Bilim insanları büyük çoğunluğu Mars ile Jüpiter yörüngeleri arasındaki kuşakta bulunan ve zaman zaman Dünya’ya çarpma ihtimali de olan asteroitlerle ilgili yeni keşifler yapıyor.
Güneş’e uzaklıkları aynı olmadığı için farklı boyut, şekil ve materyallerden oluşan asteroitler, insanlara Güneş Sistemi’nin oluşumu, suyun ve yaşamın kökeni hakkında önemli bilgiler sunuyor.
İşte bilim insanlarının son zamanlarda asteroitler ile ilgili yaptığı çalışmalar.Dünya’daki doğal kaynakların tükenmesi ve artan ham madde ihtiyacı, insanları farklı arayışlara yönlendirirken asteroitler, sağladıkları ham madde ve değerli minerallerin bolluğu sayesinde cazip çözüm haline geliyor. Uzay madenciliğinin, çevresel zararları azaltmasının yanı sıra teknoloji sektöründeki üretim maliyetini düşürmesi nedeniyle ilerleyen dönemlerde daha çok tercih edilmesi bekleniyor.Nadir toprak elementleri ve platin grubu metalleri içeren asteroitleri Dünya’ya taşımayı hedefleyen ABD’deki çeşitli girişimlerin önünde yüksek maliyetler, lojistik zorluklar ve güvenilir maden tetkik çalışmaları gibi çeşitli engeller bulunuyor. Asteroitlerin yörüngelerini ve davranışlarını anlamak, Dünya’yı olası felaketlerden koruma stratejileri geliştirmek için kritik öneme sahip. Erken tespit sistemleri ve izleme programları, bu cisimlerin hareketlerinin takip edilerek çarpma olasılıklarının hesaplanmasını ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlıyor.Asteroitlerle ilgili çok sayıda araştırma yapılırken NASA ve Alman Aerospace Centre (DLR) ortaklığıyla 15 Şubat’ta gerçekleştirilen gözlemlerde Iris ve Massalia asteroitlerinin yüzeyinde su moleküllerinin bulunduğu tespit edildi.SOFIA teleskobuyla yapılan bu tespitler, asteroitlerin yüzeyindeki suyun varlığını doğrulayan ilk keşif olarak kayıtlara geçmesinin yanı sıra Ay’ın yüzeyinde de benzer su izlerinin bulunduğunu gösterdi. Bu gelişmelerin Güneş Sistemi ve ötesindeki olası yaşam formlarına yönelik çalışmalara ışık tutabileceğine işaret ediliyor.NASA ve diğer uzay ajanslarının asteroitleri incelemek için yolladığı uzay araçları, hedef asteroitlerden numune alarak ve fotoğraflarını çekerek bilim insanlarının uzay araştırmalarına yardımcı oluyor.Asteroitlere gönderilen misyonlar, asteroitler hakkında somut bilgilere ulaşmak ve bunlardan faydalanarak gezegenler ve küçük gezegenler gibi diğer gök cisimlerine ilişkin bilgi sahibi olma amacı taşıyor. NASA’nın Ekim 2021’de fırlattığı Lucy, Apophis asteroidine doğru yol alan Osiris-Apex ve Psyche asteroidinin keşfi için fırlatılan aynı isimdeki uzay araçları, bu görevlerini sürdürüyor.NASA’nın 2021’de başlattığı Lucy misyonuyla aynı isimdeki uzay aracı, ana asteroit kuşağına gönderildi. Görevine devam eden Lucy’nin Jüpiter’in yörüngesinde yer alan “Trojan” adlı 8 asteroidin yanı sıra 2 asteroidin daha yakınından geçerek “rekor sayıda” inceleme yapması planlanıyor.Lucy aracı, Kasım 2023’te Mars ile Jüpiter arasındaki ana asteroit kuşağında bulunan uzay kayasının yanından geçmiş, Dinkinesh asteroidinin görüntülerini almıştı. Görüntüler, tahmin edilenin aksine Dinkinesh’in yörüngesinde dönen uydunun birbirine dokunan iki küçük nesneden oluştuğunu göstermişti.NASA’nın Osiris-Rex uzay aracı, 24 Eylül 2023’te Bennu asteroidinden topladığı numuneyi Dünya’ya bırakmıştı.Bu uzay aracının ismi, görevini başarıyla tamamlamasının ardından Osiris-Apex olarak değiştirilmiş ve araç, Apophis asteroidinin incelenmesi için yeniden fırlatılmıştı. Osiris-Apex uzay aracının 2029’da Apofis asteroidine ulaşması bekleniyor.Mısır kötülük tanrısı Apofis’in adını taşıyan yaklaşık 335 metre genişliğindeki asteroit, 19 Haziran 2004’te Kitt Peak Rasathanesince keşfedilmişti.Bilim insanları, silikat, nikel ve demir içeren S tipi asteroit sınıfındaki Apofis’in 13 Nisan 2029’da Dünya’nın 31 bin kilometre yakınından geçeceğini bildirmiş, Osiris-Apex uzay aracının bu geçiş sırasında asteroidi inceleyeceği açıklanmıştı. Osiris-Apex aracının incelemeleri sayesinde Apofis’in yapısı hakkında daha fazla bilgiye sahip olunacağı tahmin ediliyor.NASA’nın Psyche uzay aracı, metalce zengin aynı isimdeki asteroidin incelenmesi için Ekim 2023’te fırlatılmıştı. Psyche’ın metalce zengin olduğu için önce bir gezegenin oluşumunda rol oynamış olabileceği düşünülen aynı isimdeki asteroide Ağustos 2029’da ulaşması öngörülüyor.
PSYCHE ASTEROİDİ
Patates biçimine benzer görünümdeki Psyche’ın yakın zamana kadar yalnızca metal barındırdığı düşünülse de asteroit hakkındaki yeni veriler, gök cisminin muhtemelen metal ve silikat barındırdığını gösteriyor. Bilim insanları, Psyche’ın Güneş Sistemi’nin oluşum aşamasında sıkça rastlanan çarpışmaların izlerini taşıdığını ve asteroidin incelenmesiyle gezegen çekirdeklerinin kaynağı hakkında daha fazla bilginin ortaya çıkacağını düşünüyor.Çarlık Rusyası’nın Tunguska bölgesine 30 Haziran 1908’de düşen asteroit, büyük bir şehrin yüz ölçümüne eşit miktardaki ormanlık alanı yok etti. Yenisey eyaletindeki Stony Tunguska Nehri yakınına düşen asteroidin atmosferde parçalanmasıyla alev toplarına dönüşen kayaçların etrafa saçılması sonucu çıkan yangınlarda Doğu Sibirya taygasındaki 2 bin kilometrelik ormanlık alan tahrip oldu. ÇELYABİNSK VAKASI
Rusya’nın Çelyabinsk bölgesine yaklaşık 20 metre çapındaki asteroit 2013’te düştü. Asteroidin çarpma etkisinin yaklaşık 500 kilotonluk TNT (trinitrotoluen) patlayıcı etkisine eş değer olduğu kaydedildi. Havada patladığı belirtilen asteroit, Dünya zeminine temas ettikten sonra şok dalgası yaratarak 7 bin 200 binaya hasar verdi ve yaklaşık 1500 kişinin yaralanmasına neden oldu.Üç metreden küçük olduğu tahmin edilen asteroit, 2018’de Botsvana’nın üzerinde parlak alev topu olarak görüldü. Asteroit, düşmeden 8 saat önce NASA’nın finanse ettiği Catalina Gözlem Merkezi tarafından saptandı.
Dünya zeminiyle temas etmeyen ve atmosferde çözülen asteroidin yaklaşık bir kilotonluk TNT’ye eş değer etki yaptığı hesaplandı. “2024 BJ” olarak adlandırılan asteroit ise 27 Ocak’ta Dünya’nın 354 bin kilometre yakınından geçerken herhangi bir tehlike oluşturmadı.