Suriye’de muhalifler Dera’yı ele geçirdi, Beyaz Saray “iç savaş” açıklaması yaptı

Suriye'de muhalifler Dera'yı ele geçirdi, Beyaz Saray

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, silahlı muhalif grupların Dera şehri de dahil olmak üzere Dera vilayetininin yüzde 90’ında kontrolü ele geçirdiğini açıkladı. Rejim güçleri, Ürdün sınırındaki bölgeden çekilmişti ancak güney Dera ve Süveyda vilayetlerinde yeniden konuşlandıklarını duyurdu. ABD’den yapılan açıklamada ise Esad rejiminin “Rusya ile İran’a bel bağlamasının” şu anda Suriye’de yaşanan gelişmelerin koşullarını yarattığı belirtildi. Beyaz Saray, “ciddi ve güvenilir bir siyasi süreç” başlatılması çağrısında bulundu.

Suriye’nin Ürdün sınırındaki Dera il merkezi, Beşşar Esed rejimi güçleriyle çatışan muhalif grupların kontrolüne geçti.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi dün gece yaptığı açıklamada, “Yerel gruplar Dera şehri de dahil olmak üzere Dera vilayetinde daha fazla bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Rejim güçleri art arda çekilirken artık vilayetin yüzde 90’ından fazlasını kontrol ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada paylaşılan videolarda, insanlar kutlama amacıyla şehrin ana meydanında havaya ateş açtı.
Bazıları da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın heykelini yıktı.
Dera vilayeti, Ürdün ile sınır komşusu.
Ürdün, Suriye ile olan sınırını dün kapattığını açıkladı.
Esad’ın müttefiki Rusya’nın arabuluculuğuyla sağlanan ateşkese rağmen Dera’da son yıllarda sık sık çatışmalar yaşanıyor.
Beyaz Saray da dün bir açıklama yaparak Suriye’deki son gelişmeleri yakından izlediklerini belirtti.
ABD’li sözcü Karine Jean-Pierre, “Ciddi ve güvenilir bir siyasi süreç başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Bu süreç, BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararıyla uyumlu şekilde iç savaşı siyasi bir çözümle sona erdirebilir” dedi.
Esad rejiminin “Rusya ile İran’a bel bağlamasının” şu anda Suriye’de yaşanan gelişmelerin koşullarını yarattığını belirten Beyaz Saray sözcüsü, “Kuzeydoğuda rejim hatlarının çöküşü de buna dahildir” diye ekledi.
İki büyük şehir Halep ve Hama, geçtiğimiz günlerde silahlı muhalif gruplar tarafından ele geçirilmişti.
Rejim güçleri dün Irak sınırındaki Deyrizor kentinin doğusundan çekilmiş ve burayı terör örgütü PKK/YPG’ye devretmişti.
Rusya ise vatandaşlarına Suriye’yi terk etmeleri çağrısı yaparken İsrail ordusu, işgal altındaki Golan tepelerine takviye güç gönderdi.

ABD’de salmonella uyarısı: 68 kişi hastalandı

ABD'de salmonella uyarısı: 68 kişi hastalandı

Yetkililer ABD’nin 19 eyaletinde 68 kişinin hastalandığı ve 18 kişinin hastaneye kaldırıldığı salmonella salgınına ilişkin soruşturma kapsamında, geri çağrılan salatalıkların yanı sıra ürünü içerebilecek besinlerin tüketilmemesi konusunda uyardı.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi, ABD’de 19 eyalette en az 68 kişinin hastalanmasına ve 18 kişinin hastaneye kaldırılmasına neden olan salmonella salgınıyla ilgili soruşturmada, insanları salatalıkların kullanıldığı gıda ürünlerini tüketmeme konusunda uyardı.
Açıklamada, üç şirketin daha salatalıklarının incelenmek üzere geri çağrıldığı ifade edildi. Salmonella enfeksiyonunun belirtileri arasında mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı ve ateş yer alıyor.
Yetkililer, özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerin enfeksiyona karşı daha yüksek risk taşıdığını vurguladı.
Tüketicilere, geri çağrılan salatalıkları tüketmemeleri ve etkilenen ürünleri derhal iade etmeleri uyarısı yapıldı.
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), kasım ayında yaptığı açıklamada, ABD’de 26 eyalette, Kanada’nın ise bazı bölgelerinde satışa sunulan salatalıkların olası “salmonella kontaminasyonu” içerdiğini ve tüketilmesinin özellikle bağışıklık sistemi zayıf bireyler için tehlikeli olabileceğini açıkladı.

NTV çatışma bölgesinde: Fotoğraflarla çatışma bölgesindeki son durum

NTV çatışma bölgesinde: Fotoğraflarla çatışma bölgesindeki son durum

Suriye’de rejim karşıtlarının ilerleyişi sürüyor. Kritik kent Humus’un son durumu gündemdeki yerini koruyor. Kentte çatışmalar sürerken rejim güçlerinin çekildiği iddiası yalanlandı. Binlerce kişi bölgeden kıyı bölgelerine doğru göç ediyor. “Devrimin başkenti” olarak anılan Humus, doğalgaz ve petrol boru hatlarının geçtiği bölge olmasıyla enerji kaynakları açısından da stratejik konumda yer alıyor. Muhabir Osman Terkan ve Kameraman Cüneyt Ali Horozal bölgeden bildiriyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, çatışmalar nedeniyle binlerce kişinin Humus’tan kıyı bölgelerine doğru kaçtığını duyurdu.
Çatışmaların yoğunlaştığı Humus hem stratejik hem sembolik öneme sahip bir kent.
2011’de Suriye’de Esad rejimine karşı ilk ayaklanmalar patlak verdiğinde Humus devrimin başkenti olarak anılmaya başlanmıştı.
Humus, muhaliflerin Esad rejimine karşı silahlandığı ilk kent olarak da biliniyor.  En az 2 yıl süren çatışma ve kuşatmanın ardından Esad güçleri Mayıs 2016’da Humus’un kontrolü tamamen ele geçirmişti.
Suriye’nin kuzey-güney ve doğu-batı eksenindeki önemli ticaret ve askeri yolların üzerinde bulunan Humus’un çevresinden doğalgaz ve petrol boru hatları geçiyor, dolayısıyla enerji kaynakları açısından da stratejik konumda.
Humus’un ele geçirilmesi halinde Esad rejiminin başkent Şam ile kıyı bölgeleri arasındaki bağlantısının kesileceğine dikkat çekiliyor.
Humus’un da düşmesi halinde Beşşar Esad iktidarının tehlikeye gireceği yorumları yapılıyor.
Heyet Tahrir Eş-Şam örgütünün lideri Ebu Mohammed Al-Golani de esas amaçlarının Esad yönetimini devirmek olduğunu söyledi.
Esad güçlerinin Humus’tan çekildiği iddia edildi. Suriye ordusu bu iddiayı yalanladı.Kentte ve çevresinde çatışmaların sürdüğü belirtiliyor. Muhabir:  Osman Terkan, Kameraman:  Cüneyt Ali Horozal

Telefonları neden uçak moduna alırız? Basit kuralın arkasındaki gerçek!

Telefonları neden uçak moduna alırız? Basit kuralın arkasındaki gerçek!

Uçak yolculuğu sırasında akıllı telefonları Uçak Modu’na almak artık herkesin aşina olduğu bir kural. Ancak, bunun neden önemli olduğu genellikle tam olarak bilinmiyor. TikTok’ta paylaşım yapan bir pilot, bu yaygın uygulamanın perde arkasını açıkladı. İşte uçak yolculuklarında telefonları neden uçak moduna alırız, almazsak ne olur?

Uçak yolculuklarında kalkışa ve inişe geçmeden önce görevliler, telefonunuzu uçak moduna almanızı ve varsa diğer teknolojik cihazlarınızı kapatmanızı istiyor.
TikTok’ta paylaşım yapan bir pilot, uçak modu özelliğinin kullanılmasının iyi bir nedeni olduğunu açıkladı. Peki, uçak modunu açmazsak ne olur?
Pilot, telefonların Uçak Modu’na alınmamasının uçağın güvenlik sistemlerini doğrudan etkilemediğini, ancak iletişim cihazlarında parazite neden olabileceğini belirtti.
Özellikle pilotların kulaklıklarını kullanarak yer kontrol kuleleriyle iletişim kurduğu sırada oluşan bu parazit, talimatları almayı zorlaştırabiliyor.
Uçağın  düşmeyeceğini ama iletişim sistemlerinde oluşan rahatsız edici bir vızıltının  dikkatlerini dağıtabileceğini söyledi. Bu durumun kalkış ve iniş gibi hassas süreçlerde can sıkıcı bir sorun yaratabildiğini ifade etti.
Pilot, bir uçuş sırasında yaşadığı deneyimi şu sözlerle paylaştı: “Yol tarifi almaya başladığımız anda kulaklıktan rahatsız edici bir uğultu sesi gelmeye başladı. Talimatları anlamaya çalışırken bu oldukça dikkat dağıtıcı olabiliyor.”
Uzmanlar, telefonların havadayken hücresel bağlantı arayışına devam ettiğini ve bu süreçte elektromanyetik parazit oluşturduğunu söylüyor.
İngiltere Uçuş Emniyeti Komitesi Başkanı Dai Whittingham, bu durumun tarihsel olarak önemli olduğunu belirterek, “Telefonların uçakların otomatik uçuş kontrol sistemlerine müdahale etme riski çok küçük ama yine de cihazların Uçak Modu’na alınması tavsiye ediliyor” dedi.
5G teknolojisinin havacılık sektörü üzerindeki etkisi de dikkat çekiyor. Bu teknoloji, bazı havaalanlarındaki navigasyon sistemleriyle parazit riski taşıyor. Federal İletişim Komisyonu ve Federal Havacılık İdaresi de bu nedenle cep telefonlarının uçaklarda kullanılmasını hala yasaklıyor.
Pilot, Uçak Modu’nu aktif hale getirmenin basit bir önlem olduğunu vurgulayarak, “Parazit oluşturma ihtimali düşük ama mümkün olduğunca riski azaltmak için bu uygulamayı sürdürmek gerekiyor,” dedi. Yolculara Uçak Modu’nu açarak bu tür sorunların önüne geçmeleri çağrısında bulundu.

Bilim insanları duyurdu: Yeni bir insan türü keşfedildi

Bilim insanları duyurdu: Yeni bir insan türü keşfedildi

Bilim insanları, 200 bin yıl önce nesli tükenen yeni bir insan türü keşfetti. Araştırmacılar, Çin’de bulunan bir fosilden yola çıkarak “Homo juluensi” adını verdikleri yeni bir arkaik insan türü keşfedildiğini açıkladı.

Doğu Asya’daki Geç Kuvaterner dönemine ait insan fosilleri, geçmişte düşünüldüğünden çok daha fazla morfolojik çeşitlilik gösteriyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bu bölgedeki fosillerin yalnızca bir türün değil, birden fazla farklı insan türünün varlığını ortaya koyduğunu gösteriyor. Bu yeni türler arasında Homo floresiensis, Homo luzonensis, Homo longi ve en yenisi Homo juluensis yer alıyor.
Son yirmi yılda yapılan arkeolojik kazılar ve detaylı fosil analizleri, Doğu Asya’daki insan evrimine dair bilgileri önemli ölçüde artırdı. Homo floresiensis, Endonezya’nın Flores Adası’nda 2004 yılında keşfedilen bu tür, küçük boyutları nedeniyle ‘hobbit’ olarak adlandırılıyor. Homo luzonensis, 2019 yılında Filipinler’in Luzon Adası’nda bulundu. Homo longi Çin’in Harbin şehrinde keşfedilen bir fosile dayanan bu tür, 2021 yılında tanımlandı. Homo juluensis ise Çin’deki Xujiayao ve Xuchang fosilleri üzerinden tanımlanan bu yeni tür, Denisova insanları ve diğer fosil gruplarıyla bağlantılı bulunuyor.
Araştırmacılar, Çin’in kuzeyindeki Xujiayao ve Xuchang bölgelerinde bulunan fosillere dayanarak Homo juluensis adını verdikleri yeni bir insan türünü tanımladı. Bu keşif, insan evrimine dair mevcut bilgimizi derinleştirirken, Orta Pleistosen dönemi yaklaşık 300 bin ila 50 bin yıl önce hominin çeşitliliğini daha iyi tanımlamaya olanak sağlıyor.
Homo sapiens yaklaşık 300 bin yıl önce evrimleşti ve Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya yayıldı. Ancak modern insandan önceki hominin türlerinin evrimi hala gizemini koruyor. Özellikle 700 bin ila 300 bin yıl önce var olan hominin türlerinin sınıflandırılması konusunda tartışmalar devam ediyor. Bu tartışmalar, bilim dünyasında ‘Orta’daki Karmaşa (The Muddle in the Middle)’ olarak adlandırılıyor.
2023 yılında Hawaii Üniversitesi’nden Christopher Bae ve Çin Bilimler Akademisi’nden Xiujie Wu, Xujiayao’da bulunan hominin fosillerini inceledi ve bu bireylerin Homo juluensis olarak adlandırılmasını istedi. Bu fosiller, modern insanlara, Denisovalılara ve Neandertallere özgü özellikler taşıyan büyük kafataslarıyla dikkat çekiyor.
Bu tür, yaklaşık 220 bin ila 100 bin yıl önce yaşamış ve büyük beyin hacmi ile kalın kemik yapılarıyla öne çıkıyor. Xujiayao’da yapılan kazılarda 10 bireye ait fosiller ile 10 binden fazla taş alet bulundu. Fosillerin özellikleri, bu popülasyonun farklı hominin türleri arasında genetik alışveriş sonucu ortaya çıktığını ve Asya’daki insan evriminde hibridizasyonun önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Homo juluensis henüz tüm bilim dünyasında kabul görmüş değil. Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden Chris Stringer, bu türün Homo longi ile örtüşebileceğini belirtirken, Wisconsin Üniversitesi’nden paleoantropolog John Hawks, bu adlandırmanın fosil kayıtlarını daha iyi sınıflandırmaya yardımcı olacağını savunuyor.Xiujie Wu ise bu yeni tür adlandırmasının Asya’daki fosil kayıtlarını netleştirdiğini ve bilimsel iletişimi kolaylaştırdığını ifade ediyor.

Notre Dame’ın açılışı Macron’a itibarını geri verir mi?

Notre Dame'ın açılışı Macron'a itibarını geri verir mi?

İtibarı son dönemde oldukça zayıflamış olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 850 yıllık Notre Dame’ın yeniden açılış töreninden yeni bir siyasi hayat kazanmayı umuyor. Fransa’nın siyasi belirsizliğinin ortasında Notre Dame bugün görkemli bir törenle açılıyor. İşte törene dair bildiklerimiz…

Fransa’nın en ünlğü yapoılarından tarihi Notre Fame Katedrali bugün görkemli bir törenle yeniden açılıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yenilenen katedrali bugün açacak.
Törene ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Prens William ve diğer uluslararası figürler de katılacak.
Macron açılışta yapacağı konuşmada, dünyayı “Fransa’nın içinde bulunduğu krizin ötesini görmeye” çağıracak.
Notre Dame, 2019’daki yangından beri restorasyon altındaydı. 
Uzun zamandır beklenen açılış töreni, Başbakan Michel Barnier hükümetinin çarşamba günü düşmesiyle tetiklenen derin bir belirsizlik döneminin ortasında gerçekleşiyor.
Yıkıcı yangından beş buçuk yıl sonra Macron, katedralin yeniden açılışını, Paris Olimpiyat Oyunlarının da yapılacağı 2024 yılının iyimser zirvesi haline getirmeyi planlamıştı.
Ancak BBC’ye göre projenin başarısından faydalanmaya çalışırken, ülkenin içinde bulunduğu depresif durum ile katedralin onarılmasıyla elde edilen büyük başarı arasında bir tezat olması kaçınılmaz.
Tören, yarın yapılacak ilk ayin öncesinde Katolik kilisesinin, katedralin mülkiyetini yeniden ele geçirdiği anı işaret ediyor.
Başpiskopos Laurent Ulrich, kurtarılan çatı ahşaplarından birinden yapılmış bir asa kullanarak ön kapıya vuracak. 
Halihazırda içeride bulunan koro tarafından yanıtlanan Ulrich, katedrale girecek ve orga “Tanrı’ya övgüler sunmasını” söyleyecek.
Macron başlangıçta katedralin içinde bir konuşma yapmayı planlamıştı ancak bunun Fransa’nın laiklik konusundaki katı kurallarına aykırı olacağı bildirildi.
Fransız lider, uzlaşma olarak, sekiz gün önce yüzlerce zanaatkâr ve kadına teşekkür etmek üzere katedrali ziyaret etmişti.
Akşamki dini törenin ardından Çinli piyanist Lang Lang ve Kanadalı şarkıcı Garou’nun sahne alacağı bir konser düzenlenecek.
Macron’un da katılacağı yarınki ayin, Başpiskopos Ulrich tarafından 170 Fransız piskopos ve 106 Paris cemaatinden rahiplerin huzurunda yönetilecek.
Okunmak üzere törene bir mesaj gönderen Papa Francis, açılışa katılmayacak.
Papa’nın Fransa ile ilişkileri dostane olmaktan ziyade samimi.
Papa’nın Fransa’nın göçü azaltmaya yönelik politikalarına ve Macron’un kürtaj hakkını anayasaya koyma kararına kızdığı bildiriliyor.
Fransız basınında Papa’nın Avrupa’nın ortaçağ kiliselerinden ziyade güney yarımkürenin genç ve büyüyen Hıristiyan topluluklarıyla ilgilendiği söyleniyor.
15 Nisan 2019’da çıkan yangın Ortaçağ’dan kalma çatı ahşaplarını, kulesini ve taş tonozun üç bölümünü yok etti.
Bağışçılar için yapılan çağrıda 850 milyon euro toplandı ve projede 2 bin taş ustası, marangoz, sanat restoratörü, mühendis ve mimar çalıştı. 
“Yangından sonraki gün içeriye baktığım anda her şeyin yoluna gireceğini biliyordum. Hasar korktuğum kadar kötü değildi,” diyen katedralin baş mimarı Philippe Villeneuve, Notre-Dame’ın tamamen çökmeye yakın olduğu yönündeki yaygın teoriye karşı çıkıyor.
Başmimar Villeneuve, şunları anlattı: “Çatının ve kulenin değiştirilmesinin yanı sıra asıl görev arındırmaydı. Her şey kurşun oksit tozuyla kaplıydı. Ancak bu, restore edebileceğimiz ve temizleyebileceğimiz anlamına geliyordu. Bu da katedralin bugün neden bu kadar güzel göründüğünü açıklıyor.”
Yangından önce, katedralin zaten ciddi bir bakımsızlık içinde olduğu düşünülüyordu ve kulenin ve korozyondan çok zarar gören diğer dış kısımların yenilenmesi için iskele kurulmuştu.
Katedrali yılda yaklaşık 12 milyon kişi ziyaret ediyordu. Bu sayının şimdi artması bekleniyor.

Gizli Pentagon araştırması: Reenkarnasyon gerçek olabilir mi?

Gizli Pentagon araştırması: Reenkarnasyon gerçek olabilir mi?

1983 yılında ABD Kara Kuvvetleri İstihbaratı tarafından hazırlanan ve 2003’te CIA tarafından gizliliği kaldırılan bir rapor, reenkarnasyonun ve bilincin ölümsüzlüğünün bilimsel bir temelinin olabileceğini öne sürüyor. “Gateway Sürecinin Analizi ve Değerlendirmesi” başlıklı 29 sayfalık bu rapor, Yarbay Wayne M. McDonnell tarafından yazılmış ve Pentagon’un astral projeksiyon, bilinç değişimi ve psişik casusluk konularındaki araştırmalarını detaylandırıyor.

ABD Kara Kuvvetleri İstihbaratı’nın 1983’ta yaptığı bir araştırma, bilincin asla ölmemediğini ve bu  nedenle reenkarnasyonun gerçek olabileceğini öne sürdü.
“Geçit Sürecinin Analizi ve Değerlendirilmesi” (Getaway deneyimi)  başlıklı 29 sayfalık rapor ABD Ordusu Yarbay Wayne M. McDonnell tarafından hazırlandı ve 2003 yılında CIA tarafından gizliliği kaldırıldı. 
Tekrar gündeme gelen rapora göre, bilinç enerjiden oluşuyor ve asla yok olmuyor.
McDonnell’in raporunda yer alan bulgulara göre, bilinç fiziksel ölümden sonra “Mutlak” olarak adlandırılan bir boyuta geçiyor ve geçmiş yaşam deneyimlerini beraberinde taşıyor.
Virginia’daki Monroe Enstitüsü’nün yürüttüğü çalışmalar, bilincin fiziksel sınırların ötesine taşınabileceğini ve bu sürecin yeniden doğum (reenkarnasyon) ile bağlantılı olduğunu iddia ediyor. Bu bulgular, bilincin zaman ve mekânın kısıtlamalarını aşabileceği yönünde derin bir anlam taşıyor.
Yani bilinç, fiziksel formdan bağımsız olarak varlığını sürdürmekle kalmıyor, aynı zamanda bir yaşamdan diğerine geçiş yaparak deneyimlerini taşıyor.
Rapor, bu tekniklerin bilimsel bir temele dayandığını ve bilincin zaman ve mekânın ötesine geçebildiğini savunuyor. McDonnell, Gateway Süreci’nin etkili olabileceğini ancak bu deneyimlerin kontrol altına alınması ve eğitimle geliştirilebilmesi için daha fazla çalışma gerektiğini ifade ediyor.
Gateway Experience, Virginia merkezli Monroe Enstitüsü tarafından geliştirilen ve insan bilincini değiştirmeyi hedefleyen bir eğitim programıdır. Program, ses dalgaları ve meditasyon tekniklerini kullanarak bireylerin bilincini fiziksel sınırların ötesine taşımasını sağlar. Başlangıçta bireysel farkındalık, zihinsel berraklık ve stres yönetimi gibi alanlarda geliştirilmek üzere tasarlansa da, ABD hükümeti tarafından astral projeksiyon, uzaktan görüntüleme ve psişik casusluk gibi konularda da incelenmiştir.
Eski bir “uzaktan görüntüleyici” olan Joe McMoneagle, Rus askeri üslerini gözlemlemek gibi görevlerde başarı oranlarının yüzde 28 olduğunu belirtti. McMoneagle, bu oran düşük görünse de elde edilen bilgilerin diğer istihbarat kaynaklarıyla birleştirildiğinde oldukça faydalı olduğunu söyledi.
Raporda yer alan iddialar, Virginia Üniversitesi’nin Algısal Çalışmalar Bölümü’nde yürütülen reenkarnasyon araştırmalarıyla da destekleniyor.
Üniversite, geçmiş yaşamlarına dair anıları hatırladığını iddia eden 2 bin 500’den fazla vakayı incelemiş.
Bu vakaların çoğu, beş yaşından küçük çocuklara ait. Araştırmacılar, çocukların bu tür anıları daha kolay hatırlamasını, bilinçlerinin yaşla birlikte karmaşıklaşmaması ve çevresel etkilerle örtülmemesine bağlıyor.
McDonnell’in raporu, Gateway Süreci’nin potansiyel askeri uygulamalarını detaylandırırken, belgede yer alan 25. sayfa ortadan kaybolmuş durumda. Bu eksik sayfanın, sürecin savunma alanındaki pratik kullanımına dair kritik bilgileri içerdiği düşünülüyor. CIA, bu sayfanın ellerinde olmadığını belirtse de bazı teorisyenler, bu bilginin bilinçli olarak gizlenmiş olabileceğini öne sürüyor.
Gateway Süreci, hem kişisel hem de profesyonel uygulamalar açısından mantıklı bir temele dayandırılıyor ve fizik biliminin sınırları içinde değerlendirilebilir. Ancak rapor, bu tekniklerin sistematik şekilde uygulanabilmesi için uzun vadeli bir eğitimin ve dikkatli bir araştırmanın gerekli olduğunu vurguluyor.

Çin’de havai fişek deposu patladı: 3 kişi öldü, 2 kişi yaralandı

Çin'de havai fişek deposu patladı: 3 kişi öldü, 2 kişi yaralandı

Çin’in Hınan eyaletinde bir depodaki havai fişekler patladı.  Patla sonucu 3 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı bildirildi.

Çin’de depodaki havai fişeklerin patlaması sonucu 3 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. 

Yerel acil durum yönetim biriminden yapılan açıklamaya göre, Kayfıng iline bağlı Veyşı ilçesinin Çiensun köyünde hava fişek depolanan binada dün sabah saatlerinde patlama meydana geldi. Patlama 3 kişinin ölümüne, 2 kişinin yaralanmasına yol açarken olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi. Çin’de üretim ve depolama tesislerinde eskiyen altyapı veya yetersiz iş güvenliği tedbirleri nedeniyle zaman zaman can kayıplarına yol açan kazalar meydana geliyor.

Resmi Gazete’de bugün (7 Aralık 2024 Resmi Gazete kararları)

Resmi Gazete'de bugün (7 Aralık 2024 Resmi Gazete kararları)

Resmi Gazete’de 7 Aralık 2024 tarihli kararlar, yönetmelikler ve tebliğler yayımlandı. Peki, Resmi Gazete’de bugün neler var? İşte 7 Aralık 2024 tarihli ve 32745 Sayılı Resmi Gazete ayrıntıları.

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ MİLLETLERARASI ANDLAŞMALAR –– Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasında 6 Temmuz 1999 Tarihinde Ankara’da İmzalanan Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Uygulanmasına İlişkin İdari Anlaşmanın Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 9226) –– Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ile Türkiye Cumhuriyeti İlgili Kanunlarına Göre Kurulmuş Şirketlerin Yapacağı Sanayi Yatırımlarının Kolaylaştırılması Hakkında Anlaşmanın Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 9227) –– Türkiye Cumhuriyeti ile EFTA Devletleri Arasında Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Türkiye-EFTA Ortak Komitesinin Mezkûr Anlaşmanın Ortak Komitenin Çalışma Usullerini Belirleyen Ek XXI’ini Tadil Eden İlişik 29 Ağustos 2023 Tarihli ve 1/2023 Sayılı Kararının Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 9228) ATAMA KARARLARI –– Cumhurbaşkanlığı Tarafından Yapılan Atamalar Hakkında Kararlar (Karar: 2024/409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 419) YÖNETMELİK –– İstanbul Bilgi Üniversitesi Deniz Hukuku Araştırma Merkezi Yönetmeliği TEBLİĞLER –– Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği (Sıra No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 3) –– Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 333)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 576) –– İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2017/13)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ –– İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2024/10) –– 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 16 ncı Maddesinin Birinci Fıkrasında Öngörülen İdari Para Cezası Alt Sınırının 31/12/2025 Tarihine Kadar Geçerli Olmak Üzere Artırılmasına İlişkin Tebliğ (No: 2025/1) KURUL KARARLARI –– Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Kurulunun 05/12/2024 Tarihli ve 2024/512 Sayılı Kararı –– Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulunun 04/12/2024 Tarihli ve 75935942-050.01.04-[01/27969] Sayılı Kararı İLÂN BÖLÜMÜ a – Yargı İlânı b – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları c – Çeşitli İlânlar – T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz Kurları ve Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Günlük Değerleri