Dünya yeni bir nükleer silahlanma yarışının içerisinde. Büyük güçler arasındaki gerginlikler Soğuk Savaş sonrası zirvedeyken, yeni bir nükleer silahlanma yarışı başlıyor. Uzmanlar, bu seferkinin ilkinden çok daha tehlikeli olacağını tahmin ediyor. Rus lider Vladimir Putin’in Ukrayna’daki tehditleri, Çin’in hızlandırılmış silah programı ve ABD’nin üstünlük arzusu göz önüne alındığında, liderlerin uçurumun kenarından geri adım atması için ne gerekiyor? Dünya nükleer tehditlerle baş etmeye hazır mı?

Bundan yıllar önce ABD ve Sovyetler Birliği, nükleer silahlanmayı azaltmak için güçlü adımlar attı.
Onlarca yıl süren acı verici derecede zorlu müzakereler, kısa, orta ve uzun menzilli saldırı ve savunma nükleer silahlarıyla ilgili önlemler alınması ile sonuçlandı.
Silah kontrolü, iki ülkenin elindeki toplam nükleer silah sayısını 60 binden bugün yaklaşık 11 bine düşürdü.2010 yılında imzalanan en son anlaşma olan Yeni Başlangıç ​​(stratejik silah azaltma anlaşması) uyarınca, taraflar bin 550 nükleer silah konuşlandırma izni var. Geri kapanlar ise depoda tutuluyor.
Bu yüzde 80’lik düşüş kayda değer bir başarı olarak tarihe geçti.Ne yazık ki, geçmiş zaman kipi doğru, çünkü ABD 2002’de anti-balistik füze anlaşmasından çekildi.
Bu hamle ile bir tarafın kısıtlamaları zevkine uygun bulmaması durumunda anlaşmadan tek taraflı olarak vazgeçmesini meşrulaştırmış oldu.Şubat 2026’da -bundan yaklaşık 500 gün sonra- bu kadar özenle inşa edilen yapının son kalan tuğlası olan anlaşma sona erecek.
ABD ile Rusya, yarım yüzyıldır ilk kez nükleer cephanelikleri üzerinde hiçbir kısıtlama olmadan silahlanabilecek.
Büyük güçler arasındaki gerginlikler Soğuk Savaş sonrası zirvedeyken, yeni bir nükleer silahlanma yarışı başlıyor.
Uzmanlar, bu seferkinin ilkinden çok daha tehlikeli olacağını tahmin ediyor.Üç taraflı bir yarış olacak -artık Çin de dahil- ve bu nedenle iki taraflı bir yarıştan çok daha istikrarsız olacak.
Endişenin başlıca nedenlerinden biri, Çin’in onlarca yıl çok küçük bir nükleer caydırıcılığa güvendikten sonra cephaneliğini hızla genişletmesi.Şu anda 500 nükleer silaha sahip olduğu tahmin edilen ülkenin on yılın sonunda bine ulaşması ve belki de 2035 yılına kadar bin 500 stratejik silah konuşlandırarak ABD ve Rusya ile sayısal olarak eşitlenmesi bekleniyor.Rusya ise geleneksel nükleer güçlerini modernize etti. Ayrıca, Putin 2018’deki öfkeli bir konuşmasında birkaç yeni nükleer silah sistemini tanıttı.
Putin tarafından duyurulan silahlar arasında uçuş sırasında yörüngesi değiştirilebilen kıtalararası hipersonik bir füze, neredeyse sınırsız menzile sahip çok hızlı bir nükleer seyir füzesi ve Pasifik’i aşabilen bir su altı nükleer torpido yer alıyor.Putin ayrıca Ukrayna savaşıyla bağlantılı olarak benzeri görülmemiş derecede nükleer tehditlerde bulundu.
İşgal başladığında Rusya’nın stratejik silahlarını yüksek alarma geçirdi.
O zamandan beri, Batı’yı Kiev’e verilen desteğin çok ileri gittiğini düşünürse taktik silahlar kullanmakla tehdit ediyor.ABD ise, yeni savaş başlıkları, teslimat araçları (bombardıman uçakları, denizaltılar, füzeler) ve destek ve komuta-kontrol sistemlerini kapsayan tüm stratejik ekipmanlarının kapsamlı bir modernizasyonuna girişti.
Yeni sistemleri geliştirmenin, inşa etmenin ve işletmenin maliyeti ABD için en az 1,5 trilyon dolar olacak.Çin’in büyük bir stratejik nükleer güç sağlama konusundaki kararlılığı ve Rusya ile ortaklığı tabloyu önemli ölçüde değiştiriyor. ABD bir değil iki nükleer “yakın güç” ile karşı karşıya.
Burada ise asıl soru, ABD’nin ortak bir saldırıyı püskürttükten sonra düşmanlarına hala felaket boyutunda hasar verip veremeyeceği oluyor.Bu da büyük ölçüde neyi hedef almayı seçtiğine bağlı. “Karşı güç” olarak bilinen mevcut ABD stratejisi, rakibin nükleer güçlerini, liderliğini ve askeri komuta yapısını hedef alıyor.
Sonuç ne olursa olsun, yarışa katılan üç ülke de, diğerleri hakkındaki en kötü durum varsayımlarına yanıt vermek için büyük miktarda para harcayacak.

Door