
Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin radikal ekonomi programı, enflasyonu rekor seviyelerden düşürerek ve bütçeyi fazlaya geçirerek makroekonomik bir başarı tablosu çiziyor. Ancak bu başarının ardında halkın alım gücünün eridiği, yoksulluğun arttığı ve on binlerce kişinin işsiz kaldığı ağır bir toplumsal maliyet yatıyor.
Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin iktidara geldiği Aralık 2023’ten bu yana uyguladığı radikal ekonomi programı, ülkeyi ve uluslararası finans çevrelerini ikiye bölmüş durumda.
Bir yanda yüzde 211’lerden yüzde 30’lara gerileyen enflasyon ve yıllar sonra elde edilen bütçe fazlası gibi çarpıcı makroekonomik başarılar yer alıyor. Diğer yanda ise kemer sıkma politikalarının neden olduğu derinleşen yoksulluk, eriyen maaşlar, kapanan işletmeler ve artan işsizlik gibi ağır bir toplumsal bedel bulunuyor.
Milei, ara seçimlerde elde ettiği zaferin ardından serbest piyasa reformlarını hızlandıracağını açıklarken, ekonominin geleceğine dair en kritik tartışma Arjantin pesosunun akıbeti etrafında şekilleniyor.
MAKREKONOMİK BAŞARI, TOPLUMSAL BEDEL
Alman Friedrich Naumann Vakfı’ndan araştırmacı Karl-Heinz Paque, Arjantin’deki değişimi “gerçek bir yapısal kırılma” olarak niteliyor.
Paque, on yıllardır “devlet sosyalizmi ve yolsuzlukla” anılan ülkenin, Milei’nin başkanlığıyla bu döngüyü kırdığını savunuyor. Paque’nin değerlendirmesine göre, kamu harcamalarında yapılan keskin kesintiler ve piyasa ekonomisine geçiş, kısa ama sert bir resesyonun ardından son aylarda yüzde 6’ya yakın reel büyüme oranlarıyla dinamik bir ekonomik toparlanma sağladı. Paque, enflasyonun yıllık yüzde 210’un üzerinden yüzde 40’ın altına gerilemesini ve bütçenin gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,4’ü oranında fazla vermesini “dikkate değer bir başarı” olarak tanımlıyor.
Ayrıca, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) dış ticaretin açılması yönündeki baskısının, Milei’nin pesoyu istikrarlı bir ödeme aracı olarak yeniden konumlandırmasına yardımcı olduğunu belirten Paqué’ye göre Arjantin, bir zamanların “sorunlu çocuğu” iken, artık “örnek öğrenci” olma potansiyeli taşıyor. Fakat The Guardian gazetesinin haberi, madalyonun diğer yüzünü, yani reformların halk üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor.
Milei’nin “şok terapisi” ile federal harcamalar kesilmiş, ücret ve emekli maaşları dondurulmuş ve mali teşvikler kaldırılmış durumda. Bu politikalar sayesinde enflasyon düşse de ortalama gelirler ve alım gücü büyük oranda geriledi. Yoksulluk oranı yüzde 50’nin üzerine çıktıktan sonra son dönemde yüzde 31,6’ya gerilese de halkın büyük bir çoğunluğu geçim sıkıntısı çekiyor.
“ARTIK ORTA SINIF YOK”
Buenos Aires’te bir cep telefonu dükkânı sahibi olan 40 yaşındaki Nicolas Pedrosa, gazeteye yaptığı açıklamada, 2023’te Milei’ye oy verdiğini ancak bugün “derin bir pişmanlık” duyduğunu söylüyor.
Pedrosa, “Orta sınıf artık yok; ya yoksulsun ya da zengin. Ayın 15’inden sonra dükkândaki müşteri trafiği neredeyse duruyor çünkü birçok insanın maaşı bitmiş oluyor” diye konuşuyor.
Tekstil sektörünü temsil eden Fundacion Pro Tejer’in başkanı Luciano Galfione ise ithalat kısıtlamalarının kaldırılması ve tarifelerin düşürülmesinin yerli sanayiyi “büyük bir depresyona” sürüklediğini ifade ediyor. Galfione, hem halkın alım gücünün düşmesi hem de “ucuz dolar” nedeniyle ithal ürünlerin daha cazip hale gelmesiyle tekstil sektörünün 300 şirket ve 12 bin iş kaybettiğini tahmin ediyor.
Buenos Aires Üniversitesi’nden çalışma ekonomisi profesörü Roxana Maurizio, Milei’nin göreve gelmesinden bu yana inşaat ve imalat sektörleri başta olmak üzere 205 bin ila 250 bin arasında kayıtlı işin kaybedildiğini belirtiyor. Maurizio, kayıt dışı çalışanların işgücünün yüzde 43,2’sini oluşturduğunu ve bu kesimin yarısının geçimini sağlayacak kadar kazanamadığını da sözlerine ekliyor.
DALGALI KUR-SABİT KUR TARTIŞMASI
Bunun yanı sıra ekonomi programının geleceği üzerindeki en önemli tartışma, peso üzerindeki kontrollerin kaldırılıp kaldırılmayacağı konusunda yoğunlaşıyor.
Bugün Financial Times gazetesinde yayınlanan mülakatında Devlet Başkanı Javier Milei, yatırımcıların pesonun serbestçe dalgalanmasına izin verilmesi yönündeki çağrılarını geri çevirdi. Milei, ülkenin kronik oynaklığını dizginlemek için en azından 2027 sonundaki seçimlere kadar pesoyu ABD doları karşısında kademeli olarak genişleyen bir bant içinde tutacağını söyledi.
Buna karşılık Berkeley Üniversitesi’nden Profesör Barry Eichengreen, Financial Times için kaleme aldığı makalede, tam da şimdi pesoyu dalgalanmaya bırakma zamanı olduğunu savunuyor. Eichengreen, Milei’nin seçim zaferiyle güçlü bir siyasi destek elde ettiğini ve bu durumu bir zayıflık işareti olarak görülmeden kuru serbest bırakmak için kullanması gerektiğini belirtiyor.
Eichengreen’e göre, pesonun yüzde 20 değer kaybetmesine izin verilmesi ve ardından serbestçe dalgalanması, Arjantin ihracatını daha rekabetçi hale getirecek ve ülkeye sermaye girişini teşvik edecek.
Böylece merkez bankası döviz rezervlerini yeniden oluşturabilir ve bir sonraki ekonomik şok (örneğin emtia fiyatlarındaki düşüş veya siyasi rüzgârlardaki değişim) vurduğunda Arjantin piyasaların insafına kalmaz.
Eichengreen, kuru sabit tutma politikasının “daha fazla kaos” anlamına geleceği uyarısında bulunuyor.
2008 KRİZİNİ ÖNGÖREN EKONOMİSTTEN MILEI’YE: “DOĞRU YOLDA”
Bunun yanı sıra ekonomi programının geleceği üzerindeki en önemli tartışma, peso üzerindeki kontrollerin kaldırılıp kaldırılmayacağı konusunda yoğunlaşıyor.
Bugün Financial Times gazetesinde yayınlanan mülakatında Devlet Başkanı Javier Milei, yatırımcıların pesonun serbestçe dalgalanmasına izin verilmesi yönündeki çağrılarını geri çevirdi.
Milei, ülkenin kronik oynaklığını dizginlemek için en azından 2027 sonundaki seçimlere kadar pesoyu ABD doları karşısında kademeli olarak genişleyen bir bant içinde tutacağını söyledi. Buna karşılık Berkeley Üniversitesi’nden Profesör Barry Eichengreen, Financial Times için kaleme aldığı makalede, tam da şimdi pesoyu dalgalanmaya bırakma zamanı olduğunu savunuyor.
Eichengreen, Milei’nin seçim zaferiyle güçlü bir siyasi destek elde ettiğini ve bu durumu bir zayıflık işareti olarak görülmeden kuru serbest bırakmak için kullanması gerektiğini belirtiyor. Eichengreen’e göre, pesonun yüzde 20 değer kaybetmesine izin verilmesi ve ardından serbestçe dalgalanması, Arjantin ihracatını daha rekabetçi hale getirecek ve ülkeye sermaye girişini teşvik edecek.
Böylece merkez bankası döviz rezervlerini yeniden oluşturabilir ve bir sonraki ekonomik şok (örneğin emtia fiyatlarındaki düşüş veya siyasi rüzgârlardaki değişim) vurduğunda Arjantin piyasaların insafına kalmaz.
Eichengreen, kuru sabit tutma politikasının “daha fazla kaos” anlamına geleceği uyarısında bulunuyor.
BAŞARISI DIŞ DESTEĞE BAĞLI
Milei’nin programının başarısı, büyük ölçüde dış desteğe de bağlı. ABD Başkanı Donald Trump, seçim kampanyası sırasında Arjantin için 40 milyar dolarlık bir kurtarma paketi açıklamış ve yardımın devamını Milei’nin zaferine bağlamıştı.
Roubini, Milei’nin şimdi diğer ılımlı güçlerle bir koalisyon kurarak çalışma piyasası ve vergi reformları gibi programlarını kararnameler yerine yasalarla sürdüreceğini öngörüyor.
Bunun yerli ve yabancı yatırımlarda bir artış sağlayarak gelecekte güçlü bir ekonomik büyüme getireceğini iddia eden Roubini, Arjantin’in Şili, Brezilya ve Kolombiya gibi diğer Latin Amerika ekonomileri için piyasa odaklı reformlar konusunda bir model haline gelebileceğini öne sürüyor.
Seçim zaferiyle siyasi gücünü pekiştiren Milei’nin önündeki en büyük sınav, peso üzerindeki kontrollü politikayı ne zaman ve nasıl sonlandıracağı olacak.