İngiltere’nin Reading Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, Almanya’da 1930’larda bulunan insan kemiklerinin Avrupa’daki modern insanın ilk temsilcileri olduğunu ortaya çıkardı.
Bu grubun hem neandertallerle karıştığını hem de zamanla soyunun tükendiğini belirledi. Araştırmacılar yeni bulguların ayrıntılarını tek tek anlattı…
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/PNsAMAnHdEKiq_aHnAiMIA.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Zamanla bu mağarada 13 farklı kişiye ait kalıntılar keşfedildi.
Bu kemiklerin yaşları, son 10 yılda yapılan çalışmalarla belirlendi ve tahmini olarak 42 ile 49 bin yıllık arası olduğu tespit edildi.
Kemikleri bulunan insanların kim olduğuna ilişkin çalışmalar ise bulunan taş aletlere bakılarak tahmini olarak belirlense de Almanya ve İngiltere’deki araştırmacılar, DNA’ları inceleyerek kesin teşhis için çalışmalar yürüttü.
İngiltere’deki Reading Üniversitesi araştırmacıları, kemiklerin “homo sapiens” olarak bilinen modern insana ait olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, kemiklerin bir miktar, 40 ila 250 bin yıl önce yaşayan neandertal insanı DNA’sı içerdiğini de keşfetti.
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/VtAkNM-NkEW7J1993nlACA.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Smith, Ranis’te bulunan kemiklerin bilim dünyası için ne anlama geldiğini ve Avrupa’daki en eski modern insanlara ilişkin hangi bilgileri verdiğini anlattı.
Smith, 1930’larda yapılan kazılarda bulunan taş aletlerin, modern insanla neandertaller arasında etkileşimin olduğu bir geçiş dönemine işaret ettiğini söyledi.
Bu aletlerin modern insanlar tarafından üretilen eşyalar olduğunu aktaran Smith, araştırmaların aletleri kimin ürettiği üzerine yoğunlaştığını ifade etti.
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/9PRvRM-B4k6QdyFwwGHc_g.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Araştırmalar sonucunda ilk kez kemiklerin yaşına ait çok net tarih aralığı verebildiklerini belirten Smith, şunları kaydetti:
“DNA incelemesine göre, bunlar modern insanlar. Ne yediklerine bakarak nasıl davrandıklarını biliyoruz. O bölgede kısa süre yaşamış küçük bir gruptu. Hayvan DNA’larına bakarak söyleyebileceğimiz heyecan verici ve en önemli şey ise havanın çok soğuk olduğu. Bugünden 7 ila 10 derece daha soğuktu. Bu bizim daha önce düşünmediğimiz bir şeydi.”
“Erken modern insanın Avrupa’ya, iklim daha sıcakken geldiğini düşünüyorduk” diye devam eden Smith, “Ancak bu insan grubu yarı Arktik iklimde buradaydı ve bu da onların bu iklim şartlarına ve soğuğa adapte olabildiklerini gösteriyor. Bu küçük insan grubu, Avrupa’nın içlerine geçmişte düşündüğümüzden daha eski tarihlerde girmişti” ifadelerini kullandı.
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/-Ez3KxxqI0OyOoZ2aWoD6g.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Smith, Avrupa’daki en eski modern insanın genlerinde “neandertal” genleri bulunduğuna da dikkat çekti.
İki tür insan arasında bir birleşme yaşandığını ancak bunun tarihinin, modern insanın Avrupa’ya gelişinden öncesine gittiğini söyleyen Smith, “İki türün karışması Avrupa dışında yaşandı. Nerede yaşandığı henüz bilinmiyor. Bu karışma sürecinin devam eden bir eylem mi yoksa bir noktada mı yaşandığını henüz bilmiyoruz ancak bu karışma da bizim için bir sürprizdi.” dedi.
Smith, Ranis’te kemikleri bulunan insanların Afrika’dan geldiğini bildiklerini belirterek, “DNA incelemesinde de bunu kanıtladık. İncelemeler bize bu insanların koyu tenli, koyu saçlı ve koyu gözlü olduklarını gösteriyor. Bu da Afrika kökenli olduklarına işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/wwq-lYvPu0KFG7ZEp4tZXQ.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Bu durumu “başarısız göç” olarak nitelendiren Smith, bunun nedeni olarak ise grubun küçük olmasını ya da dağılarak etkili bir nüfusa ulaşamamasını gösterdi.
Smith, Ranis’te birkaç nesil boyunca kalan insanlar için “Soy ağacımızın kayıp kolu.” ifadelerini kullanırken, Bulgaristan’da örneği bulunan modern insanların akrabalarının Asya’nın doğusunda keşfedildiği bilgisini paylaştı.
Aynı zamanda hayvan kemiklerini inceleyen (Zooarkeolog) Smith, Ranis’teki hayvan kalıntılarına ilişkin bilgiler de verdi. İnsan kemiklerinin bulunduğu mağarada kurt ve ren geyiği kalıntılarının keşfedildiğini anlatan Smith, bu hayvanların da iklime adapte olduğunu ifade etti
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/flwGvFfEZUexA7mKGQcOYQ.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Smith, insanların neandertallerle aynı şeyleri yediklerini ve bunun da DNA incelemelerinde ortaya çıktığını söyleyerek, bu benzerliğin sebeplerinin araştırılması gerektiğini kaydetti.
Aynı tarihlerde yaşayan neandertal ve modern insan arasındaki benzerlik ve farkları da sıralayan Smith, şunları dile getirdi:
“Bunları söyleyecek kadar modern insana ait kazı yapamadık. Bunlar hala incelediğimiz konular. Ranis’e bakarsak modern insan, neandertaller gibi avlanıyor, onlar gibi yiyor ve benzer davranışları var. Bulgaristan’daki bulgulara baktığımızda ise modern insanın, neandertallerin aksine etçil ve otçul hayvanların kemiklerini alet, takı ve mücevher yapımında kullandığını görüyoruz. Coğrafi olarak büyük mesafeye rağmen sosyal temas var mı bilmiyoruz ve araştırmamız gerekiyor. Reading Üniversitesi olarak da bunu araştırıyoruz.
![](https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/vEigASPjrkO7Vn3V7FOJgA.jpg?width=1200&mode=crop&scale=both)
Smith, iki grup arasında bilgi alışverişi olduğunu ancak bir tarafın diğerine bir şeyler öğreterek geliştirdiği gibi bir durumun olmadığına da değindi.
Bulguların bilim dünyasında yaptığı değişikliklerden de söz eden Smith, artık daha küçük örneklerden daha fazla genetik, moleküler ve proteinlerle ilgili bilgiler edinmenin araştırmalara önemli etki edeceğini ifade etti.
Ayrıca yeni bulunan materyaller dışında müzelerde yer alan eserlerin ve kalıntıların da yeniden incelenebileceğini vurgulayan Smith, modern insanla neandertallerin aynı dönemde, aynı yerlerde yaşadığının belirlenmesiyle modern insana ait yeni bilgilerin literatüre girdiğini söyledi.
Smith, bunların başında daha soğuk şartlara modern insanın ayak uydurabilmesinin geldiğine işaret etti.
Modern insanın tahmin edilenden daha soğukta göç edebildiğinin ortaya çıktığını vurgulayan Smith, “Sonucunda başarısız oldular ancak bu bize yeni başlangıç noktası veriyor. Homo sapiens hemen yayılmadı. Görünüşe göre daha geniş zaman içinde küçük gruplar vardı. Bu zaman dilimini anlamaya çalışmak, çok heyecan verici ve ilginç.”