Dünya Sağlık Örgütü duyurdu: Ölümcül hastalık zirve yaptı

Dünya Sağlık Örgütü duyurdu: Ölümcül hastalık zirve yaptı

İklim değişikliğinin etkisiyle artan sıcaklıklar, sivrisineklerin daha geniş alanlara yayılmasına yol açtı. Karayipler ve Amerika kıtası dang hummasından ciddi şekilde etkileniyor. Dünya Sağlık Örgütü, dang hummasından kaynaklanan ölümlerin de arttığını bildirdi. Bu yıl, sivrisinek kaynaklı virüsün 12,6 milyon şüpheli vakası rapor edildi

Bölgesel sağlık yetkililerine göre, Karayipler ve Amerika kıtası dang hummasından ciddi şekilde etkileniyor. Bu yıl, sivrisinek kaynaklı virüsün 12,6 milyon şüpheli vakası rapor edildi. Bu sayı, 2023’te bildirilen vakaların neredeyse üç katı.
İklim değişikliğinin etkisiyle artan sıcaklıklar, sivrisineklerin daha geniş alanlara yayılmasına yol açarak vakaların küresel ölçekte artmasına neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü, dang hummasından kaynaklanan ölümlerin de arttığını bildirdi.
2023’te 2.467 olan ölüm sayısı, 2024’te 7.700’ü geçti. PAHO Direktörü Jarbas Barbosa, yaptığı açıklamada, Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere bölgedeki vaka sayısının, kayıtların tutulmaya başlandığı 1980 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını belirtti.
Barbosa, “Bu doğrudan iklimsel olaylarla bağlantılı” diyerek, yüksek sıcaklıklar, kuraklık ve sellerin etkilerini vurguladı. Hızlı nüfus artışı, plansız kentleşme ve kötü sağlık koşulları, dang hastalığının artışına katkıda bulundu.
Dang humması, sivrisinekler aracılığıyla bulaşan ve hızla yayılan bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde görülen bu hastalık, Aedes aegypti ve Aedes albopictus türü sivrisineklerin ısırmasıyla insanlara geçer.
Hastalığın etkeni, dört farklı tipi bulunan Dengue virüsüdür. Bu nedenle bir kez hastalığa yakalanmak, diğer türlere karşı bağışıklık sağlamaz ve tekrar enfekte olma riski taşır.
Dang humması genellikle yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, deri döküntüleri, bulantı ve kusma gibi belirtilerle kendini gösterir. Bazı hastalarda ise kanama eğilimi, mide ağrısı ve ciddi sıvı kaybı gibi daha ağır semptomlar ortaya çıkabilir. Bu durum “şiddetli dang humması” ya da “deng hemorajik ateşi” olarak adlandırılır ve hayatı tehdit edebilir.
Dang humması dünya genelinde her yıl milyonlarca insanı etkiler ve ölümcül olabilecek komplikasyonlara yol açabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, hastalığın görülme sıklığı son 50 yılda 30 kat artmıştır. Özellikle Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki yoğun nüfuslu bölgelerde salgınlara neden olur.
Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi, genellikle semptomların hafifletilmesine yöneliktir. Şiddetli vakalarda hastaneye yatış gerekebilir. Korunmanın en etkili yolu ise sivrisinek ısırıklarından kaçınmak ve sivrisineklerin üreme alanlarını kontrol altına almaktır.Dang humması aşısı bazı bölgelerde kullanılmaktadır, ancak bu aşı sınırlı bir etki alanına sahiptir ve yalnızca belirli koşullarda uygulanır.
Sağlık uzmanları, hastalığın yayılmasını önlemek için hijyenik tedbirlerin artırılması, sivrisinek kontrol programlarının uygulanması ve bireylerin farkındalık düzeylerinin yükseltilmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle salgın dönemlerinde, yüksek risk taşıyan bölgelere seyahat edenlerin dikkatli olması önem taşıyor.

30 yıl sonra harekete geçti: Dünyanın en büyük buz dağı yeni yolculuğuna başladı

30 yıl sonra harekete geçti: Dünyanın en büyük buz dağı yeni yolculuğuna başladı

Dünyanın en büyük buzdağı A23a, 30 yılı aşkın bir süre sonra yerinden hareket ederek Güney Okyanusu’nda yeni bir yolculuğa başladı. Londra’nın iki katı büyüklüğündeki buzdağı, yaklaşık bir trilyon ton ağırlığında ve bilim insanlarının yakın takibinde.

Dünyanın en büyük buzdağı A23a, 30 yılı aşkın bir süre sonra yerinden hareket ederek Güney Okyanusu’nda yeni bir yolculuğa başladı.
İngiliz Antarktika Araştırmaları (BAS) uzmanları, buzdağının Güney Orkney Adaları’nın kuzeyindeki yerinden ayrıldığını doğruladı. A23a, artık Güney Okyanusu’nda sürüklenerek yeni bir yolculuğa çıkıyor.
BAS’ta okyanus bilimci olan Dr. Andrew Meijers, “A23a’nın uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra tekrar hareket ettiğini görmek heyecan verici. Antarktika’dan kopan diğer buzdağlarının izlediği rotayı izleyip izlemeyeceğini ve bunun yerel ekosistem üzerinde nasıl bir etkisi olacağını görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
A23a ilk olarak 1986 yılında Antarktika’daki Filchner Buz Sahanlığı’ndan koptu. Yıllarca Weddell Denizi’nde sabit kalan dev buzdağı, 2020 yılında kuzeye doğru yavaş bir yolculuğa başladı.
Ancak bu yılın Şubat ayında, bir su altı dağının üzerinde oluşan Taylor Sütunu fenomeni nedeniyle yerinde dönmeye başlamış ve hareketi gecikmişti. Şimdi ise uydulardan alınan görüntüler, A23a’nın nihayet bu sıkışıklıktan kurtulduğunu gösteriyor.
Bilim insanları, A23a’nın Antarktika Kutup Çevresi Akıntısı’nı takip ederek Güney Okyanusu boyunca sürüklenmesini ve muhtemelen Güney Georgia’ya doğru ilerlemesini bekliyor. Bölgedeki daha sıcak suların, buzdağının parçalanmasına ve erimesine yol açacağı öngörülüyor.
Araştırmacılar, bu dev buzdağının çevresindeki ekosistem üzerindeki etkilerini incelemek için çalışmalara başladı.
BAS’tan biyojeokimyacı Laura Taylor, “Bu tür dev buzdağlarının geçtikleri sulara besin sağlayabildiğini ve daha az üretken bölgelerde ekosistemler yaratabildiğini biliyoruz,” dedi ve ekledi: “Ancak bu süreçte buzdağlarının boyutlarının ve kökenlerinin ne gibi farklar yarattığını henüz tam olarak bilmiyoruz.”
A23a, sadece uydularla değil, aynı zamanda ünlü araştırma gemisi RRS Sir David Attenborough tarafından da takip ediliyor. Araştırmacılar, buzdağının çevresindeki sulardan örnekler toplayarak okyanus ekosistemine ve karbon dengesi üzerindeki etkilerini anlamaya çalışıyor.
Dev buzdağının bu yolculuğu, yalnızca okyanus biliminde yeni veriler sunmakla kalmayıp, Antarktika’nın değişen dinamikleri hakkında da önemli ipuçları sağlayacak. Bilim insanları, A23a’nın hareketinin hem iklim değişikliği hem de ekosistemler üzerindeki etkilerini yakından izlemeye devam ediyor.

Trump: Yaz saati uygulamasını kaldırmalıyız

Trump: Yaz saati uygulamasını kaldırmalıyız

ABD’nin 47’nci başkanı Donald Trump, yaz saati uygulamasının kaldırılması için çalışılacağını belirterek uygulamayı maliyetli bulduğunu ifade etti.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, dün yaptığı açıklamada, yaz saati uygulamasını maliyetli bulduğunu belirtti.

Trump, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra uygulamanın kaldırılması için çalışılacağını ifade etti.

Açıklamasında, “Cumhuriyetçi Parti, Yaz Saati Uygulamasını ortadan kaldırmak için elinden gelen çabayı gösterecektir! Yaz Saati Uygulaması sakıncalıdır ve milletimiz için çok maliyetlidir.” dedi.

ABD’DE YAZ SAATİ UYGULAMASI

ABD’de bazı Cumhuriyetçi senatörler, uzun zamandır yaz saati uygulamasının kaldırılması için Kongre’ye çağrıda bulunuyordu. ABD’de uygulanan yaz saati uygulaması bu yıl 10 Mart günü başladı ve 3 Kasım 2024 günü saatlerin bir saat geri alınmasıyla sona erdi. ABD’de 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren farklı şekillerde uygulanan yaz saati uygulaması, 1966 yılında çıkarılan federal bir yasayla ülke genelinde uygulanmaya başladı.

Muhalifler ortaya çıkardı: Esad ailesinin uyuşturucu laboratuvarı!

Muhalifler ortaya çıkardı: Esad ailesinin uyuşturucu laboratuvarı!

Suriye’nin devrik Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından silahlı muhalif gruplar Şam’ın batısındaki büyük bir uyuşturucu laboratuvarını ortaya çıkardı. Muhalifler, terk edilmiş tesisin içindeki karanlık depolarda mobilya, meyve, dekoratif çakıl taşları ve voltaj regülatörlerinin içine gizlenmiş binlerce hap buldu. Captagonun tahmini küresel ticaret hacminin 10 milyar dolar olduğu ve devrik Suriye yönetiminin bundan yıllık kazancının yaklaşık 2,4 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Muhalifler tarafından bulunan tesisin şimdiye kadar bulunan en büyük captagon laboratuvarlarından biri olduğu belirtiliyor.

Esad rejimi, Ortadoğu’nun dört bir yanına yayılan captagon adlı amfetamin benzeri uyuşturucu maddenin üretimi ve satışından kazanç sağladığı konusunda ABD ve diğer devletlerce suçlanıyordu.
Esad ailesi ise uyuşturucu ticaretiyle herhangi bir bağlantılarının olduğunu daima reddetmişti.
Batılı hükümetler her yıl milyarlarca dolar hacme ulaşan captagon kaçakçılığının Suriye’deki ayağını Esad’ın kardeşi Mahir Esad ve onun komutasındaki Dördüncü Tümen ile ilişkilendirmekteydi.
Esad rejiminin devrilmesinin ardından Mahir Esad’ın nerede olduğu bilinmiyor.
Esad rejiminin ani çöküşünün ardından gazeteciler ilk kez Suriye’deki captagon imparatorluğuna dair kanıtları aramaya başlayabildi.
Esad’ı deviren muhalifler, Duma kentindeki terk edilmiş tesisin içindeki karanlık, dehlizli depolarda mobilya, meyve, dekoratif çakıl taşları ve voltaj regülatörlerinin içine gizlenmiş binlerce hap buldu.
Hapların çoğunun üzerinde captagon haplarını tanımlayan çift hilal logosu ya da “Lexus” kelimesinin damgalandığı görülüyordu.
Reuters muhabirlerini tesisin içine alan muhaliflerden biri, “Bunlar ihracata hazır” dedikten sonra cihazlardan birini açarak içinde saklı hapları ortaya çıkardı.
New York merkezli New Lines Enstitüsü Captagon Ticareti Projesi Direktörü Caroline Rose, captagonun tahmini küresel ticaret hacminin 10 milyar dolar olduğunu ve devrik Suriye yönetiminin bundan yıllık kazancının yaklaşık 2,4 milyar dolar olduğunu belirtti.
Rose, tesisin şimdiye kadar bulunan en büyük captagon laboratuvarlarından biri olduğunu söyledi.
Captagon ilk olarak 1960’larda Almanya’da, dikkat eksikliği bozuklukları ve narkolepsi gibi dikkat sorunlarının tedavisine yardımcı olmak üzere üretilen bir uyarıcının marka adıydı.
Üretimi durdurulsa da ilacın “fakir adamın kokaini” olarak bilinen yasa dışı bir türü Doğu Avrupa’da ve daha sonra Arap ülkelerinde üretilmeye devam etti.
Daha sonra 2011’de hükümet karşıtı gösterilerin ardından Suriye’de patlak veren çatışmalar sırasında gündeme geldi.

Gastroenterolog “sabahları kesinlikle yemem” diyerek uyardı: 1 numaralı kanser nedeni o besin

Gastroenterolog

Sağlıklı bir vücuda sahip olmak; kanser, kalp gibi ciddi hastalıkları önlemek için sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmeniz gerekiyor. Özellikle güne başlarken tükettiğiniz bazı besinler sağlığı ciddi anlamda tehdit ediyor.
Gastroenterolog “kahvaltıda asla tüketmem” diyerek, sağlık için riskli olan besinleri paylaştı.

Vücut sağlığınızı korumak ve uzun bir ömür sürmek için ne tükettiğiniz ve nasıl beslendiğiniz büyük önem taşıyor. Uzmanlara göre günün en önemli öğünü olan kahvaltıda sağlıklı besinler tercih etmek sağlıklı bir gün geçirmeniz için de önemli.
Dünyaca ünlü gastroenterolog Dr. Alan Desmond, kahvaltıda kesinlikle yemeyi reddettiği yiyeceği nedeniyle birlikte anlattı.
Ünlü gastroenterolog Dr. Alan Desmond, kahvaltıda tüketildiğinde ciddi sağlık sorunları yaratan yiyeceği anlattı. Dr. Alan Desmond, özellikle işlenmiş et ürünlerinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor.
Desmond’un açıklamalarına göre salam, sosis ve benzeri işlenmiş et ürünleri, her yıl yaklaşık 644 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden oluyor.”Bu ürünler sadece sindirim sistemi sağlığımızı tehdit etmekle kalmıyor, kalp hastalıkları ve diyabet riskini de ciddi oranda artırıyor” diyen Dr. Desmond, özellikle kolon kanseri riskine vurgu yapıyor
İşlenmiş et ürünlerinin tuz oranının yüksek olması tansiyon hastalarında ciddi sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.
Son yıllarda modern yaşam tarzının bir parçası haline gelen işlenmiş gıdalar, kolay tüketimleri ve uzun raf ömürleri nedeniyle oldukça tercih ediliyor. Ancak, bu gıdaların sağlığımız üzerindeki olumsuz etkileri uzmanlar tarafından sık sık gündeme getiriliyor.
1. İşlenmiş gıdalar, genellikle yüksek miktarda tuz ve şeker içerir. Aşırı tuz tüketimi tansiyon problemlerine, fazla şeker ise obezite, diyabet ve kalp hastalıklarına yol açabilir.2. Trans yağlar ve doymuş yağlar, işlenmiş gıdaların lezzetini artırırken, kötü kolesterol seviyelerini yükseltip kalp damar hastalıklarına zemin hazırlar.
3. Renk vericiler, tatlandırıcılar ve koruyucular gibi kimyasal maddeler, uzun vadede bağışıklık sistemine zarar verebilir. Bazı katkı maddelerinin kanserojen olabileceği de bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuştur.
4.Doğal gıdalarda bulunan diyet lifi, işlenmiş gıdalarda genellikle çok azdır. Bu durum sindirim sorunlarına ve bağırsak sağlığının bozulmasına neden olabilir.5. İşlenmiş gıdalar, tat ve doku açısından beyne keyif verici sinyaller gönderir. Bu da kontrolsüz bir yeme alışkanlığına, dolayısıyla kilo alımına yol açabilir.
Uzmanlar, sağlıklı bir yaşam için doğal ve taze besinlerin tercih edilmesini öneriyor. Etiket okuma alışkanlığı kazanarak katkı maddesi oranlarını kontrol etmek ve işlenmiş gıda tüketimini minimuma indirmek, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız için büyük önem taşıyor.

Suriye’de buruk sevinç: “200 bin kişiden haber alınamıyor”

Suriye'de buruk sevinç:

Esad rejiminin düşmesinin ve 13 yıllık iç savaşın sona ermesinin ardından Suriyeli ailelerin kayıp yakınlarını arama çalışmaları devam ediyor. Bölgede çalışan sivil toplum kuruluşlarına göre, 200 bini aşkın insan Esad rejiminin baskısı altında kayıplara karıştı. Rejim tarafından alıkonulan ya da hapse atılan kişilerin çok azı hayatta kaldı. Kurtarma çalışmaları için rejimin “işkence merkezleri” olarak anılan gizli hapishanelerde aramalar devam ediyor. Suriye’de işkence altında hayatını kaybeden aktivist Mazen Hamada için ise cenaze töreni düzenlendi. 2020’de Esad’ın “af ilanı” sözüne güvenerek Suriye’ye dönen aktivistin cesedi, Sednaya Hapishanesi’nde bulundu. Aktivistin vücudunda ağır işkence izlerine rastlandı.

Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki rejim karşıtı grupların başkent Şam’ı ele geçirmesiyle Beşar Esad yönetimi devrildi ve Suriye’deki 13 yıllık iç savaş sona erdi.
Esad’ın devrilmesiyle birlikte, yönetiminin sembolü haline gelmiş gizli hapishaneler, işkence merkezleri ve binlerce kayıp kişinin izini arama çabaları başladı.
İngiliz gazetesi The Guardian, ülkede en az 130 bin kişinin kayıp olduğunu ileri sürdü.
Sivil savunma ağı Beyaz Baretliler’in yardımcı yöneticisi Faruk Habib ise yaptığı açıklamada kayıp kişi sayısının 200 bini bulduğunu söyledi.
Rejim tarafından alıkonulan ya da hapse atılan kişilerin çok azı hayatta kaldı.
Kurtarma çalışmaları için rejimin “işkence merkezleri” olarak anılan gizli hapishanelerde aramalar devam ediyor.
Guardian, Suriye’de işkence altında hayatını kaybeden aktivist Mazen Hamada için düzenlenen cenaze töreninde Suriyelilerle görüştü.
1977’de Deyrizor’da doğan Hamada, rejim karşıtı protestolara katıldığı için hapse mahkum edilmişti.
Hamada, uluslararası insan hakları gruplarının baskısı ve diplomatik atılımlar sonucunda serbest kalmıştı.
Serbest kaldıktan sonra Hollanda’ya sığınan Hamada, burada rejim karşıtı eylemlerini sürdürmüştü.
2020’de Esad’ın “af ilanı” sözüne güvenerek Suriye’ye dönen aktivistten bir daha haber alınamamıştı.
Rejimin düşmesinin ardından Hamada’nın cesedi, Sednaya Hapishanesi’nde bulundu. Aktivistin vücudunda ağır işkence izlerine rastlandı.

Kalın bağırsak kanserini önlüyor: ABD’li uzmanlar “güçlü kanıtlar var” diyerek duyurdu

Kalın bağırsak kanserini önlüyor: ABD'li uzmanlar

Kolon kanseri vakaları, özellikle genç yetişkinler arasında artmaktadır. Kötü beslenme, egzersiz eksikliği ve sağlıksız alışkanlıklar kolon kanseri vakalarındaki artışın nedenleri arasında yer alıyor. Lif, protein, süt ürünleri, tam tahıllar ve turunçgiller açısından zengin sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz, kolon kanseri riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Kolon kanseri vakaları dünya çapında, özellikle gençler arasında artıyor. Yeni bir araştırmaya göre, kolon kanseri vakaları özellikle 25-49 yaş grubunda artmıştır.
Endişe verici eğilim, genellikle yeterli lif içermeyen ve doymuş yağ, sodyum, şeker, yağ ve diğer işlenmiş bileşenler açısından yüksek olan sağlıksız beslenmeye bağlanabilir.
Hareketsiz bir yaşam tarzı da kolon kanseri riskini artırabilir. Bunun dışında diyabet, obezite, alkol tüketimi ve sigara kullanımı da kolon kanseri riskini artırabilir.
Çalışmalar, insanların doğru beslenmesi, egzersiz yapması, sağlıklı bir kiloyu koruması ve alkolden ve sigaradan uzak durması durumunda kolon kanseri riskinin üçte birden fazla azaltılabileceğini öne sürmüştür.
Lif ve protein açısından zengin bir diyet yapmak kilo alımını önleyebilir ve sizi kanserin yaşam tarzı risk faktörlerinden koruyabilir.
Soya fasulyesi, mercimek, bezelye, alaca fasulye, siyah fasulye ve barbunya fasulyesi gibi fasulye ve baklagiller iyi bir protein, lif, B vitamini ve E vitamini kaynağı oldukları için diyete eklenebilir. Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü’ne göre baklagiller tüketimi kolorektal kanser riskini azaltabilir.
Bitki bazlı ürünlerin yanı sıra süt ürünleri de tüketilmesi önerilir. Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü, süt ürünlerinin tüketiminin kolorektal kansere karşı koruyucu olabileceğine dair güçlü kanıtlar olduğunu söylüyor. Yumurta, süt, peynir ve yoğurt diyete faydalı bir ektir.
Rafine tahıllar yerine, magnezyumdan life kadar çok çeşitli besinlerin faydalarını elde etmek için günlük diyetinize tam tahıllar ekleyin. Ayrıca, tam tahıllar kabızlığı gidererek ve kolonunuzdaki kansere neden olan bileşikleri temizleyerek de size yardımcı olabilir. Günlük 90 gram tam tahıl eklemeniz önerilir. Tam buğday ekmeği, yulaf ezmesi, meyveler, sebzeler ve esmer pirinç bazı seçenekler arasındadır.
Probiyotik açısından zengin olan yoğurt, bağırsak sağlığınız için önemli bir besin olabilir. Bağırsaklarınızdaki iyi bakterileri desteklemeye yardımcı olabilir. Kolonunuzu sağlıklı tutmak için sabahları şekersiz veya düşük şekerli bir meyveyle birlikte tükettiğinizden emin olun.
Narenciye meyveleri vitaminler, bitki bileşikleri açısından zengindir ve mükemmel bir C Vitamini kaynağıdır. World Journal of Gastroenterology’de yayınlanan bir meta-analiz, düşük tüketime kıyasla, turunçgiller, elma, karpuz ve kivi gibi besinlerin daha yüksek tüketiminin kolorektal kanser riskini %9 oranında azalttığını söylüyor.

Uydu görüntüleri ortaya çıkardı: ABD’deki gizemli drone’ların kaynağı İran olabilir mi?

Uydu görüntüleri ortaya çıkardı: ABD'deki gizemli drone'ların kaynağı İran olabilir mi?

ABD’nin Doğu Kıyısı’nda, haftalardır gökyüzünde görülen gizemli drone sürüleri paniğe neden oldu. Kritik askeri bölgelerin ve altyapıların üzerinde uçuş yapan bu cihazlar, spekülasyonlara yol açarken, FBI ve diğer federal kurumlar olayı aydınlatmaya çalıştıklarını açıkladı. İran’a ait olabilir iddiaları halk arasında endişe yaratırken, Pentagon ve yetkililer şu ana kadar kamu güvenliği açısından bir tehdit olmadığını belirtti. Ancak bu tanımlanamayan uçuşlar, ABD’nin güvenlik açıklarına dair ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

ABD’nin Doğu Kıyısı’ndaki New York ve New Jersey’de son haftalarda görülen  tanımlanamayan gizemli İnsansız Hava Araçları (İHA) halk arasında paniğe yo açtı.
Kasım ayından itibaren yoğunlaşan bu hareketlilik, Pennsylvania ve Staten Island’a kadar genişledi.
FBI ve diğer federal kurumlar durumu aydınlatmaya çalışıyor.
Sosyal medyada paylaşılan videolarda, gökyüzünde kümeler halinde dolaşan drone’lar ve olası sabit kanatlı hava araçları dikkat çekiyor. FBI, “Olayla ilgili halktan ve kolluk kuvvetlerinden düzenli olarak ihbarlar alıyoruz” açıklamasında bulundu.
Federal Havacılık İdaresi (FAA), kritik bölgelerde uçuş kısıtlamaları getirerek olası tehlikelerin önüne geçmeye çalışıyor. Özellikle Picatinny Arsenal askeri üssü ve Donald Trump’ın Bedminster kasabasındaki golf sahası bu kısıtlamaların uygulandığı alanlar arasında yer alıyor. Ancak drone’ların kaynağı ve amacı hala belirsiz.
New Jersey Valisi Phil Murphy “Şu an için kamuya yönelik bir tehdit bulunmuyor” açıklaması yaptı. Buna rağmen, özellikle gece uçuşlarının yerel halk üzerinde ciddi bir endişe yarattığı vurgulanıyor.
Bazı yetkililer, bu drone’ların İran’a ait olabileceği yönünde iddialarda bulunuyor. Cumhuriyetçi Temsilci Jeff Van Drew, İran’ın ABD’nin Doğu Kıyısı’nda bir insansız hava aracı saldırısı planlamış olabileceğini iddia etti.
Uydu görüntüleri, İran’a ait Shahid Bagheri adlı insansız hava aracı taşıyan geminin bu olaylarla bağlantılı olabileceğini öne sürdü.Pentagon ise bu iddiaları reddederek, “Drone’ların yabancı bir düşmana ait olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır” açıklamasını yaptı.
Florham Park Polis Şefi Joseph Orlando, drone’ların kritik altyapılar üzerinde uçtuğunu ve bu durumun potansiyel riskler taşıdığını belirtti.
Öte yandan, bazı olaylar, drone’ların güvenlik ve sağlık sistemlerini tehdit ettiğini gözler önüne seriyor. Örneğin, bir tıbbi helikopterin inişini engelleyen drone’lar, halk sağlığı açısından ciddi bir risk yarattı.
FBI ve İç Güvenlik Bakanlığı, halkı gördükleri her tür şüpheli hava aracını rapor etmeye çağırdı. İnsansız hava araçlarının kaynağı ve amacı henüz belirlenemese de, soruşturmanın derinleşmesi bekleniyor.

Esad ülkeden kaçtı, komşuları rahat nefes aldı

Esad ülkeden kaçtı, komşuları rahat nefes aldı

Suriye’de Esad rejimi devrildikten sonra sokaklarda hayat normale döndü… Esad ailesinin konutuna komşu yaşayan Şamlılar da rahat nefes aldı. Esad’ın özel konutunun bulunduğu caddenin sakinleri, sürekli izlendiklerini, evlerine misafir bile çağıramadıklarını anlattı.

Devrik lider Beşar Esad ülkeyi terk etti. Başkent Şam’daki komşuları rahat nefes aldı. Esad ailesinin konutuna komşu yaşayan Şamlılar, yaşadıklarını anlattı…
Suriyeli Adnan Habbal, Esad’ın özel konutunun bulunduğu caddenin sakini. Ancak devrik lidere komşu olmak onun hayatını zorlaştırdı.
Suriyeli adama göre her hareketleri izleniyordu. Üstelik ufak bir hatanın bile cezası ağırdı.
Esad’ın komşusu devrik liderin ardından, “Perdelerini kaldırmalarına izin verilmeyen evler vardı. Birçok zorlukla karşılaştık. Burada yaptığımı herhangi bir hata, aynı bölgede olduğumuz için dışarıdaki birinin on katı cezayla sonuçlanabilirdi. Ne demek istediğimi biliyorsunuz, her kelime ölçüldü, her hareketimiz izlendi.” diye konuştu.
Ebu Diab da aynı caddede yaşayan bir başka Suriyeli.
Evine misafir bile çağıramadığını anlatan genç adam, “Hiçbir avantajımız yoktu, sadece zararı vardı. Ne zaman bir misafirimiz gelse istihbarat servislerine gitmek zorundaydık. Onlara gidip ziyaretçinin adını veriyorduk. Misafir geldiğinde üstünün aranması gerekiyordu. Kontrol noktasında on dakika bekletilip aranıyorlardı. Misafir gelmeden önce bile kimliğini alıp kontrol ediyorlardı. Aranan bir akrabası varsa içeri almıyorlardı. Misafirimi görmek için dışarı çıkmak zorundaydım.” ifadelerini kullandı.
Bir zamanlar Esad’ın ailesinin ikametgahı olan evin içinde şimdi aile fotoğrafları ve albümleri etrafa dağılmış durumda.
Yerler de dağılmış kağıtlarla kaplı.
Esad ve ailesi, muhaliflerin Şam’a girmesinin ardından Rusya’ya sığınmıştı.
Eski Devlet Başkanı Beşar Esad, iktidarı çökerken Suriye’den kaçma planlarını neredeyse hiç kimseye duyurmadı.
Kaçmayı planladığını itiraf etmek yerine, yardımcılarını, yetkililerini ve hatta akrabalarını kandırmayı tercih etti.
Askeri analistlere göre Esad son bir direniş bile göstermedi. Kendi birliklerini bile harekete geçirmedi ve destekçilerini kendi kaderleriyle baş başa bıraktı.
Üç yardımcısına göre Esad, ordunun seçkin 4. Zırhlı Tümeni komutanı olan küçük kardeşi Mahir’e bile kaçış planından bahsetmedi.
Sosyal medyada paylaşılan evinin görüntüleri, Esad’ın aceleyle evden ayrıldığını, ocakta pişmiş yemek bıraktığını ve aile fotoğraf albümleri gibi bazı kişisel eşyaları geride bıraktığını gösteriyor.

Beşiktaş Başkanı Hüseyin Yücel: Kulübe kayyum atanabilirdi

Beşiktaş Başkanı Hüseyin Yücel: Kulübe kayyum atanabilirdi

Beşiktaş Başkanı Hüseyin Yücel, seçim öncesinde Beşiktaş’ta yaşananları anlattı. İstifa etmesi halinde kulübün kayyum atanma tehlikesinde olduğunu söyleyen Yücel, Adalı ile birleşip birleşmeyeceği, teknik direktör, transfer ve kulübün mali yapısıyla ilgili konuştu.

Beşiktaş Başkanı Hüseyin Yücel, Beşiktaş’ta yaşanan süreçle ilgili açıklamalarda bulundu.  TRT Spor yayınında konuşan Yücel, başkan Hasan Arat’ın istifası sonrası yaşananları anlattı. Yücel, “Hasan Başkanın istifası çok ani oldu. Başkanla beraber yönetimin de istifa etmesi etik görülür. Bu durumda kulübün yönetimi Denetleme Kurulu’na kalacaktı. Ama önümüzde mali problemler vardı. Biz de istifa etseydik iş kulübe kayyum atanmasına kadar gidecekti. Ben ve arkadaşlarım için ‘Darbeci’ diye bir söylem ortaya atıldı. Ben de birkaç gün düşündükten sonra yönetim kurulu arkadaşlarımla da konuşarak olağanüstü genel kurul kararı aldım.” ifadelerini kullandı. 

“SERGEN YALÇIN İSTEMEDİ” Yücel, teknik direktör Sergen Yalçın’ı sezon başından beri göreve getirmek istediğini ancak bazı yöneticilerin Yalçın’ı istememesi üzerine Giovanni van Bronckhorst’u göreve getirdiklerini ifade etti.

üseyin Yücel“GÖRÜNEN TABLO SERDAR HOCAYLA DEVAM ETMEK” Beşiktaş Başkanı, seçilmesi durumunda teknik direktörlük konusunda iki planı olduğunu söyledi. “Şimdiki görünen tablo Serdar hocayla devam etmek ama bir B planımız var. Mayısa kadarki geçiş dönemi için kabul ettirebilirsek 6 aylığına bir Türk hocayı takımın başına getirebiliriz. Bu isim İbrahim Üzülmez değil. Kafamda bir isim var ama henüz görüşmedim ve kendisi de bilmiyor. Serdar Topraktepe de ekipte olacak.” 30 MAYIS’A KADAR İSE 50 MİLYON EURO Yücel, bir diğer başkan adayı Serdal Adalı ile birleşmeyeceklerini açıkladı. Beşiktaş Başkanı, siyah beyazlıların 15 Ocak’a kadar 15 milyon euro, 30 Mayıs’a kadar ise 50 milyon euroya ihtiyacı olduğunu söyledi. Yücel, seçilmeleri durumunda ocak ayında 2-3 transfer takviyesi yapacaklarını belirtirken Anderson Talisca iddialarını yalanladı.