinlerde olanlara baskı, sorgusuz infaz gibi görüntülerle özdeşleşmişti. Geçmişte bu tür eylemleri olan örgütün, son saldırısında yeni bir taktik izlediği anlaşılıyor. Bu durum siyasi analistlerin de dikkatini çekti. BBC Editörü James Bowen, son olayları irdelediği yazısında, örgütün bu yöntemini analiz etti. Bowen’in saptaması şöyle: 

KATI SÖYLEMİ BIRAKTI

“HTŞ’nin kökleri El Kaide’dedir, ancak 2016’da grupla yollarını ayırmış ve zaman zaman grubun sadık yandaşlarıyla savaşmıştır. Ancak HTŞ hala BM Güvenlik Konseyi ve ABD, Avrupa Birliği, Türkiye ve İngiltere gibi ülkeler tarafından terörist grup olarak tanımlanmaktadır. (Suriye rejimi tüm muhaliflerine terörist diyor.) HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Cevlani, Irak ve Suriye’de cihatçı bir lider olarak uzun bir geçmişe sahiptir. Ancak son yıllarda, grubunun çekiciliğini genişletmek için katı cihatçı ideolojiden uzaklaştı. Resmi duyuruları cihatçı dil ve İslamcı referanslardan kaçınıyor.”

AMAÇ HALKI KAZANMAK

Bowen, örgütün, Suriyelilerin radikal dini söylemlerden hoşlanmadığının da farkında olduğunu belirtirken, şu tespiti aktardı: 

“BBC Monitoring’deki cihatçı medya uzmanı Mina el-Lami’ye göre tarafsız dil, yaşananları HTŞ’nin cihatçı geçmişinden uzaklaştırmak ve saldırıyı rejime karşı ortak bir isyancı teşebbüsü olarak sunmak için tasarlandı. 2011’den sonraki savaşın ilk yılı veya daha sonrasında demokrasi yanlısı gösteriler bastırıldıktan sonra cihatçı gruplar isyana hakim olmaya başlayınca, birçok Suriyeli ya tarafsız kaldı ya da İslam Devleti’nin katil cihatçı ideolojisinden korktukları için isteksizce rejimin tarafını tuttu.”

SİVİLLERE ÇİKOLATA VE KESİNTİSİZ PROPAGANDA

HTŞ, operasyon sırasında birçok dilden video çekiyor ve sosyal medyada yayınlıyor. Gazeteci olarak görevlendirdiği elemanları, düzenli video paylaşıyor. Bu videolar arasında Suriye askerlerinin normal esir gibi tutuklandığı, sorgulandığı görüntüler de var. Geçmişte kafa kesme ve sorgusuz infaz gibi görüntülerin yerini, ılımlı davranan militan görüntüleri almış durumda. Operasyonlarının neredeyse her aşamasını çekip yayınlayan örgüt elemanları, sivillere saygılı olduklarını vurguluyorlar. 

YENİ SALDIRI TAKTİĞİ DRONLAR

Çatışma görüntülerinden örgütün Sovyet yapımı T-72, T-62 ve T-55 tanklarını ele geçirdiği görülüyor. Bunların bir bölümüne örgüt elemanları kullanıyor. Askeri havaalanları da ele geçirilmiş görünüyor ancak görüntülerdeki uçakların bazılarının uzun yıllardın hizmet dışı kalmış görüntüsü var. İŞİD daha önce Musul’a saldırdığında çok sayıda Drone kullandı. Örgütün o dönemde 300’e yakın Drone uçurduğu tahmin ediliyordu. 

Halep’e saldırısında çekilen videolardan örgüt elemanlarının silah ve malzeme yönünden iyi donatıldığı anlaşılıyor. Propaganda videolarında gece görüş gözlüklerine sahip militanlar da görülüyor. Dikkat çeken saldırı yöntemlerinden birisi örgütün insansız hava araçlarını etkin kullanımın. Suriye’li bazı yetkililerin bu araçlarla öldürüldüğüne ilişkin videolar da var.  

Örgütün, doğrudan çatışmalara girmek yerine, elemanlarını düşman ateşinden mümkün olduğu kadar korumayı amaçlayan bu saldırı taktiği, Suriye ordusuna zaiyat verdirmiş görünüyor. Suriye zırhlı araçlarına, askeri kontrol noktalarına yapılan bu tür saldırıların görüntüleri, etkili olduklarını da gösteriyor.

HTŞ KİMDİR?

Heyet Tahrir Eş-Şam (HTŞ) Suriye’de rejim karşıtı grupların en kuvvetlisi olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin dışında ABD ve BM de HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımlıyor. Örgüt El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’nın bir devamı olarak görülüyor. Nitekim HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed Golani, El Nusra cephesinin lideriydi. Örgüt, İdlib’de önemli oranda toprağı uzun süredir kontrolünde tutuyor. Ebu Muhammed el-Golani, 2011’de Suriye savaşının ilk aylarında El Kaide’nin Suriye kolunun lideri olarak ortaya çıktı. 

Temmuz 2016’da Nusra Cephesi adını Fetih el-Şam Cephesi olarak değiştirdi ve el-Kaide ile bağlarını kestiğini söyledi; bu birçok kişi tarafından imajını düzeltme girişimi olarak görüldü. Fetih el-Şam daha sonra birkaç başka grupla birleşti ve Hayat Tahrir el-Şam oldu. O dönemde, el-Golani ilk kez yüzünü halka gösterdi ve giyim tarzını beyaz sarık ve cübbelerden gömlek ve pantolonlara çevirdi. Savaşçıları, yenilgilerinden sonra İdlib’e kaçan İslam Devleti grubu militanlarının peşine düştü ve HTS’den ayrılan sıkı el-Kaide üyelerini de içeren bir diğer militan grup olan Horas al-Din veya “Din Muhafızları”na saldırdı.

Golani ve grubu, bombalı saldırılar yaparken,  batılı güçlere saldırmaya başladı. Grup bu arada, dini azınlıkların mallarına el koydu, kadınların tesettür giyimini denetlemek için dini polis görevlendirdi.

Grup 2016’da El Kaide ile bağlarını kopardı.

ÖRGÜT ILIMLI POLİTİKA İZLEMEYE BAŞLADI

Temmuz 2016’da Nusra Cephesi adını Fetih el-Şam Cephesi olarak değiştirdi ve el-Kaide ile bağlarını kestiğini söyledi; bu birçok kişi tarafından imajını düzeltme girişimi olarak görüldü. Fetih el-Şam daha sonra birkaç başka grupla birleşti ve Hayat Tahrir el-Şam oldu.

O dönemde, el-Golani ilk kez yüzünü halka gösterdi ve giyim tarzını beyaz sarık ve cübbelerden gömlek ve pantolonlara çevirdi. Savaşçıları, yenilgilerinden sonra İdlib’e kaçan İslam Devleti grubu militanlarının peşine düştü.

HTŞ,  kendilerinden ayrılan radikal el-Kaide üyelerini de içeren bir diğer militan grup olan Horas al-Din veya “Din Muhafızları”na da saldırdı.

Golani, bölgesindeki bazı aşırılıkçı gruplara baskı yaptı ve giderek kendisini diğer dinlerin koruyucusu olarak göstermeye başladı. Geçen yıl İdlib şehrinde yıllar sonra ilk Hristiyan ayinine izin verilmesi de örgütün bu amacının parçası. Golani, yakın zamanda tamamen farklı bir portre çizerek, ılımlı mesajlar vermeye başladı. Bölgedeki aşırı radikal gruplara baskı yaptı, bir süre dini polisi de dağıttı. 

HTŞ LİDERİ GOLANİ KİMDİR?

Doğum adı Ahmed Hüseyin El Şara olan Ebu Muhammed el Golani, 1982’de Riyad’da doğdu. Golani’nin dedesi, 1967’de İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgali sırasında topraklarını kaybetmişti. Golani’nin babası Nasır yanlısı bir Arap milliyetçisiydi ve Suriye’deki Baas rejimi babasını üç kez hapse attı. Baba El Şara, Ürdün’de Filistinli gerillalarla çalıştı. Irak’ta ekonomi ve siyaset eğitimi aldı. Aile 1989’da Şam’a döndü.

Golani kod adını, ailesinin göç ettiği Golan Tepeleri’nden aldı.

Golani, 2003’te ABD işgaline karşı Irak’a geçti ve Musul’da El Kaide lideri Zerkavi’nin örgütüne katıldı. Örgüt, Amerikan askerlerine ve Şii sivillere yönelik intihar saldırıları düzenledi. ABD güçleri 2005’te Golani’yi tutukladı. Bucca, Ebu Gureyb ve Cropper hapishanelerinde 5 yıl kaldı. Burada IŞİD’in gelecekteki dokuz üst düzey komutanıyla tanıştı. El Golani, hapishanede 50 sayfalık bir mücadele stratejisi belgesi hazırladı. Suriye’de mezhep çatışmasından uzak durmayı ve sadece Esad rejimine odaklanmayı önerdi. IŞİD’in lideri Bağdadi, 2011’de Golani’yi Suriye’ye gönderdi. El Golani, Suriye’ye geçerek Nusra Cephesi’ni kurdu. Örgüt, bir yılda 5 bin cihatçıya ulaştı.

Golani, Körfez ülkelerinden zengin destekçiler buldu. Batılı gazetecileri kaçırıp fidye aldı. Amerikalı gazeteci Theo Padnos, iki yıl Nusra’nın hapishanelerinde tutuldu. Örgüt petrol, kaçakçılık ve haraçtan da büyük gelir elde etti.

IŞİD, 2013’te o zamana kadar epeyce güçlenmiş olan El Nusra’yı kendine bağlamak istedi. Golani bu talebi reddetti. Golani, IŞİD yerine El Kaide lideri Zevahiri’ye bağlılık yemini etti. Bunun üzerine IŞİD ve El Nusra arasında kanlı çatışmalar yaşandı. Nusra, IŞİD’i Suriye’nin kuzeybatısından çıkardı. Golani, 2015’te El Cezire’ye yüzünü gizleyerek bir röportaj verdi ve Batı’yı hedef almayacaklarını açıkladı.

HTŞ BÖLGEDE NASIL BÜYÜDÜ

El Nusra, 2014’te askeri ve siyasi ağırlığını İdlib-Halep-Hama üçgenine vermişti.

Örgüt, El Kaide ve IŞİD’den kaçan yabancı cihatçıları bünyesine kattı. Golani güçleri, Şam’ın doğu mahallesi Guta’da bile varlık gösterdi. Rejimin kuşatması sonrası buradan çekilmek zorunda kaldı. Örgüt, 2015’te Ceysül Fetih çatısı altında İdlib şehir merkezine ilk kez girmişti. 2014’te muhalif unsurlar Halep’ten çekilirken El Nusra ve bazı cihatçı gruplar bu kente yerleşmişti. Golani 2016’da El Nusra’dan koptu ve örgütü Fetih el-Şam adını aldı. Aralık 2016’ya kadar Halep kırsalı Golani güçlerinin merkez üssü haline geldi.

Golani, 2019’da İdlib’in tamamını ele geçirdi. HTŞ, El Şam Bankası ve Vatad Petrol üzerinden bölge ekonomisini kontrolüne aldı. Muhammed Golani, Kurtuluş Hükümeti adıyla bir yönetim kurdu. HTŞ lideri, İdlib’i yönetmek için yeni bir strateji izledi. Sivillere yönelik hizmetleri artırdı. Yollar yaptı, hastaneler açtı. Örgüt, eğitim ve yargı alanında da söz sahibi oldu. HTŞ artık İdlib’de “devlet” gibi davranıyor.

TRUMP YÖNETİMİYLE TEMAS KURMAYA ÇALIŞTI

Golani 2021’de ABD’li gazeteci Martin Smith’e röportaj verdi. IŞİD ve El Kaide’yi geçmişte bıraktığını, HTŞ’nin Batı için tehdit oluşturmadığını iddia etti. Trump döneminde Amerikan yönetimiyle temas kurmaya çalıştı. HTŞ lideri artık takım elbise giyiyor ve İdlib’deki sivil projeleri denetliyor. Çadır kentleri ziyaret ediyor, yol yapımını kontrol ediyor.

Gazze’de savaşın ertesi günü: “Hamas ve Filistin yönetiminden ortaklık iddiası”

Hamas ve Filistin yönetiminin savaş sonrası Gazze Şeridi’nin idaresi için ortak bir komite kurmayı kabul ettiği öne sürüldü.

Londra merkezli Al-Araby Al-Jadeed haber sitesinde, Hamas ve Filistin yönetiminin savaşın ardından Gazze Şeridi’ni yönetecek ortak bir komite kurma konusunda bir belge imzaladığı iddia edildi.

Söz konusu belgede Batı Şeria ve Gazze’yi tek bir siyasi oluşum altında birleştirmeyi amaçlayan altı taahhüt yer alıyor.

Sitede yer alan habere göre Filistin hükümetinin denetimi altında olacak komitede 10-15 önde gelen isim yer alacak. Komite, sağlık, ekonomi, tarım alanları ve kritik altyapıyı denetlemekten sorumlu olacak.

Komitenin, genel seçimler yapılıncaya kadar veya ulusal düzeyde mutabakata varılan başka bir formül kabul edilene kadar çalışmalarını sürdürmeye devam etmesine karar verildi.

Belgeye göre komitenin çalışmaları, Mısır’ın başkenti Kahire’de tüm Filistinli grupların bir araya gelerek nihai bir anlaşmaya varmasının ardından başlayacak.

Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdelatty, dün Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü yöneten El Fetih ile Hamas heyetlerinin Mısır’da bir araya geldiğini ve savaş sonrası Gazze Şeridi’nin yönetimini görüştüğünü açıklamıştı.

Rusya: Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin vermeyeceğiz

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Buna izin vermeyeceğiz.” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Rusya’yı ziyaret eden Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile başkent Moskova’da bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede, Rusya ve Macaristan arasında çeşitli alanlardaki ilişkiler ile uluslararası konuların ele alındığı belirtildi. Lavrov, Ukrayna krizine değinerek, krizin çözümü için temel nedenlerin ortadan kaldırılması gerektiğini aktardı. Lavrov, “Nedenlerden biri, NATO’nun doğuya doğru ilerleyerek, Ukrayna’yı içine çekme girişimi. Bu, Rus sınırlarında askeri tehdit oluşturuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın NATO’ya dahil olmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Buna izin vermeyeceğiz.” diye konuştu. Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılması konusuna değinen Lavrov, “Ukrayna ile ülkemizin meşru çıkarlarının kapsamlı şekilde dikkate alınması doğrultusunda müzakerelere hazırız.” ifadesini kullandı.

Suriye’de harita beş günde değişti: Çatışmalarda son durum

Çatışmaların 28 Kasım’dan bu yana devam ettiği Suriye’de, önemli bölgeler el değiştirdi, harita beş günde değişti. Halep’in büyük bölümünde ve İdlib’in tamamında kontrolü ele geçiren silahlı grupların Hama’ya doğru ilerleyişi devam ediyor. Suriye Milli Ordusu’nun Tel Rıfat’ı YPG’den temizlemesinin ve terör koridorunu engellemesinin ardından, yıllar önce yerinden edilen bölge halkı evlerine geri dönmeye başladı. Rus jetleri ise Suriye savaş uçakları ile birlikte muhalifleri bombalamaya devam ediyor. Askeri kaynaklar, Haşdi Şaabi dahil İran yanlısı Şii milislerin, Esad güçlerine yardım etmek için Irak’tan Suriye’ye girdiğini duyurdu. Suriyeli muhalif lider Hadi el-Bahri, “Rejim BM sürecine ve siyasi geçişe bağlı kalana kadar durmayacağız” dedi. YPG, Halep’in kuzeydoğu kesimlerinden çekilmeye başladı. Rusya, Şam hükümetine “koşulsuz” desteğini yineledi. Şam yönetimi ile Rusya’nın hava saldırılarında 81 sivil hayatını kaybetti.

Suriye’de Heyet Tahrir Eş-Şam’ın (HTŞ) başını çektiği muhalif güçlerin, Beşar Esad güçlerine karşı Halep’e 28 Kasım’da başlattığı saldırılar devam ediyor.
28 Kasım’dan bu yana tüm yaşananlar için tıklayınGünlerdir süren çatışmalarda önemli bölgeler el değiştirdi, Suriye haritası değişti.
Halep’in büyük bölümünde ve İdlib’in tamamında kontrolü ele geçiren silahlı gruplar, son olarak Tel Rıfat’a girdi.
Suriye Milli Ordusu (SMO) birlikleri, Türkiye sınırına 18 kilometre uzaklıktaki Tel Rıfat’ta kontrolü sağladı. Tel Rıfat, 8 yıldır terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’nin elindeydi.Tel Rıfat sahasını terör örgütü PKK/YPG’den kurtaran SMO, ilçe merkezindeki tünel ve tuzaklamalara karşı tedbirler alarak, sivillerin güvenli dönüşünü sağlamaya çalışıyor.
Yıllar önce yerinden edilen Tel Rıfatlılar ilçeye dönmeye başladı.Rejim karşıtı gruplar, İdlib ilinin tümüne ve Halep kent merkezine hakim olduktan sonra rejim kontrolündeki Hama’ya yönelmişti.
Hama kent merkezinin 12 kilometre yakınlarına kadar sokulan rejim karşıtı silahlı gruplar, Maardis-Taybetul İmam hattında beklerken, bölgede rejim karşıtı silahlı gruplarla rejim güçleri arasında aralıklarla çatışmalar da yaşanıyor.
Silahlı gruplar, İHama’da da Celime, Elzeka, Beridec, Cübbeyin, Tel Meleh, Kırkat, Muğayyir ve Mabtan yerleşimleri ile Gab Ovası’nda Tüveyne, Huveyz, Şeria ve Bab Taka köylerini kontrolü altına aldı.
Rejim karşıtları, çatışmalarda Esad güçlerinin komuta kademesini de kamikaze dronlarla hedef alıyor.
Esad güçleri ise il merkezine çok sayıda zırhlı araç ve asker sevk etti.Rejim karşıtı gruplar, diğer bölgelerden gelen takviyelerle M5 karayolu üzerindeki Morik ilçesinde kuvvetlerini topluyor.
Gruplar, 30 Kasım’da rejim güçlerine üstünlük sağladıkları Hama’nın kuzeyindeki Taybetul İmam, Keferzeyte, Keferenbude, Hilfeye, Madik Kalesi, Latamine, Soran, Kirnez, Maardis, Hammaiyet ve Termele yerleşimlerinde hakimiyetlerini sürdürüyor.
Öte yandan AA’nın yerel kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Rusya, Fırat Nehri’nin doğusundaki Tabka ilçesinden askeri teçhizat ve mühimmatlarını rejim kontrolündeki Humus iline sevk etmeye başladı. Bu kapsamda iki zırhlı personel taşıyıcı araç ve iki helikopter Humus’a gönderildi.Suriye’de Beşar Esad güçleriyle rejim karşıtlarının çatışmaları sürerken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile telefonda görüştü.
Kremlin’den yapılan açıklamaya göre Putin, Pezeşkiyan ile Suriye’deki durumu ele aldı.
Açıklamada “Görüşmede Suriye Arap Cumhuriyeti’nde tırmanan duruma odaklanıldı” denildi.
Kremlin, “Suriye’nin meşru makamlarının anayasal düzeni yeniden tesis etme ve Suriye Devleti’nin siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarını yeniden sağlama yönündeki eylemlerine koşulsuz destek ifade edildi” açıklamasını yaptı.
Görüşmede ayrıca iki lider, Suriye konusunda Türkiye ile koordinasyon çağrısında bulundu.Suriyeli muhaliflerden bugün önemli bir açıklama geldi.
Muhalif lider Hadi el-Bahri, “Rejim, Birleşmiş Milletler sürecine ve siyasi geçişe bağlı kalana kadar durmayacağız” açıklamasını yaptı.
Bahri, yarından itibaren müzakereye hazır olduklarını söyledi.
Reuters haber ajanısnın bildirdiğine göre YPG ise isyancılarla varılan anlaşma kapsamında Halep’in kuzeydoğu kesimlerinden çekilmeye başladı.
Reuters’ın muhaliflere ve bölge sakinlerine dayandırdığı bilgiye göre Halep neredeyse tamamen muhaliflerin kontrolüne geçti.Suriye ordusundan iki kaynağa göre İran destekli milisler gece saatlerinde Irak’tan Suriye’ye giriş yaptı ve Suriye ordu güçlerine takviye sağlamak üzere ülkenin kuzeyine doğru yola çıktı.
Reuters’a konuşan Suriye ordusundan üst düzey bir kaynak, Irak’tan onlarca İran yanlısı Iraklı Haşdi Şaabi üyesinin da El Bukemal kapısı yakınlarındaki bir askeri güzergahtan Suriye’ye geçtiğini söyledi.
Milislerin Irak’ın Katiab Hizbullah ve Fatemiyoun gruplarını da içerdiğini belirten kaynak, “Bunlar kuzeydeki cephe hatlarındaki yoldaşlarımıza yardım için gönderilen yeni takviyeler” dedi.
Öte yandan Kürtlerin öncülüğündeki güçler, muhaliflerin Halep’i ele geçirmesinin ardından Kürtleri Halep’ten tahliye etmeye çalıştıklarını açıkladı.
Suriye’deki çatışmalara dünyadan tepkilerABD destekli, Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri, Halep’in bazı bölgelerindeki Kürtleri güvenli bölgelere tahliye etmeye çalıştıklarını açıkladı.
Suriye Demokratik Güçleri Başkanı Mazlum Abdi, yaptığı açıklamada “Halkımızın güvenliğini sağlamak ve ülkenin kuzeydoğusundaki güvenli bölgelerimize güvenli bir şekilde taşınmalarını kolaylaştırmak için Suriye’deki tüm ilgili taraflarla aktif bir şekilde koordinasyon halindeyiz” dedi.
Abdi, yaptığı açıklamada “Suriye’nin kuzeybatısındaki durum hızlı ve ani bir şekilde gelişti ve güçlerimiz birden fazla cepheden gelen yoğun saldırılarla karşı karşıya kaldı” dedi.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde iletişimin kesildiğini açıkladı.Esad güçleriyle muhalif silahlı grupların çatışmaları sürerken Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, saldırıların dördüncü gününde en az 311 kişinin öldüğünü açıklamıştı.
Bunların 183’ünün HTŞ ve müttefik gruplardan, 100’ünün asker ve hükümet yanlısı güçlerden, 28’inin de sivillerden oluştuğu belirtilmişti.
Suriyeli muhaliflerin kurduğu kurtarma servisi Beyaz Baretliler ise bugün yaptığı açıklamada, Suriye hükümeti ve Rusya’nın dün İdlib’e düzenlediği hava saldırılarında 25 kişinin öldüğünü duyurdu.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, bugün düzenlenen hava saldırılarında ise 11 sivilin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Suriye Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre “Suriye ve Rus hava kuvvetleri Halep’in doğu kırsalında muhaliflerin elindeki mevzileri vurarak onlarca isyancıyı öldürdü ve yaraladı.”Irak ordusu, Suriye ile sınır kapısı El-Kaim’den, Ürdün’e kadar olan alanın güvenliğini sağlamak amacıyla bölgeye zırhlı birlikler yolladı.
Irak Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, bu adımın, Musul’un batısındaki kuzey kesimin zırhlı birliklerle güçlendirilmesinin ardından atıldığı belirtildi.ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere, devam eden çatışmalara ilişkin bugün ortak bir açıklama yaptı.
Suriye’de “gerilimi azaltma” çağrısında bulunan ülkeler, sivillerin ve altyapının korunmasını istedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve Suriye’de barış sürecini onaylayan 2015 tarihli Birleşmiş Milletler kararına atıfta bulunulan açıklamada şöyle denildi: “Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye’nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir.”Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, çatışmalar devam ederken bir açıklama yaptı.
Suriye Devlet Başkanlığı’nın sosyal medya hesabından dün yayınlanan paylaşımda, Esad’ın Abhazya’nın geçici başbakanıyla yaptığı telefon görüşmesinde kullandığı ifadelere yer verildi. 
Açıklamada Esad’ın, “Terörizm, destekçileri kim olursa olsun, sadece güç dilinden anlar ve onu bu dille kırıp ortadan kaldıracağız. ifadelerini kullandığı aktarıldı.İdlib’in tamamında kontrolü sağlayan muhalif grupların Hama’ya doğru ilerlediği bildirildi.
Suriye ordusu, çatışmalar devam ederken, karşı saldırıya hazrılanmak için geri çekildiğini açıklamıştı.
Silahlı grupların Halep’e girmesinin ardından Rus jetleri Suriye savaş uçakları ile birlikte muhalifleri bombalamaya başladı.
Esad’a bağlı Suriye ordusu, silahlı muhaliflerin, son günlerde ele geçirdiği birkaç kasabayı geri aldığını bildirdi.Çatışmalara dahil olan Suriye Milli Ordusu, Kuveyris Askeri Havaalanı’nı ve Mınnığ Havalimanı’nı ele geçirdi.
Başkent Şam’da ise Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı askeri darbe girişimi başlatıldığı iddia edidi ancak taraflardan bu iddialara ilişkin henüz herhangi bir açıklama gelmedi.

Acun Ilıcalı: Galatasaraylı yöneticiler Türkiye’de başka takım yok zannediyorlar

Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı, Gaziantep maçının ardından yaptığı açıklamada, galip geldikleri için mutlu olduklarını söyleyerek, “Maalesef Galatasaraylı yöneticiler Türkiye’de başka takım yok zannediyorlar.” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig’in 14. haftasında konuk ettiği Gaziantep FK’yı 3-1 mağlup etti.
Söz konusu mücadelenin ardından Fenerbahçe Asbaşkanı Ilıcalı, basın mensuplarını açıklamalarda bulundu.
Öncelikle mutlu olduklarını söyleyerek sözlerine başlayan Ilıcalı, “Bizim için çok önemli bir galibiyet oldu. Sezon başında büyük bir hedefle yola çıktık. Puan kaybettiğimiz zamanda puan kaybedilebilir dedik. Bugün kaybedersiniz fakat sonra bir seri yakalayıp, sezon sonu ipi göğüsleyen takımın kim olacağı belli olmaz. Bugün de bunun güzel bir örneği oldu. Puan farkının azalması, takım ve taraftarın büyük bir inançla takımımızı destelemesi var.” ifadelerini kullandı.Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in dün yaptığı açıklamalara cevap veren Ilıcalı, “Bu konuyu anlatmakta zorluk çekiyoruz. Hatırlarsanız Galatasaraylı bir yönetici ‘Hakem hataları bize karşı yapılıyor’ dedi. ‘Hakkımız yeniyor’ dedi. Biz de ‘Hodri meydan’ dedik. ‘Hadi hep beraber inceleyelim’ dedik, ‘Tamam’ dediler. Sonra incelemek için teraziyi kurduk, yabancı hakemi de getirdik. Sonrasında rakibimiz kayboldu. Rakibimiz incelemeyi uygun görmedi. Yanlış anlamayın kendi hakemlerini getireceklerdi. Niye kabul etmediklerini anlamak isterseniz dünkü oynanan maça bakabilirsiniz. Maalesef Galatasaraylı yöneticiler Türkiye’de başka takım yok zannediyorlar. Galatasaraylı yöneticilerin bir rakip olduğunu iyi anlamaları lazım. Dünkü maçın sadece demeçlerini seyretseniz, sanarsınız Galatasaray madur oldu.” dedi.”Pozisyonlara bakıyoruz, bütün hakemlerin hem fikir olduğu Galatasaray’ın 10 kişi kalması lazım. Maçın daha 25. dakikasında, sonrada 55. dakika yüzde iki yüz atılması gerekiyor.” Ilıcalı, “Rakibin penaltısını vermemiş, kırmızı kartı görmemişsin. Kırmızı kartı verse bir sonraki hafta Sivasspor maçında oynayamayacak. Hakem bu iki büyük hatayı sizin lehinize yapmış, bu maçtan çıkıp ortalığı birbirine katıyorsunuz. Siz Türkiye’de başka takım yok mu zannediyorsunuz. Rakip takımların hakkının yendiğini hiç mi söylemesiniz. Eyüpspor’un hakkı yenmedi mi orada? Orada Galatasaray’ın 10 kişi kalması gerekmiyor muydu? Sivas’a eksik kişi gitmesi gerekmiyor muydu? Sanki sadece Galatasaray kazanmak zorunda. Sanki Türkiye Galatasaray’ın mahkumu.” ifadelerini kullandı.Galatasaray’ın, oynanan Avrupa maçlarının ardından daha az dinlendiği söylentiyle ilgili ise Ilıcalı, “İtiraz ediyorlar, maçların oynandığı günle ilgili. Araştırma yapılıyor, hiçbir haksızlık yok. Herkes aynı süre dinlenmiş ama siz ortalığı birbirine katılıyorsunuz. Galatasaray kulübünde, Beşiktaş maçında 8 sarı kart, 2 tane kırmızı kart atlandıktan sonra yine kendi sahasında yüzde iki yüzlük kırmızı kart verilmedi. Böylece Galatasaray içeride 2 yıldır kırmızı kart görmeme serisini devam ettirdi. Hakem görmedi diye, Davinson Sanchez şöyle dedi, beni iki haftadır atmıyorsunuz, ben iki ayağına birden basayım. Eyüpspor’dan bir yönetici bu duruma isyan etmedi. Kimse diyor mu hakkımız yendi diye. Galatasaray ortalığı birbirine katıyor. Bu düzeni yıkacağız diye söyledik. Biz yenilmeyiz de demedik. Biz bu yola baş koyduk.” şeklinde konuştu.

Brad Friedel’dan Samet Aybaba’ya komisyon yanıtı

Beşiktaş’ta görevine son verilen yönetim kurulu danışmanı Brad Friedel, eski futbol genel koordinatörü Samet Aybaba’nın komisyon iddialarına yanıt verdi. Friedel, “Hiçbir transferden komisyon gibi bir ücret almadım. Muçi, Musrati ve Joe Worrall transferlerinde hiçbir bağlantım olmadı.” diye konuştu. Öte yandan Friedel Semih Kılıçsoy için kulübe herhangi bir teklif gelmediğini de kaydetti.

Beşiktaş’ın eski Yönetim Kurulu Danışmanı Brad Friedel, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz hafta salı gecesi birlikte görevine son verilen Futbol Genel Koordinatörü Samet Aybaba, Friedel’ın transferlerden komisyon aldığını öne sürmüştü.

HT Spor’a konuşan Friedel şu ifadeleri kullandı:

KOMİSYON YANITI

“Beşiktaş’ın denetçileriyle görüştüm. Umarım tüm doğrular denetim tarafından ortaya çıkarılacak ve herkesle paylaşılacaktır. Akıl almaz suçlamalara maruz kaldığım için kendimi borçlu gördüğüm Beşiktaş taraftarına tüm gerçekleri açıklamak isterim. Hiçbir transferden komisyon gibi bir ücret almadım. Bütün transferler transfer komitesi tarafından yapıldı ve Gio son sözü söyledi. Muçi, Musrati ve Joe Worrall transferlerinde hiçbir bağlantım olmadı. SEMİH KILIÇSOY YANITI

Semih için kulübe hiçbir teklif gelmedi. Hiçbir maç günü taktiğiyle bağlantım olmadı. Sanırım medya beni yabancı olduğum ve kimseye para vermediğim için suçlamak istedi.

“BEŞİKTAŞ’IN FARKLI BİR KAFA YAPISINA İHTİYACI VAR”

“Hasan başkan ile sportif direktörlük görevinde anlaştım. Uçağa binmeden önceki gün ünvanımı yönetim kurulu danışmanı olarak değiştirip değiştiremeyeceğimizi sordu. Görevimin aynı olup olmayacağını sordum ve bunu onayladı. Samet Bey’i tanımıyor ve hangi işlerden sorumlu olacağını, bu kapsamda işlerimizin çakıştığını bilmiyordum. Samet Bey’in kulüp efsanesi olduğunu anlıyorum. Fakat, Beşiktaş’ın Avrupa’da başarılı olması için yeni bir kafa yapısına ihtiyacı olduğu ortadadır. Bu hedefe ulaşmak ve başarılı olmak için kadronun içinde bulunduğu durumdan ötürü en az üç transfer dönemine ihtiyacımız vardı.” “AĞZI OLAN KONUŞUYOR”

Benim futbolu bilmediğimi iddia edenler sanırım Premier Lig’de yaklaşık 500 maça, milli takımla 82 maça çıktığımı, son on senedir farklı pozisyonlarda futbol yöneticiliğinde çalıştığımı bilmiyor. Osmanlı tarihi mezunuyum, ‘ağzı olan konuşuyor’ deyimini burada anladım. Ben, ismimi yasa dışı komisyonlar veya saçma sapan rüşvetlerle lekeleyecek onursuz biri değilim. Beşiktaş’ta devamlı bir kriz çıkıyor ve eski isimler kahraman olarak görev istiyor. Beşiktaş taraftarının bir olup Hüseyin Bey’i, yönetimini ve futbolcularını desteklemesi gerekiyor. Kaos ortamında hiçbir başarı gelmez. Tüm Beşiktaşlılara en içten dileklerimi ve saygılarımı sunarım.”