Esad’ı karısı da terk etmek üzere: 290 kilo altın ve 2 milyar dolar donduruldu

Esad'ı karısı da terk etmek üzere: 290 kilo altın ve 2 milyar dolar donduruldu

Suriye devrik lideri Beşar Esad’ın eşi Esma Esad’ın boşanma isteği dünya medyasının en önemli konusu haline geldi. Esma Esad, Şam’ın düşmesinden önce Rusya’ya gitmişti.  Aynı zamanda İngiliz vatandaşı olan Esma Esad’ın Rusya devletine boşanma istediğini ilettiği belirtiliyor. Basında çıkan haberler, Rusya’nın Esad’a ait Rusya’ya farklı tarihlerde kaçırdığı, 270 kilo altın, 270 kilogram altın ve 18 apartman dairesi üzerinde tedbir kararı aldığı da ifade ediliyor. Esma Esad’ın son olarak kan kanseri olduğu açıklanmıştı. “Çöldeki bir Gül” olarak adlandırılıp, Suriye’nin modern yüzü olarak halkla ilişkiler çalışmalarına konu edilen Esma Esad’ın yeni bir yaşam seçme ihtimali yüksek görünüyor.

Şam’ı düşerken Rus askeri üssünden Moskova’ya kaçan, Esad’ı bu ülkede zor günler bekliyor.

Esad, Suriye’den kaçmasının ardından yaptığı yazılı açıklamada, askeri birlikleri denetlerken Rus askeri üssüne gittiğini ve çatışmalar nedeniyle buradan ayrılamadığını ve Rusya’ya gitmek sorunda kaldığına ilişkin bir senaryo çizdi. 

Rusya’nın Esad’a Suriye’ye yönelik politikalarında nasıl bir rol vereceği bilinmiyor. Rusya, Suriye’deki askeri varlığını sonlandırmadı ve birliklerini Lazkiye’ye kaydırdı. Rus askeri varlığının ve üsleri konusunda yeni Suriye yönetimini sert mesajlar vermedi.

Esad’ın kaçmasından önce eşi Esma Esad’ın Moskova’ya gittiği biliniyor. Rusya’da eğitim gören oğlu için mezuniyete katılmak üzere bu ülkede bulunduğu belirtilen Esma Esad, ailesiyle yol ayrımına gelmiş görünüyor. 

1975 Londra doğumlu Esma Fevvaz el-Esad’ın 3 çocuğu var.  Londra’da eğitim gören Esma Esad, bankacılık alanında kariyer yaparken, Beşar Esad ile evlendi. Hafız Esad’ın ölümünden sonra, Aralık 2000’de Devlet Başkanı Beşşar Esad ile evlene Esma Esad,  Suriye’ye taşınarak bankacılık kariyerini bıraktı. Esma Esad aynı zamanda İngiliz vatandaşlığına sahip.

Londra’da yaşayan Suriye’li bir ailenin kızı olan Esma Esad, burada iyi bir eğitim gördü. Esma Esad, “Emma” ismiyle biliniyordu.  Esma Esad, Londra’daki prestijli King’s College’ta bilgisayar mühendisliği okudu ve sonra yatırım bankacısı oldu.

Sünni bir aileden gelen Esma ve Alevi Esad arasındaki evliliğin, iki mezhep arasındaki çıkarları birleştirmek için bir fırsat olduğu da belirtiliyordu.

Şubat 2011’de Amerikan Vogue dergisi “Çölde bir Gül” başlığıyla Esma Esad’a övgülerle dolu bir makale yayınlamıştı.  

Makalade Esma Esad “zayıf, uzun uzuvlara sahip, “marifetli bir sadelikle göz alıcı, genç ve çok şık giyinen” bir isim olarak tanımlamıştı. Makaleyi yazan gazeteci Juliet Joan Buck, daha sonra pişman olduğunu söylemiş, kariyerini “kirlettiğini” ve Vogue dergisiyle bağlantısına son verdiğini” anlatmıştı.

2018 yılında Esma Esad’a meme kanseri teşhisi konuldu ve erken teşhis edilen tümör için tedavi edildi. Bir yıl sonra, kanserden kurtulduğunu açıkladı. Suriye Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı mayıs ayında,  Esma Esad’a kan kanseri teşhisi konulduğunu duyurdu. 

Yıllarca kapı stoperi olarak kullanıldı: Değerinin 1 milyon dolar olduğu ortaya çıktı

Yıllarca kapı stoperi olarak kullanıldı: Değerinin 1 milyon dolar olduğu ortaya çıktı

Romanya’da yaşlı bir kadının evinde yıllar boyu kapı stoperi olarak kullandığı taşın çok nadir bulunan bir Kehribar türü olduğu ortaya çıktı. Değeri tahmini 1,1 milyon dolar olan bu taş, bilim insanlarına Dünya’nın eski tarihini inceleme fırsatı sunarak antik geçmişe bir pencere araladı. Öte yandan Kehribar, Romanya’nın ulusal hazinesi olarak sınıflandırıldı.

Roman’ya Colti köyünde bir yaşlı kadın, dere yatağında bulduğu kızıl renkli bir taşı eve getirerek kapı stoperi olarak kullanmaya başladı. 
Bu köy Buzau Nehri yakınlarında, yüzyılı aşkın süredir kehribar yataklarıyla tanınan bir bölgedir.
Yaşlı kadının 1991 yılında vefat etmesinin ardından mülk, akrabalarına miras olarak kaldı.
Taşın göründüğünden daha değerli olabileceğine dair merak uyanınca aile, uzman görüşüne başvurdu.
Kapı stoperi olarak kullanılan taş, nadir ve son derece değerli bir kehribar türü olan rumanit çıktı.
Kehribar, yalnızca tahmini 1,1 milyon dolarlık maddi değeriyle değil, aynı zamanda kültürel ve bilimsel önemiyle de Romanya’nın ulusal hazinesi olarak sınıflandırılmış durumda.
Taş, Polonya’daki Krakow Tarih Müzesi uzmanları tarafından incelendiğinde önemini ortaya koydu.
3,5 kilogram ağırlığındaki bu kehribar, 38 ila 70 milyon yıl arasında bir yaşa sahipti ve bugüne kadar keşfedilen en büyük bütün rumanit örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Bu taş, sadece olağanüstü değeriyle beklentileri alt üst etmekle kalmadı, aynı zamanda bilim insanlarına Dünya’nın eski tarihini inceleme fırsatı sunarak antik geçmişe bir pencere araladı.
Taşın Buzau bölgesine özgü derin kırmızımsı renkleri, nadirliğini ve değerini daha da artırıyordu.
Kehribar, eski ağaç reçinesinin milyonlarca yıl süren fosilleşme sürecinden geçerek sert, mücevher benzeri bir maddeye dönüşmesiyle oluşur.
Böylesine büyük ve iyi korunmuş bir parça, tarih öncesi ekosistemler ve jeolojik süreçler hakkında derinlemesine bilgiler sunan çok nadir bir keşif olarak değerlendirildi.
Kehribar, Buzau İl Müzesi’nde sergileniyor.

53 yıl sonra bulunan kayıp uçağın gizemi: Çözülemeyen son mesaj!

53 yıl sonra bulunan kayıp uçağın gizemi: Çözülemeyen son mesaj!

Havacılık tarihinin en gizemli olaylarından biri, 2 Ağustos 1947’de gerçekleşti.

British South American Airways’a ait Stardust uçağı, Arjantin’den Şili’ye doğru uçarken radardan kayboldu ve o günden sonra hiçbir iz bulunamadı.

53 yıl sonra, And Dağları’nda bulunan enkaz, bu gizemin çözülmesinde önemli bir rol oynadı. Peki, Stardust’ın kayboluşu ve sonrasında ortaya çıkan gizemli mesaj ne anlama geliyordu? İşte bu ilginç olayın tüm ayrıntıları.

Havacılık tarihi, birbirinden garip olaylarla dolu. Bunlardan birisi de, 53 yıl sonra bulunan kayıp uçak Stardust’tır
2 Ağustos 1947’de, Stardust uçağı Buenos Aires’ten Şili’nin Santiago kentine gitmek üzere havalandı.
Kaptan Reginald Cook’un komutasındaki uçak, Arjantin’den Şili’ye yapacağı dört saatlik yolculuğa çıkarken, zorlu hava koşullarıyla mücadele ediyordu.
Ancak, uçağın son gönderdiği mesajda yer alan “STENDEC” kelimesi, tüm havacılık dünyasında hala çözülmemiş bir gizem olarak kalmaya devam ediyor.
Uçak radardan kaybolduktan sonra yıllarca hiçbir iz bulunamadı. İlk başta, kazanın nedeni olarak mekanik arıza veya pilot hatası öne sürülse de, bazıları uçakla ilgili daha sıra dışı teoriler geliştirdi.
Bazı iddialara göre, Stardust Bermuda Şeytan Üçgeni’ne düşmüş ve kaybolmuştu. Ancak, gerçek çok daha farklıydı.
2000 yılında, Tupungato Dağı’na tırmanan bir grup dağcı, buzulların altında bir uçağın enkazına rastladı.
Yapılan incelemeler, enkazın Stardust uçağına ait olduğunu ortaya koydu. 53 yıl sonra, And Dağları’nın soğuk havası, uçak parçalarını ve insan kalıntılarını sanki dün olmuş gibi korumuştu.
Yapılan araştırmalar, uçağın çarpma anından sonra meydana gelen çığın, kazanın yıllarca bulunmamasına neden olduğunu ortaya koydu.
Enkazda yapılan incelemeler, kazanın bir “araziye kontrollü uçuş” (CFIT) hatası olduğunu gösterdi. Ancak, STENDEC mesajının anlamı hala çözülemiyor.

Sözleşme yoksa kahve de yok! Starbucks işlerinin grevi şehir şehir yayılıyor

Sözleşme yoksa kahve de yok! Starbucks işlerinin grevi şehir şehir yayılıyor

Dünyaca ünlü kahve zinciri Starbucks’ın Amerika’daki mağazalarında işçiler cuma günü greve başladı. Greve öncülük eden Workers United sendikası, şehir şehir yayılan iş bırakma eylemlerinin yüzlerce mağazaya ulaşabileceği uyarısında bulundu. Starbuck ise istenen zam oranlarının sürdürülebilir olmadığını söylüyor…

Dünyaca ünlü kahve zinciri Starbucks’ta 10 binden fazla baristayı temsil eden Workers United sendikası, işçilerin grevlerini New York da dahil olmak üzere dört ABD şehrine daha genişlettiğini açıkladı.
Sendikadan yapılan açıklamada, cuma günü başlayan ve başlangıçta Los Angeles, Şikago ve Seattle’daki Starbucks kafelerini kapatan beş günlük greve New Jersey, New York, Philadelphia ve St. Louis de dahil oldu.
Starbucks, grevden kaynaklanan aksaklıkların operasyonları üzerinde önemli bir etkisi olmadığını çünkü ABD’deki mağazaların sadece küçük bir kısmının etkilendiğini öne sürdü.
Kahve zinciri, “Workers United’ın önerileri, saatlik çalışan ortakların asgari ücretinin derhal yüzde 64 oranında ve üç yıllık sözleşme süresince yüzde 77 oranında artırılmasını gerektiriyor. Bu sürdürülebilir değildir” açıklamasını yaptı.
Sendika, aralarında Columbus, Ohio, Denver ve Pittsburgh’un da bulunduğu 10 şehirde, şirketin Noel satışlarını etkileyebilecek yoğun tatil sezonunda greve gidiyor.
Şirket Amerika Birleşik Devletleri’nde 11 binden fazla mağaza işletiyor ve yaklaşık 200 bin işçi istihdam ediyor.
Starbucks ve sendika arasındaki görüşmeler, ücretler, personel ve programlarla ilgili çözülemeyen sorunlar nedeniyle çıkmaza girmiş ve greve yol açmıştı.
Workers United cuma günü yaptığı açıklamada grevin Noel arifesi olan salı gününe kadar yüzlerce mağazaya ulaşabileceği uyarısında bulundu.
Starbucks, sendika ile görüşmelere nisan ayında başlamıştı.
Sendika bu ay yaptığı açıklamada sekizden fazla pazarlık oturumu gerçekleştirdiklerini ve bu oturumlarda 30 anlaşmaya varıldığını belirtti.

Panama’dan Trump’a kanal resti: Pazarlık konusu olamaz

Panama'dan Trump'a kanal resti: Pazarlık konusu olamaz

Panama’dan ABD’nin seçilmiş başkanı Trump’ın Panama Kanalı açıklamasına sert tepki geldi. Devlet Başkanı Mulino, “Panama Kanalı Panama’ya ait ve öyle kalacak.” dedi. Tarifelerin keyfi belirlenmediğini vurgulayan Mulino, bu meselenin asla pazarlık konusu olamayacağını dile getirdi.

Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın Panama Kanalı’nın ABD’ye geri verilmesini talep edebileceğine yönelik sözlerine ilişkin, “Panama Kanalı Panama’ya ait ve öyle kalacak.” dedi. Mulino, Trump’ın Panama’yı kanalın kullanımı için aşırı yüksek ücret talep etmekle suçladığı ve kanalın düzgün şekilde yönetilmediği takdirde ABD’ye geri verilmesini isteyebileceği yönündeki sözlerine yanıt verdi. Devlet Başkanı Mulino, “Vatandaşlarım, başkan olarak şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, Panama Kanalı ve ona bağlı tüm alanlar, her metrekaresiyle Panama’ya aittir. Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı pazarlık konusu değildir. Panama Kanalı Panama’ya ait ve öyle kalacak.” ifadesini kullandı. Kanalın, açık kurallar çerçevesinde işletildiğini vurgulayan Mulino, bakım ve yönetim süreçlerinin güvenli, sürdürülebilir ve profesyonelce yürütüldüğünü belirtti. “TARİFELER KEYFİ BELİRLENMEZ” Mulino, “Tarifeler keyfi bir şekilde belirlenmez. Bu ücretler, piyasa koşulları, uluslararası rekabet, işletme maliyetleri ve kanalın bakım ve modernizasyon ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kamuya açık bir şekilde belirlenmektedir.” diye konuştu. Mulino, Panama Kanalı’nın doğrudan ya da dolaylı olarak Çin, Avrupa Birliği, ABD veya başka herhangi bir güç tarafından kontrol edilmediğinin altını çizdi. Panama’nın tüm uluslara saygı duyduğunu vurgulayan Mulino, şöyle devam etti: “Panama diğer uluslara saygı duyuyor ve aynı saygının bize de gösterilmesini talep ediyor. Bir Panamalı olarak, bu gerçeği yanlış yansıtan her türlü söylemi şiddetle reddediyorum. Kanal, ulusumuzun devredilemez bir mirasıdır. Anayasa ve Tarafsızlık Antlaşması’nda belirtildiği üzere, kanalın tüm ulusların gemilerine barışçıl ve kesintisiz geçişi garanti edilerek Panamalıların elinde kalacağı teminat altına alınmıştır.” değerlendirmesinde bulundu. “PAZARLIK KONUSU OLAMAZ” Trump yönetimiyle iyi ilişkiler kurmak istediklerini ifade eden Mulino, “Yasa dışı göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç gibi öncelikli konularımız var. Diyaloğa her zaman açık bir ülkeyiz. Ancak, vatan her şeyden önce gelir ve bu mesele asla pazarlık konusu olamaz.” dedi. ABD tarafından 1914 yılında inşa edilen Panama Kanalı, 7 Eylül 1977’de Washington’da dönemin Panama lideri Omar Torrijos ve ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından imzalanan Torrijos-Carter Antlaşmaları kapsamında, 31 Aralık 1999’da Panama’ya devredilmişti.

Milli futbolcu Samet Akaydin ile oyuncu Hazal Çağlar birlikteliğinden ilk fotoğraflar

Milli futbolcu Samet Akaydin ile oyuncu Hazal Çağlar birlikteliğinden ilk fotoğraflar

Geçtiğimiz günlerde birliktelikleri ortaya çıkan Fenerbahçe’nin ve milli takımın futbolcusu Samet Akaydin ile oyuncu Hazal Çağlar’dan ilk fotoğraflar geldi. İkili birlikte oldukları kareleri karşılıklı olarak sayfalarına taşıdı.

Son olarak Gönül Dağı dizisinde rol alan Hazal Çağlar ve milli futbolcu Samet Akaydin, sosyal birliktelik karelerini yayınladı.Akaydin ve Çağlar Instagram hesaplarından karşılıklı olarak birlikte oldukları kareleri paylaştı.
Akaydin, Hazal Çağlar’ın 22 Ekim’deki paylaşımına adını yazarak kırmızı kalp emojisini eklemiş ve aşkını ilan etmişti.
HAZAL ÇAĞLAR KİMDİR?28 yaşındaki oyuncu son olarak Gönül Dağı’nın Asuman’ı olarak seyirci karşısına çıktı.Beykent Üniversitesi’nden mezun olan Çağlar ardından N10 Studios Temel Oyunculuk Eğitimi ve Metin Balekoğlu Kamera Önü Oyunculuğu’ndan eğitimlerini tamamladı.
Tenis sporuyla da ilgilenen Çağlar; İtiraf (Nesli) ve Aile Hükümeti projerinde de rol almıştı.Çağlar’ın 330 bini aşkın kişi tarafından takip edilen Instagram’ından öne çıkan diğer kareler…

Fenerbahçe’de Talisca transferinde sona doğru: Maaş ve sözleşme ayrıntıları ortaya çıktı

Fenerbahçe'de Talisca transferinde sona doğru: Maaş ve sözleşme ayrıntıları ortaya çıktı

13 Ocak’ta başlayacak ara transfer dönemi öncesi takımlar çalışmalarını hızlandırdı. Sarı-lacivertliler Brezilyalı yıldızı ikna etti. Fenerbahçe’nin Talisca’ya ödeyeceği maaş ve sözleşme ayrıntıları da ortaya çıktı.

Fenerbahçe, Anderson Talisca transferini sona getirdi. Sarı-lacivertliler, oyuncu ve kulüp kanadıyla anlaşma sağladı.
Sabah Gazetesi’nin haberine göre; Sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Fenerbahçe, ocak ayının ilk ses getirecek transferini Talisca ile yaptı. Fenerbahçe, Talisca’yı satın alma opsiyonuyla kiralayacak.
Sarı-lacivertliler, Talisca’nın 12 milyon euroluk maaşının yarısını ödeyecek.Brezilyalının satın alma opsiyonu ise 5 milyon euro olacak.
Talisca geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Fenerbahçe’nin Brezilyalı futbolcuları Fred ve Rodrigo Becao’yu takibe almıştı.

Aşk Çeşmesi açıldı: Restorasyonun ardından ilk görüntüler!

Aşk Çeşmesi açıldı: Restorasyonun ardından ilk görüntüler!

Roma’nın simgesi haline gelen ve her yıl milyonlarca turisti ağırlayan dünyaca ünlü Trevi Çeşmesi, üç ay süren restorasyon çalışmalarının ardından yeniden ziyaretçilerini ağırlamaya başladı.

İtalya’nın başkenti Roma’nın simge yapılarından Trevi Çeşmesi (Fontana di Trevi), kapsamlı bakım çalışmalarının ardından yeniden açıldı.
Roma’ya gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği noktaların başında gelen Trevi Çeşmesi’nde ekim ayında başlayan bakım, onarım ve temizlik çalışmaları sona erdi.
Çalışmalar sırasında ziyaretçilerin ilgisini kaybetmemesi için geniş havuzu üzerine portatif yürüyüş yolu da yapılan tarihi çeşme, bugün yeniden açılarak eski ihtişamlı günlerine geri döndü.
Bakım çalışmalarının ardından Roma Belediye Başkanı Roberto Gualtieri, basına yaptığı açıklamada, “Bu gerekli ve önemli bir müdahale idi. Şimdi mermerin renklerini daha iyi görebiliyoruz.” dedi.
Başkan Gualtieri, bundan sonra çeşmenin kenarlarına oturulamayacağını da söyledi.
Gualtieri’nin fıskiyeler açılsın talimatıyla çeşmede sular yeniden akmaya başladı.
Çeşmenin açılışını yağmurlu havaya rağmen takip eden çok sayıda ziyaretçi, suların yeniden akmasını alkışlarla karşıladı.
Bu arada, Roma Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, yaklaşık 3 ay süren çalışmaların 327 bin avroya mal olduğu, çalışmaların, İtalya’nın Avrupa Birliği’nden (AB) Covid-19 salgını sonrasında temin ettiği toparlanma fonundan finanse edildiği ifade edildi.
Açıklamada, tarihi yapı önündeki aşırı kalabalığı önlemek için çeşmeye girişlerin sınırlandırılacağı, aynı anda 400 ziyaretçinin girişine izin verileceği ve şu aşamada ziyaretçilerden giriş ücreti alınmayacağı belirtildi.
Sınırlı sayıda ziyaretçi kabul uygulamasının her gün sabah 09.00 ile 21.00 arasında yürürlükte olacağı, akşam 21.00’den sonra bir sınırlama olmayacağı kaydedildi.
18. yüzyılda dönemin Papası 12. Klement’in açtığı yarışmayı kazanan İtalyan mimar Nicola Salvi’nin, Poli Sarayı’nın bir cephesine yaptığı geç barok dönem mimarisinin örneklerinden sayılan Trevi Çeşmesi, en son 2014’te ciddi ve geniş kapsamlı restorasyondan geçmişti.

Tolunay Kafkas’tan Volkan Demirel’e Şenol Güneş tepkisi: Uzatırsan da kendin bilirsin, biz uzatmayı severiz

Tolunay Kafkas'tan Volkan Demirel'e Şenol Güneş tepkisi: Uzatırsan da kendin bilirsin, biz uzatmayı severiz

Süper Lig’de oynanan Trabzonspor-Bodrum FK müsabakasına maç önü yaşanan tokalaşma krizi damga vurdu. Bodrum FK teknik direktörü Volkan Demirel’in serenomi öncesi Trabzonspor teknik direktörü Şenol Güneş’in uzattığı eli sıkmaması spor dünyasına damga vurdu. Yaşananların ardından olay hakkında konuşan eski milli futbolcu Demirel için, “Bir daha düşün, bir daha söyle. Uzatırsan da kendin bilirsin. Biz uzatmayı severiz. Bu olacak iş değil.” ifadelerini kullandı.

Trendyol Süper Lig’de oynanan Trabzonspor-Bodrum FK müsabakasına maç önü yaşanan tokalaşma krizi damga vurdu. 1-0 ev sahibi takımın kazandığı maça Bodrum FK teknik direktörü Volkan Demirel’in serenomi öncesi Trabzonspor teknik direktörü Şenol Güneş’in uzattığı eli sıkmaması damga vurdu.
Eski milli futbolcu Tolunay Kafkas, Trabzonspor-Bodrum FK maçında Şenol Güneş ile Volkan Demirel arasında yaşanan selamlaşma olayı hakkında konuştu.
Kafkas’ın açıklamalarından öne çıkanlar:”Volkan’ı severim ama biraz haddini ve boyunu aşacak laflar ediyor. Bu deprem hepimizin canını çok yaktı. Kiminin az kiminin fazla değil. Şenol Hoca orada en az Volkan Demirel bu işi yüreğinden hissetmiş bir insan. Senin hassasiyetlerin var değil mi Volkan Demirel? Benim de var.”
“Trabzonspor Başkanı ve hocası benim hassasiyetlerim. Sen nerelisin? Fenerbahçelisin. Senin hassasiyetin. Elini sıkmamak senin haddine mi? Nesin? Şenol Hoca bu depremde ölülere saygı duymuyor mu? Onu mu diyorsun? Diyorsun ki, ölüsüne saygı duymayanın dirisine saygı duymam. Sen kimsin ya?”
“Sen hocayla ilgili nasıl böyle ifade kullanıyorsun? Biz de sana o zaman saygı duymuyoruz. Depremde biz de senin kadar acı çektik. Şenol Hoca da çekti. Şenol Hoca’nın ifade etmek istediği şeyler senin algıladığın şeyler değil. Yine de seni seviyorum ama fazla ileri gitmek istemiyorum. Bir daha düşün, bir daha söyle. Uzatırsan da kendin bilirsin. Biz uzatmayı severiz. Bu olacak iş değil.”

Yeni Suriye’de ilk kadın başkan: Türkiye’deki kamplarda çalışan Ayşe el Dibs kimdir?

Yeni Suriye'de ilk kadın başkan: Türkiye'deki kamplarda çalışan Ayşe el Dibs kimdir?

Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin yeni hükümeti şekilleniyor. Kurulan geçici yönetimde Kadın İşleri Ofisi Başkanlığına Ayşe el-Dibs atandı.

Dibs, yeni dönemin üst düzey ilk kadın yetkilisi oldu. Kendisini “kadınları ve insani çalışmaları geliştirme konularına yoğunlaşmış bir aktivist” olarak tanımlayan Dibs, atama sonrası yaptığı ilk açıklamada, kadınların Suriye’de öncü bir rol oynayacağını söyledi.

Suriye’de Baas rejiminin devrilmesinin ardından kurulan geçici yönetimde, Kadın İşleri Ofisi Başkanlığına Ayşe el-Dibs atandı.
Dibs, Baas rejiminin yıkılmasının ardından ülkede kurulan yeni yönetimde seçilen üst düzey ilk kadın yetkili oldu.
Daha önce insani yardım alanında çalışmaları olan Dibs, sosyal medya hesabında, kendisini “kadınları ve insani çalışmaları geliştirme konularına yoğunlaşmış bir aktivist” olarak tanımlıyor.
Göreve atanmasının ardından El Cezire’ye konuşan Dibs, tüm vilayetlerden ve etnik kökenlerden kadınların, savaşın yıktığı ülkenin yeniden inşasına yardımcı olacağını söyledi.
Hükümetin, Suriyeli kadınları sosyal, kültürel ve siyasi kurumlara dahil etmeye ve sağlık ve eğitim sektörlerinde nitelikli kadınları işe almaya kararlı olduğunu belirten Dibs, şunları söyledi:
“Suriyeli kadının tarihsel olarak her alanda liderlik yapabilen son derece etkili bir kadın olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir. Bugün, Suriye’nin, yeni bir ülkenin, hepimizin arzuladığı özgür ülkenin inşasında kadını bu öncü role geri getirme sürecindeyiz.”
Bakan Dibs ayrıca Suriye’nin tüm vilayetlerinden ve etnik kökenlerinden kadınları, ülkenin geleceğinin tartışılacağı yaklaşan ulusal konferansa katılmaya teşvik etme sözü verdi.
Kendisinin başkanı olduğu Kadın İşleri Ofisi’nin kurulmasının, Suriyeli kadınların yeni hükümetteki rolüne ilişkin sorulara bir yanıt olduğunu belirtti.
Esad’ın devrilmesinin ardından muhalif güçler, binlerce Suriyeliyi eski rejim tarafından işletilen hapishaneler ağından kurtardı.
Esad hükümeti tarafından gözaltına alındığına inanılan on binlerce kişiden hâlâ haber alınamıyor.
Dibs, ofisinin cezaevlerinden salıverilen kadın tutuklularla ilgili bir rapor hazırlayacağını ve onların refahı için kapsamlı bir plan üzerinde çalışacağını söyledi.
Yeni bakan, hapishanelerde hak ihlalleri yapmakla suçlanan hapishane görevlilerinin yargılanmasını isteyeceğini de sözlerine ekledi.
Birçok kadın mahkumun nerede olduğu bilinmiyordu.
Dibs, “İster uzun süredir ister yeni tutuklanmış olsun, tutuklu kadınları saymak ve onlarla birlikte çalışmak için onlara özel bir telefon numarası açacağım. Eski tutuklu kadınların rehabilitasyon için psikolojik desteğe ihtiyaçları var. Eğitime, sağlık hizmetlerine ve kendilerini hapsedenlere karşı dava açmaya hazırlanırken yasal korumaya ihtiyaçları var” diye konuştu.
Ataması cuma günü duyurulan Dibs, yeni Suriye yönetiminde bakanlık yapan ilk kadın oldu.
Hak aktivizmi ve insani yardım çalışmalarıyla tanınıyor. Daha önce kuzeybatıdaki İdlib vilayetinde bir yardım kuruluşunda ve Türkiye’deki Suriyeli mülteci kamplarında çalışmıştı.
Suriye’nin yeni yöneticileri, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif güçlerin kasım ayında kuzeybatıdaki İdlib vilayetinden başlattıkları yıldırım taarruzun ardından, bu ayın başında iktidara geldi.
Muhalif güçler 8 Aralık günü erken saatlerde Şam’a ulaştı ve Beşar Esad ailesinin Suriye üzerindeki 50 yılı aşkın demir yumruk yönetiminin sona erdiğini ilan etti.
Batılı ülkeler, El Kaide’nin eski bir kolu olan HTŞ’ye nasıl yaklaşacakları konusunda kararsızlık yaşıyor.
Ahmed Şara (Muhammed el Golani) liderliğindeki HTŞ, son aylarda söylemini yumuşatmasına rağmen pek çok Batılı hükümet tarafından “terörist” grup olarak tanımlanıyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bu hafta başında yaptığı açıklamada, yeni hükümetin, tüm Suriyelilerin meşru isteklerini karşılaması, hepsini koruması ve kendi geleceklerini barışçıl, bağımsız ve demokratik bir şekilde belirlemelerini sağlaması gerektiğini ifade etti.