Bilim insanları 100 yaşını görmek için yapılması gerekenleri açıkladı. Sağlıklı yaşam sürmenin 80 yaşından sonra bile değişen yaşam tarzları sayesinde etkili olabileceği ortaya çıkarıldı. Buna göre üç temel faktöre dikkat ederek sağlıklı seçimler yapanların 100 yılı aşkın yaşama olasılığı yüzde 61 daha yüksek.
Bilim insanlarına göre 80’li yaşlarınızda bile, 100 yaş ve ötesine kadar yaşamanıza yardımcı olabilecek sağlıklı alışkanlıkları benimsemek için çok geç değil. Yeni bir çalışma, daha sağlıklı yaşam tarzlarını sürdüren yaşlı yetişkinlerin 100 yıldan fazla yaşama ihtimalinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma sigara içmemek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı bir diyet uygulamak gibi basit yaşam tarzı seçimlerinin, tüm bu değişiklikleri ömrünüzün geç yıllarında yapsanız bile, yüz yıl kadar yaşama olasılığınızı artırabileceğini öne sürüyor.
ÜÇ TEMEL SAĞLIK FAKTÖRÜ Ekip, üç temel faktöre dayanarak bir “sağlıklı yaşam tarzı puanı” oluşturdu: 1. Sigara içme durumu (hiç kullanmamış, önceden sigara içmiş veya halen içiyor) 2. Egzersiz alışkanlıkları (mevcut, eskiden veya hiç egzersiz yapmamış) 3. Diyet çeşitliliği (meyve, sebze, balık, fasulye ve çayın düzenli tüketimine dayalı) Katılımcılar her faktör için 0-2 puan alarak toplamda 0-6 arası bir puana ulaştı.
SAĞLIKLI SEÇİMLER ÖMRÜ UZATIYOR Bu sağlıklı seçimleri yapmak çarpıcı sonuçlar doğurdu. En yüksek yaşam tarzı puanına sahip olanların (5-6 puan), en düşük puana sahip olanlara (0-2 puan) kıyasla çok daha uzun yaşadığı ortaya çıkarıldı. Buna göre sağlıklı seçimler yapanların 100 yılı aşkın yaşama olasılığı yüzde 61 daha yüksek.
SEÇİMLER VE İNSAN ÖMRÜNE ETKİLERİ Hiç sigara içmemek, şu anda sigara içiyor olmaya kıyasla 100’e ulaşma olasılığını yüzde 25 artırıyor. Düzenli egzersiz yapmak, hiç egzersiz yapmamaya kıyasla olasılığı yüzde 31 artırıyor. Çok çeşitli bir diyet, az çeşitliliğe sahip diyetlere kıyasla olasılıkları yüzde 23 artırıyor. İlginç bir şekilde araştırmacılar, vücut kitle indeksi ve alkol tüketiminin 100 yılı aşkın bir ömre ulaşmayla önemli ölçüde bağlantılı olmadığını buldu.