AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Hamas lideri İsmail Haniye’nin suikast sonucu öldürülmesiyle ilgili “İsrail bu suikastla beraber bir bölge savaşı istediğinin ilk tetiğini çekmiştir ve bu artık yeni bir aşamaya geçildiğini göstermektedir. Resmen İsrail hükümeti bu eylemi yaparak bir bölge savaşı çıkarmak istediği konusunda irade beyanında bulunmuştur.” dedi. Çelik, İsrail hükümetinin bölgedeki tüm ülkelerin milli güvenliğini tehdit ettiğini söyledi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye suikastıyla ilgili basın toplantısı düzenledi.

Filistin davasının önemli liderlerinden Haniye’nin alçak bir siyonist suikast neticesinde hayatını kaybettiğini, şehit olduğunu ifade eden Çelik, Filistin halkına başsağlığı diledi.

İsrail’in, dün Lübnan’ın başkenti Beyrut’a yönelik hava saldırısı ve Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye suikastının, katliamcı ve soykırımcı şebekenin bundan sonra zulümlerini artırarak devam edeceğini ortaya koyduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

“Amerikan Kongresi’nde, sorgulanması gereken Netanyahu ayakta alkışlanmıştır. Oradaki her alkışın bu zulme destek vermek anlamına geleceğini söylemiştik. Orada verilen her alkış, bugünkü bu suikasta ve dün Lübnan’a yapılan saldırıya destek olarak ortaya çıkmıştır. Bu acı gün, aslında Filistin davası ve burada yapılan zulümler karşısında insanlığın ne kadar çaresiz kaldığı bakımından da acı bir görüntüdür.”

Ömer Çelik, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, 7 Ekim olayları sonrası bölgedeki bütün sınırların değişeceğine ilişkin açıklamalarda bulunduğunu, ardından da Hitler’in ekibine benzeyen ekibi ile insanlık tarihinde görülmemiş bir soykırıma imza attığını belirtti.

Bunun karşısında en güçlü sesin Türkiye’den ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan çıktığını vurgulayan Çelik, “7 Ekim’den bu yana görüldü ki Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamalar teker teker gerçekleşmiş, ortaya çıkmıştır.” ifadesini kullandı.

Haniye suikastından sonra İsrailli bakanların yaptığı açıklamaların, suikastı daha da öteye taşıyacak birtakım organizasyonlar içerisinde olduklarını gösterdiğini belirten Çelik, “Eğer ilk gelen bilgiler doğruysa, başka bir devletin topraklarından Tahran’a füze atılarak bu suikast, bu alçak eylem gerçekleştirilmişse, İsrail’in bütün bölgede suikastlar ve istikrarsızlaştırıcı eylemler yapacak bir organizasyon ağı içerisinde olduğu görülmektedir.” diye konuştu.

Dünya barışının kilidinin Ortadoğu barışı, Ortadoğu barışının kilidinin de Filistin barışı olduğunu aktaran Çelik, İsrail’in, Ortadoğu barışını sabote etmeye çalıştığını, bunun da dünya barışının sabote edilmesi anlamına geleceğini söyledi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdiye kadar bölge ülkelerinden yapılan açıklamalara ‘karşılık veririz’ diyen İsrail, bugün gerçekleştirdiği bu suikastla beraber bir bölge savaşı istediğinin ilk tetiğini çekmiştir ve bu artık yeni bir aşamaya geçildiğini göstermektedir. İsrail hükümeti bütün bölgedeki ülkelerin milli güvenliğini tehdit etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, 7 Ekim olaylarının olduğu ilk günden itibaren bu uyarıyı yapmaktadır ve Sayın Cumhurbaşkanımızın Filistinli kardeşlerimizin mücadelesini bizim Kurtuluş Savaşı’na benzeten açıklamaları ortaya çıktığı zaman bazıları bunu yadırgamıştı. Ama şimdi görülmektedir ki bütün bölge ülkeleri açısından, ülkemizin de içinde yer aldığı bölge ve çanak açısından İsrail’in bütün bu eylemleri ağır, aşırı, net ve yakın bir tehdit oluşturmaktadır.”

“ÇOCUK ÖLDÜRENİ AYAKTA ALKIŞLARSANIZ O DA BAŞKA EYLEMLERE GİRİŞMEYE KALKAR”

Çelik, suikastın ardından ABD’den gelen, “İsrail’e bir saldırı olursa İsrail’i korumaya hazırız” şeklindeki açıklamayı da eleştirerek, esas meselenin, İsrail’in korunma meselesi değil, bölge halklarının ve bölgedeki devletlerin, İsrail’den nasıl korunacağı olduğunu aktardı.

Amerikan Kongresi’nde, Netanyahu’nun yaptığı konuşmanın kınanması gerekirken, ayakta alkışlandığına dikkat çeken Çelik, “Eğer, soykırım, katliam yapmak için destek isteyeni, çocuk öldüreni ayakta alkışlarsanız o da başka eylemlere girişmeye kalkar.” görüşünü paylaştı.

AK Parti Sözcüsü Çelik, İsrail’in Filistin ve Gazze’deki katliam ve soykırımlarından sonra bütün bölgeye dönük olarak bir saldırı silsilesi gerçekleştireceğini net bir şekilde ortaya koyduğunu, bu eylemi en güçlü şekilde lanetlediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Netanyahu soykırımcı hükümeti, Filistin’de soykırım gerçekleştirerek bir bölge savaşı çıkarmaya çalışıyor. Bu olduğu takdirde de bütün dünya barışı tehdit altında kalacaktır. Sadece Ortadoğu’yla sınırlı kalmayacaktır, Akdeniz’e sıçrayacaktır, Avrupa barışını tehdit edecektir ve Atlantik’te bir takım sonuçlar doğuracaktır. ABD’den yapılan ilk açıklamanın bu eylemi lanetlemek olması gerekirken, İsrail’i korumaya hazırız gibisinden bir açıklama yapılması, Netanyahu’yu daha çok teşvik etmekten ve daha çok kan dökülmesine yol açmaktan başka herhangi bir işe yaramaz.” sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının ilk günden itibaren uluslararası bir inisiyatifle, uluslararası kurallar çerçevesinde bir somut adım atılması halinde barışla ilgili olarak Türkiye’nin üstüne düşeni yapacağını söylediğini anımsatan Çelik, şöyle devam etti:

“Sayın Cumhurbaşkanı’mız Birleşmiş Milletler’e, uluslararası kurumlara, uluslararası hukuk referansıyla konuşarak bu barış için somut adımın atılmasını ve Türkiye’nin de üzerine düşeni yapacağını ifade ettiler. O günden bugüne gelinen noktada Amerikan Kongresi’ne gittiğinde Netanyahu doğrudan İran’ı hedef aldı, doğrudan bölge ülkelerini hedef aldı, doğrudan uluslararası kurumları hedef aldı. Hatta o kadar trajiktir ki Amerikan Kongresi’nde bir yabancı devletin başbakanı olarak konuşurken doğrudan Amerika’daki akademisyenlere ve öğrencilere ‘kullanışlı aptallar’ diyerek hakaret etti.

Maalesef Amerikan kongre üyeleri bunu da ayakta alkışlamak gibi bir tutum içerisine girdiler. Şimdi soykırım sebebiyle sorgulanması ve yargılanması gereken birisini Parlamento’da yaptığı ve soykırımı savunduğu bir konuşma sebebiyle 50 kere ayakta alkışlarsanız, işte bugünkü bu suikastlardan ve dünkü Lübnan’a saldırı gibisinden, gayri hukuki eylemlerde ve dünya barışını tehdit eden işlerden de sorumlu olursunuz. Gelinen noktada Netanyahu ve hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde durdurulmasından başka bir yol yok ve bu artık son aşamaya gelmiştir.”

“NETANYAHU KATLİAMCI VE YAYILMACI SİYASETİ BÜTÜN BÖLGEYE YAYMAYA ÇALIŞIYOR”

Yıllar önce Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’yi AK Parti’de de misafir ettiklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisiyle çok eskiye dayanan bir hukuku olduğunu söyleyen Çelik, “Rahmetli Haniye, aylardır barıştan bahsediyor, barışın gerçekleşmesi için gayret sarf ediyordu. Görüştüğü her yabancı liderle barış konusunda bir inisiyatif oluşturmaya çalışıyordu. Barış için uğraşan birine bu suikasti düzenleyerek siyonist şebekenin verdiği mesaj, barış isteyenleri öldürmek, barış isteyenlere karşı suikast gerçekleştirme şeklindedir.” diye konuştu.

Haniye suikastının, esas meselenin birilerinin söylediği gibi İsrail’in korunması değil bölge ülkelerinin, bölge halklarının ve bölge barışının İsrail hükümetinden nasıl korunacağını bir kez daha gösterdiğini belirten Ömer Çelik, “Bu durum bir son aşama olarak ele alınmazsa çok daha başka eylemlerle bölge ülkelerinde başka İsrail saldırılarının gerçekleşeceğini ve tüm bölgeyi içine çeken bir kaosun ortaya çıkacağını öngörmek zor değil. Netanyahu, hem kendi kişisel durumunu kurtarmak için hem de bu katliam ve soykırım siyasetinden dolayı kendisinin ve ekibinin yargılanmasını önlemek için el yükselterek bu katliamcı ve yayılmacı siyaseti bütün bölgeye yaymaya çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 7 Ekim olaylarının olduğu ilk andan itibaren Netanyahu’nun amacının bu olduğu konusunda dünyayı uyardığını hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:

“O günden beri söylediği her şey aşama aşama gerçekleşti ve bugün dünya barışının önündeki en büyük tehdit Netanyahu ve hükümetidir. İsrail’in güvenliği konusunda bir kaygı duyanlar, bu soykırımcı siyasete katılmayan, dünyanın her tarafındaki Yahudiler açısından da Netanyahu hükümetinin bu soykırımcı ve katliamcı siyasetini eleştirenler açısından da şunun net bir şekilde görülmesi gerekir, dünyadaki Musevilerin durumunu da tehdit altına sokan, onları da güvensiz hale getiren yine Netanyahu’nun bu faaliyetleri, bu soykırımcı ve katliamcı şebekenin eylemleridir.

Artık bugün yeni bir faza geçilmiştir. Resmen İsrail hükümeti bu eylemi yaparak bir bölge savaşı çıkarmak istediği konusunda irade beyanında bulunmuştur. Bunun karşısında barış isteyenler ortak ve somut eylemlerle harekete geçmelidir. Cumhurbaşkanı’mızın ilk andan itibaren söylediği, uluslararası inisiyatif çerçevesinde somut bir adım atılmalıdır. Aksi halde Amerikan Kongresi’nde soykırım siyaseti ayakta alkışlanan Netanyahu’nun dünyayı sürükleyeceği yer bellidir. Bunu da zaten Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmada açık ve net bir şekilde dile getirdi.”

“RESMEN BİR MEDENİYETLER ÇATIŞMASI ÇIKARMAK İSTEYEN BİR ŞEBEKEYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Kongresi’ndeki konuşmasında, “Biz Batı dünyası için savaşıyoruz. Biz kazanırsak siz kazanırsınız, biz kaybedersek siz kaybedersiniz.” dediğini hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:

“Batı dünyasının değerlerini savunmak için soykırımcı bir siyasete ihtiyacı olduğunu söyledi, ayakta alkışlandı. Batı dünyasının değerlerini savunmak için kadınları öldürmekten, çocukları katletmekten bahsetti, ayakta alkışlandı. Bu, Batı dünyasının insan haklarına uygun, evrensel değerlere uygun değerlerine emek verenlere de bir hakarettir. Resmen bir medeniyetler çatışması çıkarmak isteyen, resmen bir Batı-Doğu çatışması çıkarmak isteyen, planlı hareket eden bir şebekeyle karşı karşıyayız. Bu mesele sadece askeri eylemlilikle, saldırganlık çerçevesinde ele alınacak bir mesele değil. Bunun arkasında teolojik, teopolitik bir siyaset vardır. O teopolitik siyaseti de dini değerler istismar eden bir siyasi proje olarak ortaya koymuştur.

Bölge haritalarının değiştirileceğinden bahsettiğinde, David Koridoru’ndan, Mesih’in gelmesinden bahsetmiştir. Burada hastalıklı bir katil şebekesiyle karşı karşıyadır dünya. Hastalıklı bir katliamcı çeteyle hastalıklı bir soykırımcı şebekeyle karşı karşıyadır. Bunun, ‘Batı dünyasının değerleri adına savaşıyoruz’ demesini ayakta alkışlamak bu hastalıklı zihniyete destek vermektir. Bugün yapılan eylem artık bütün bölge barışına ve insanlığın temel değerlerine karşı bir meydan okumadır. Doğrudan bunun omurgasına saldırıdır. Bugünden itibaren durdurulmazsa bu çok daha vahim sonuçlara yol açacak neticeler ortaya çıkaracaktır.”

“AMERİKAN KONGRESİ’NDE BİR KİŞİNİN TEŞVİK EDİLMESİNİN NETİCESİNDE SUİKAST GERÇEKLEŞTİRİLDİ”

Batılı devletlerin İsrail’e silah göndermek yerine bölge barışını koruyacak şekilde hem diplomatik hem askeri inisiyatif alması gerektiğini vurgulayan Ömer Çelik, Birleşmiş Milletler ve uluslararası hukukun ve uluslararası kurumların inisiyatifiyle bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi. Çelik, “Amerikan Kongresi’nde Amerikan vatandaşlarına saldıran, Batı-Doğu çatışması çıkarmak isteyen, Uluslararası Adalet Divanı’na ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne saldıran bir kişinin bu şekilde teşvik edilmesinin neticesi dün Lübnan’a saldırıdır, bugün bu suikastın gerçekleştirilmesidir.” diye konuştu.

AK Parti Sözcüsü Çelik, Haniye’nin suikasta uğramasına ilişkin şunları söyledi:

“Barış isteyen ve ömrünü Filistin davasına adamış bir kişi olan, hepimizin yakından tanıdığı İsmail Haniye’nin bu şekilde şehit edilmesi sadece Filistin davasını savunanların acısı değildir. Sadece Filistin halkının acısı değildir. İnsani değerler etrafında kenetlenmiş ve Filistin davasına destek veren herkesin acısıdır. Dolayısıyla İsmail Haniye bütün İslam dünyasının şehididir. Bütün İslam dünyası için şehittir ve aynı zamanda da bütün insanlık için bu katliam şebekesi karşısında insan onurunu, haysiyetini ve insani değerleri koruyan bir liderlik etmiştir. O çerçevede bugün doğru olan bütün bu acının içerisinde, İsrail’in bu soykırımcı ve katliamcı şebekesinin bundan sonra gerçekleşecek eylemlerine karşı alınması gereken inisiyatif açısından bunu artık son uyarı olarak kabul etmek ve gereğini yerine getirmek gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın doğrudan bu gelişmelerin, bölge güvenliğini ve ülkemizin milli güvenliğini ilgilendiren değerlendirmelerinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu savaş şebekesine, karşı bu soykırımcı ve katliamcı şebekeye karşı temel değerler temelinde, uluslararası hukuk temelinde barışı desteklemeye, barışı güçlendirmeye ve Filistinli kardeşlerimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz. Cenabıallah, İsmail Haniye’ye kardeşimize rahmet eylesin. Filistin halkına başsağlığı diliyoruz, milletimize başsağlığı diliyoruz ve bütün insanlığa başsağlığı diliyoruz.”

Door