Dünya basını Esad’ın düşüşünü yazdı: “Türkiye kazandı, İran kaybetti”

Dünya basını Esad'ın düşüşünü yazdı:

Yabancı dergi ve gazetelerde Esad rejiminin devrilmesinin Türkiye açısından önemine dikkat çeken analizler yapıldı. İran’ın aksine Türkiye’nin bölgedeki etkisinin güçlendiği yorumları manşetleri doldurdu. Gelin o analizlere bir bakalım.

“Esad sonrası Ortadoğu; İran’ın kaybı Türkiye’nin kazancı”
Amerikan Foreign Policy dergisinde Esad rejiminin devrilmesinin Türkiye ve İran açısından değerlendirildiği analizde bu başlık kullanıldı.
Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin muhalifleri destekleyen Türkiye için büyük bir kazanç olduğu belirtildi.
Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkisinin artacağı yorumu yapılırken, Suriye’deki kazançları sayesinde Türkiye’nin Lübnan ve Irak’taki etkisinin de güçlenebileceğine dikkat çekildi.
Buna karşın Esad rejminin devrilmesinin İran’ın prestijine ve bölgesel stratejisine büyük bir darbe indirdiği değerlendirmesinde bulunuldu.
İran’ın hem Ortadoğu hem Kafkaslarda Türkiye’yi bölgesel rakip olarak algıladığı belirtildi.
Azerbaycan’ın Karabağ’daki başarısına da dikkat çekilirken İran’ın itirazlarına rağmen Azerbaycan-Nahçıvan ve Türkiye’yi birbirine bağlayan Zengezur koridorunun da açılabileceği öngörüsünde bulunuldu.
Bu öngörünün gerçeğe dönüşmesi halinde İran’ın Kafkaslarla bağının tamamen kopacağı yorumuna yer verildi.
Tahran yönetimi için bu durumun 16’ıncı ve 20’ıncı yüzyıl arasında Kafkasya ve Ortadoğu’da Osmanlı hakimiyetinden duyduğu rahatsızlığın bir benzeri olacağına dikkat çekildi.
Analizde Esad rejiminin devrilmesinin İsrail açısından da değerlendirilmesi yapıldı.
Esad rejimini deviren HTŞ’nin Esad yönetimine göre Filistin davasına daha duyarlı olabileceğine dikkat çekildi.
HTŞ’nin İsrail’in Golan Tepelerindeki işgaline de daha sert bir şekilde karşı koyabileceği yorumu yapıldı.
Bu açıdan bakıldığında Suriye’deki gelişmelerin İsrail için endişe verici olduğu belirtildi.
Dergide Mısır ve Ürdün gibi Arap ülkelerininse arap ayaklanmalarının canlanmasından endişe duyabilecekleri değerlendirmesi yapıldı.
Dergide çıkan bir başka yorumdaysa Suriye’de Beşar Esad rejiminin düşmesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Müslüman dünyasının lideri” anını yaşadığı vurgulandı.
Dünyanın en ünlü haber alıntılama kaynağı Drudge Report  ise, manşetine Bloomberg analizi üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı taşıdı.. Sayfanın ana manşetine “Erdoğan Ortadoğu’da Yükseliyor” başlığı atıldı.
Bloomberg analizinde Esad rejiminin devrilmesinden en kazançlı çıkan ülkenin Türkiye olduğu belirtildi.
Türkiye’nin hem ekonomik hem siyasi kazançlar elde edebileceğinin altı çizildi.
Analizde “Erdoğan’ın güney komşusu üzerindeki nüfuzu, Beşar Esad’ın devrilmesiyle önemli ölçüde arttı ve bu durum onun içeride ve uluslararası arenada siyasi duruşunu güçlendirdi” ifadeleri kullanıldı.
Erdoğan’ın yeni nüfuzunu uzun süredir devam eden politika hedeflerini karşılamaya dönüştürüp dönüştüremeyeceği ve Trump yönetiminin ona yardım edip etmeyeceği veya engelleyip engellemeyeceğinin önem taşıdığı belirtildi.

Afganistan’da patlama: Taliban’ın Mülteci Bakanı öldürüldü

Afganistan'da patlama: Taliban'ın Mülteci Bakanı öldürüldü

Afganistan’daki Taliban yönetiminin Mülteci Bakanı Halil Rahman Hakkani, Kabil’de meydana gelen bir patlamada öldü. Hakkani, Taliban’ın üst düzey yetkililierinden biriydi.

Afganistan’daki Taliban yönetiminin mültecilerden sorumlu bakan vekili Halil Rahman Hakkani, ülkenin başkenti Kabil’de meydana gelen bir patlamada öldü. Halil Hakkani, 2021 yılında yabancı güçlerin Afganistan’dan çekilmesinin ardından Taliban’ın geçici hükümetinde bakan olmuştu. ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre, Hakkani Taliban’ın üst düzey yetkililerinden biriydi.

Suriye’nin yeniden inşasının maliyeti belli oldu

Suriye'nin yeniden inşasının maliyeti belli oldu

Muhaliflerin Şam’ı ele geçirmesi ve Esad rejiminin sona ermesinin ardından gözler Suriye’nin yeniden inşası senaryolarına çevrildi. Savaş nedeniyle altyapı, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin büyük darbe aldığı ülkede, toparlanmanın en az 10 yılı bulması bekleniyor. Gereken bütçe de en az 400 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Suriye’nin savaş sonrası yeniden inşası için gereken bütçe yüz milyarlarca doları bulabilir.Esad rejiminin sona ermesinin ardından gözler Suriye’nin yeniden toparlanması senaryolarına çevrildi.
Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre ülkenin savaş sonrası yeniden inşası için gereken bütçe 400 milyar doları aşabilir.Vision of Humanity’nin verilerine göre iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana, son çatışmalar hariç, ülkedeki konutların yüzde 17,5’i yıkıldı.
Tahminler, çatışmalardan kaynaklanan altyapı hasarının 118 milyar dolara yakın olduğunu gösteriyor. Dünya Bankası raporuna göre ise petrol dışı ekonomi, altyapıların tahrip olması, yakıt ve elektriğe erişimin azalması, düşük iş güveni ve ticaretin aksaması nedeniyle yüzde 52 oranında küçüldü.
Tarım ve kamu sektörünün ise reel olarak yüzde 40’tan fazla küçüldüğü tahmin ediliyor.Dünya Bankası’na göre 2021’de Suriye’nin milli geliri, 2010 yılına kıyasla yüzde 54 azalmış durumda.
Ve nüfusun yüzde 69’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.Suriye ekonomisinin toparlanabilmek için en az 10 yıla ihtiyacı olduğu belirtiliyor.
Özellikle Avrupa Birliği, Körfez ülkeleri, Çin, Türkiye ve uluslararası finans kuruluşlarının desteği önemli…Ancak bu desteğin ne ölçüde sağlanabileceği siyasi gelişmelere bağlı olacak.

6 soruda Golan Tepeleri: İsrail’in Suriye’yi işgali hakkında ne biliyoruz?

6 soruda Golan Tepeleri: İsrail'in Suriye'yi işgali hakkında ne biliyoruz?

Suriye’de Baas rejiminin devrilmesini fırsat gören İsrail, Golan Tepeleri’nde tampon bölge sınırlarını belirleyen anlaşmanın “çöktüğünü” iddia ederek işgalini genişletiyor. Peki Golan tepeleri nerede ve kime ait? 1974’te imzalanan anlaşma ne ifade ediyor? İşte 6 soruda Golan Tepeleri’ne dair bildiklerimiz…

İsrail, Baas rejiminin yıkılmasını fırsat bilerek, Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede işgal ettiği alanı genişletiyor.
Başbakan Binyamin Netanyahu, Golan Tepeleri’nde tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırlarını belirleyen 1974 Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nın çöktüğünü iddia ediyor.
Netanyahu, işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki Bental Dağı’na yaptığı ziyaret esnasında 8 Aralık’ta çektiği video mesajda, “Bu bölge yaklaşık 50 yıldır 1974 yılında üzerinde anlaşmaya varılan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması uyarınca bir tampon bölge olarak kontrol ediliyordu. Bu anlaşma çöktü, Suriye askerleri mevzilerini terk etti” dedi.
Netanyahu, bölgedeki varlıklarının geçici olduğunu öne sürerek bunun uygun bir düzenleme yapılana kadar bu şekilde devam edeceğini söyledi.
Peki Golan Tepeleri neden bu kadar önemli?
Anlaşma, 6 Ekim 1973’te sona eren savaşın ardından Suriye ile İsrail arasında 31 Mayıs 1974’te İsviçre’nin Cenevre kentinde Birleşmiş Milletler, Sovyetler Birliği ve ABD temsilcilerinin huzurunda imzalandı.
Anlaşma kapsamında İsrail (mavi) ve Suriye (kırmızı) olmak üzere iki ayrım çizgisi konularak aralarında bir tampon bölge oluşturuldu.
Tampon bölgede, bölgenin Suriye egemenliği altında olması şartıyla, anlaşmanın uygulanmasının izlenmesinden Suriye Golan Tepeleri’nde görev yapan BM Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) sorumlu kılındı.
Ayrıca “UNDOF’un ateşkesin sürdürülmesini ve sıkı şekilde uyulmasını temin için çalışacağı; ayırma ve sınırlandırma alanlarına ilişkin ek protokolü denetleyeceği” belirtildi.
Anlaşmada, “(BM gücü) misyonunu yerine getirirken genel olarak geçerli Suriye yasalarına ve düzenlemelerine uyacak ve yerel sivil idarenin çalışmalarını engellemeyecektir” ifadesi yer aldı.
Aynı zamanda misyonun “hareket özgürlüğünden, iletişimden ve görevi için gerekli diğer olanaklardan yararlanacağı, savunma niteliğinde bireysel silahlarla donatılacağı ve bu silahları yalnızca meşru müdafaa amacıyla kullanacağı” belirtildi.
UNDOF’un BMGK’nın yetkisi altında olduğu, anlaşma uyarınca denetimler yapacağı ve bu konuda taraflara her 15 günden az olmamak şartıyla düzenli şekilde rapor vereceği kaydedildi.
UNDOF’un internet sitesindeki rapora göre, Ağustos 2024’te sayısı 1309 kişiden oluşurken bunlardan 1117’sini askerler, 59’unu subaylar ve 133’ünü de siviller oluşturuyor.
Bu güce katkıda bulunan 10 ülke askerleri arasında ise Nepal, Uruguay, Hindistan, Fiji, Kazakistan, Gana, Butan, Çek Cumhuriyeti, İrlanda ve Zambiya yer alıyor.
Rapora göre, tampon bölgenin uzunluğu 75 kilometreyi bulurken, orta kesimlerde genişlik 10 kilometre, güneydeki uç kesimlerde 200 metre arasında değişiyor.
Kuzeyde ise 2 bin 814 metre yükseklikte, dünyanın kalıcı yerleşiminin olduğu en yüksek BM’ye ait noktanın bulunduğu Şeyh (Hermon) Dağı bulunuyor.
BM gücü, silah ve güçlere ilişkin üzerinde mutabakata varılan kısıtlamaların yerine getirildiğinden emin olmak için tampon bölgeyi sürekli denetliyor.
BM gücünün, internet sitesinde yayımlanan haritaya göre, bölgede çok sayıda köy bulunuyor.
Bunların en önemlileri, Taranca, Cubata Haşeb, Ufaniyye, Medine Baas, Hamidiye, Kuneytra, Bi’r Acem, Barika , Asbah, Refid, Samdaniyye Garbiyye ve Kahtaniyye köyleri.
İsrail ordusu, Baas rejiminin devrildiği 8 Aralık günü Ufaniyye, Kuneytıra, Hamidiye, Samdaniyye Garbiyye, Kahtaniyye köylerinde askeri güçlerinin olduğunu belirterek bölge sakinlerini, evlerinden çıkmamaları konusunda uyardı.
Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni 5 Haziran 1967’den bu yana işgal altında tutan İsrail, daha sonraki adımında bölgeyi ilhakını duyursa da bu uluslararası toplum tarafından tanınmadı. 
Suriye Dışişleri Bakanlığının sitesinde, Golan’ın işgal altındaki alanının yüz ölçümünün 1150 kilometrekare olduğu, Kuneytra ve Fik kentlerinin yanı sıra 137 köy ve 112 tarım arazini kapsadığı bilgisi yer alıyor.
Raporda, Golan’da Suriye Arap köylerinin enkazı üzerinde yayılmış 45 yasa dışı İsrail yerleşim birimi bulunduğu belirtiliyor.
İsrail Meclisinde 14 Aralık 1981’de Golan Tepeleri’nin ilhak edilmesini, İsrail yasalarının, yargısının ve yönetiminin dayatılmasını öngören “Golan Yasası” onaylandı.
Fakat BMGK, 17 Aralık 1981’de “yasanın geçersiz olduğunu ve uluslararası düzeyde hukuki bir etkisi olmadığını” belirten 497 sayılı kararla bu adıma hızlı şekilde yanıt verdi ve Tel Aviv’den bu kararı iptal etmesini istedi.
Tarihler 25 Mart 2019’u gösterdiğinde dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanan kararla, “Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini ABD’nin resmen tanıdığı” ilan edildi.
İşgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki nüfusun yaklaşık 40 bin olduğu, yarısından fazlasının Dürzi kökenli Suriyeli, geri kalanının ise İsrailli yerleşimciler olduğu tahmin ediliyor.
Dürzi kökenli Suriyelilerin büyük kısmı İsrail ordusunda hizmet etmeyi reddediyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığının internet sitesindeki açıklamasında, “bölgenin stratejik öneminin İsrail’in Celile bölgesine bakan konumunun yanı sıra Taberiye Gölü’nün İsrail’in ana su kaynağı olmasından ve bu gölün üçte birinin Golan Tepeleri’nden gelen suyla beslenmesinden kaynaklandığı” belirtildi.
İsrailli sivil toplum kuruluşu Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü tarafından 2019’da yayımlanan bir raporda, “Stratejik Golan  Tepeleri’nin paha biçilemez savunma avantajları sağladığı, Tel Aviv’in caydırıcı gücünü artırdığı” ifade edildi.
Raporda, Golan’ın İsrail’in kuzeydoğusunda, yüksekliği en fazla 1000 ile 1200 metre arasında değişen, toplam alanı 1800 kilometrekare olan kayalık bir plato olduğu, Ürdün Nehri ile Taberiye Gölü’nün batı sınırlarını çizdiği, Yermuk Nehri’nin ise güney sınırını belirlediği, doğuda ise havza hatlarıyla sınırlandığı kaydedildi.
Şeyh Dağı’nın (bir kısmının İsrail sınırları içinde yer aldığı belirtiliyor) Golan Tepeleri’nin kuzey sınırını çizdiği aktarılan raporda, “Şeyh Dağı, sadece 60 kilometre doğuda bulunan Şam’dan ve Akdeniz’deki Hayfa Körfezi’ne kadar olan bölgenin tamamını gözlemlemek için mükemmel bir nokta. Golan Tepeleri, Ürdün Nehri Vadisi, Celile ve Şam’ın girişlerini kontrol altında tutuyor” ifadelerine yer verildi.
İsrail’in Golan’ın kuzeyindeki Şeyh Dağı’nın zirvelerinden birinin üzerindeki kontrolünün, aynı zamanda kendisine istihbarat bilgileri toplama konusunda inanılmaz imkanlar sağladığına dikkat çekildi.
Bu durumun, Suriye topraklarının derinliklerinde elektronik şekilde gözetlemenin kullanılmasının yanı sıra olası bir saldırı karşısında erken uyarı olanak tanıdığı belirtildi.
Raporda, Suriye rejiminin sinir sisteminin başkent Şam’da bulunduğuna işaret edilerek, Golan’ın Şam’a yakınlığının ciddi şekilde caydırıcılık değerine sahip olduğu ifade edildi.
Golan Tepeleri’nin haritadaki yeri için tıklayın

Eski Mezopotamya’da duyguların izleri: Sevgi dizlerde, mutluluk karaciğerde!

Eski Mezopotamya’da duyguların izleri: Sevgi dizlerde, mutluluk karaciğerde!

Yeni Asur İmparatorluğu’ndan kalma çivi yazısı metinlerde yapılan analizler, eski Mezopotamya halklarının duygularını bugünkü insanlardan farklı vücut bölgelerinde hissettiklerini ortaya koydu.

Eski Mezopotamya’da yaşayan Asurlular, duygularını bugünkü insanlardan farklı organlarla ilişkilendiriyordu.
Bugün çoğu insan sevgiyi kalpte, korkuyu midede, öfkeyi ise ellerinde veya vücudunun üst kısmında hissederken, Asurlular sevgiyi dizlerinde, mutluluğu karaciğerlerinde hissettiklerini ifade ediyordu.
Helsinki Üniversitesi’nden Saana Svärd liderliğindeki araştırmacılar, Yeni Asur İmparatorluğu’na (MÖ 934-612) ait yaklaşık 1 milyon kelimelik çivi yazısı metinleri analiz etti. Araştırma, Asurluların duygularını tanımlarken hangi vücut bölgelerini işaret ettiğini anlamayı amaçladı.
DUYGU HARİTASI BULGULARI Araştırmada, Asurluların duyguları farklı organlarla ilişkilendirdiği belirlendi:
Sevgi, dizlerde, karaciğerde ve kalpte,Öfke, daha çok bacaklarda, Mutluluk, modern insanlarda olduğu gibi hissedilirken Asurlular mutluluğu aynı zamanda karaciğerlerinde de hissediyordu. Gurur, kalpte hissedilirken, üzüntü ise göğüste deneyimleniyordu.
Araştırmacılar, bu bulguların eski Mezopotamya halklarının anatomi hakkındaki bilgi birikimine işaret ettiğini ifade ediyor. Çalışmanın başyazarı Saana Svärd, “Mezopotamya’da kalp, karaciğer ve akciğerlerin önemli organlar olduğuna dair genel bir anlayış vardı” diyor.
Öte yandan, Asurluların üreme organlarını da duyguları tanımlamak için kullandığı belirlendi. Örneğin, Akadca’da “rēmu” (rahim) terimi, Asur krallarının merhamet ve şefkat gibi duygularını ifade etmek için kullanılmıştı.
Araştırma, kullanılan vücut haritasının yalnızca erkek anatomisine dayanması nedeniyle kadın organlarıyla duygular arasındaki ilişkiye dair yeterli bilgi sunamıyor. Araştırmacılar, bu durumun önemli bir eksiklik olduğunu belirtiyor.
Araştırma ekibi, bu bulguların duyguların evrensel olup olmadığını sorgulamak için önemli bir adım olduğunu düşünüyor. Svärd, “İnsanların hangi duyguları, hangi organlarında hissettiği sorusu, evrensel standartlar hakkında yeni tartışmalar başlatabilir” diyor.

Rus kadınlarının güzellik sırrı belli oldu: Her gün kaşık kaşık tüketiyorlar

Rus kadınlarının güzellik sırrı belli oldu: Her gün kaşık kaşık tüketiyorlar

Dünyanın en güzel kadınları arasında kabul edilen Rus kadınları, sağlıklı ciltlerini ve formlarını, her ne kadar ağırlıklı olarak genetik mirasa borçlu olsalar da, yaşam alışkanlıklarının da bu durumda büyük bir payı var.

Rusya’daki soğuk iklim nedeniyle kozmetik piyasasında özellikle nemlendirici ürünlere olan talep, oldukça fazla. Soğuk hava koşulları, cilt bariyerine zarar verebilir ve cildin kuruyarak hassaslaşmasına yol açabilir. Rus kadınları, porselen gibi ciltlerini, genetik şanslarının yanı sıra nemlendirici alışkanlıklarına da borçlu .
Rus kadınları, cilt bakımında doğal yağların gücünden de faydalanıyor. Özellikle argan ve kuşburnu yağını tercih eden Rus kadınları, bu yağların içerisinde bulunan C vitamini sayesinde cilt lekelerinden kurtuluyor. C vitamini, yaraların hızlı iyileşmesine de katkı sağlıyor.
Dengeli beslenmeye önem veren Rus kadınları, özellikle omega-3 yağ asitleri bakımından zengin bir diyet benimsiyor. Dengeli beslenme, ciltteki elastikiyeti artıran ve yaşlanmayı geciktiren antioksidanların alınmasına yardımcı olur.
Çeşitli meyve ve sebzelerin yanı sıra yoğurt ve bal tüketimine de ağırlık veren Rus kadınları, balın yaşlanma karşıtı etkisinden faydalanıyor. Bal, iltihapları ve sivilceleri azaltmasının yanı sıra cildi yumuşatır ve nemlendirir. Balın doğal yüz maskesi olarak kullanımı, cildin temizlenmesine ve gençleşmesine yardımcı olabilir.
Rus kadınları, öğünlerinde yoğurt tüketimine de önem veriyor. Yoğurt, içerdiği laktik asit sayesinde ciltteki ölü hücrelerin atılmasını sağlayarak cildi nemlendiriyor.
Rusya’da spor, hem profesyonel olarak hem de halk arasında yaygın bir şekilde yapılıyor. Spor, kadınların sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağlamanın yanı sıra profesyonel olarak da sıklıkla tercih ediliyor.
Jimnastik, tenis, yüzme ve hentbol gibi spor dallarıyla ilgilenen Rus kadınları, bu sayede kilo kontrolünü sağlamakta da zorlanmıyor.
”GENETİK MİRAS, GÜZELLİKLERİNDE OLDUKÇA ETKİLİ”
Farklı etnik grupların bir arada yaşadığı geniş bir ülke olan Rusya’da; Slavlar, Tatarlar, Çerkesler ve diğer yerli halklar arasında genetik çeşitlilik bulunur. Bu çeşitlilik, fiziksel özelliklerde de zenginlik yaratır. Bazı Rus kadınları; Orta Asya, Kuzey Avrupa ve Uzak Doğu gibi farklı bölgelerden gelen genetik mirası taşırlar, bu da onların fiziksel görünümlerine özgünlük katar.

PKK/YPG’nin fare deliği! Tünelin ucunda kaçış asansörü çıktı

PKK/YPG'nin fare deliği! Tünelin ucunda kaçış asansörü çıktı

Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Özgürlük Şafağı Operasyonu’nda terör örgütü PKK/YPG’den kurtardığı Tel Rıfat’ta kilometrelerce uzunluğundaki tünelin bir ucunda yerin altından kaçış için kullanılan asansör sistemi ortaya çıktı.

Suriye’de 27 Kasım’da muhalif gruplar, Esad’a karşı saldırı başlatmış ve 61 yıllık Baas rejimi sona ermişti.
Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Özgürlük Şafağı Operasyonu kapsamında terör örgütü PKK/YPG’den kurtardığı Tel Rıfat’ta kilometrelerce uzunluğunda tüneller bulunmuştu.
SMO askerleri, tünelleri tespit etmeye devam ediyor. Askerlerin yaptığı keşiflerde tünelin bir ucunda yer altından kaçış için kurulan asansör sistemi ortaya çıktı.
Tünele evlerin bahçelerinden girildiğini fark eden SMO askerleri, uzunluğu 40 kilometre olduğu tahmin edilen tünellerde çalışmalarını sürdürüyor.
Tel Rıfat’taki SMO askeri Ebu Ahmed, ”Neredeyse iki saat yürüdük. Tünel çok uzun, hala devam ediyoruz. Amcamın avlusunun altından geçiyor, bir tarlada üzeri kapalı halde. Sanki bir yer altı şehrini ziyaret etmişsiniz gibi.” ifadelerini kullandı
SMO askeri Abu Ali ise yaptığı açıklamada, “Tel Rıfat şehrinde her gün yeni bir sistemle açılan bir tünel keşfediyoruz. Hastanenin kuzeyinde her 200-300 metrede bir açıklık tespit ediyoruz ve her gün tünele giden yeni bir giriş görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Tünellerin içinde elektrik, su kuyusu, banyolar ve silah mühimmatının bulunduğu odalar tespit edildi.
Askerler, “Bu tüneller çok önemli yapılar. Bu tünellerde saklanıyorlar, böylece asla bulunmuyorlar.” ifadelerini kullandı.

Jose Mourinho’nun Athletic Bilbao karnesi

Jose Mourinho'nun Athletic Bilbao karnesi

UEFA Avrupa Ligi’nde Athletic Bilbao’yu konuk edecek Fenerbahçe’de Jose Mourinho’nun İspanyol ekibine karşı karnesi dikkat çekiyor. Portekizli çalıştırıcının Athletic Bilbao’ya karşı büyük bir üstünlüğü var.

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi’nde Athletic Bilbao ile karşı karşıya gelecek. Zorlu maç öncesinde Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile ilgili dikkat çeken bir istatistik ortaya çıktı.
2010-2013 sezonlarında Real Madrid’i çalıştıran Mourinho, Athletic Bilbao’ya karşı 6 kez rakip olmuştu. Portekizli çalıştırıcı bu karşılaşmaların hiçbirinde rakibine mağlup olmadı.
Madrid, Mourinho yönetiminde Athletic Bilbao’ya karşı deplasmanda oynadığı karşılaşmaları toplamda 3-0’lık skorlarla kazanmıştı.
Eflatun-beyazlılar, Mourinho yönetiminde iç sahadaki maçlarda ise 5-1, 4-1 ve 5-1’lik skorlarla sahadan galip ayrılmıştı.
Mourinho döneminde Real Madrid, Athletic Bilbao ağlarına 23 gol gönderirken, kalesinde ise sadece 3 gol görmüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye’de huzura giden yolun kapıları açılmıştır

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de huzura giden yolun kapıları açılmıştır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Baas rejiminin sona ermesiyle Suriye’de huzura ve güvenliğe giden yolun kapılarının açıldığını söyledi. Erdoğan, Suriye’de barış ortamı kök saldıkça gönüllü geri dönüşlerin sayısının da zamanla artacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da “Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı”nda konuştu.

SURİYE’DE ESAD SONRASI DÖNEM

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Bölgemizde ve dünyanın farklı köşelerinde ümidini Türkiye’ye bağlamış kardeşlerime selamlarımı gönderiyorum. 61 yıllık zulmün ve baskının ardından özgürlüklerine kavuşan Suriyeli kardeşlerimize selam, sevgi ve en derin muhabbetlerimi iletiyorum.

“ÇOK AĞIR İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE ŞAHİTLİK ETTİK”

Farklı bölgelerde çok ağır insan hakları ihlallerine şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de tarihin en vahşi zulümleri yaşanırken lafa gelince insan hakları avarisi kesinlenlerden ses duyulmadı. 15 Temmuz’da 252 insanımız FETÖ’cü hainlerce şehit edildi. Eleştiri okları ülkemize yönelirken mazlumları katleden caniler Batılı ülkeler tarafından kollandı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altını en fazla oyanlar dünyada bunun savunuculuğunu üstlenenlerdir. Tüm aksi söylemlere rağmen işin özünde renk, köken ve inanç üzerinden daraltılmış bir insan hakları tanımı yapılıyor. Geldiğimiz noktada, insan hakları sadece dünyanın belli bir bölgesine ve belli bir insan nüfusuna uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılanıyor.

“KAPIMIZA GELENE TÜRK MÜSÜN ARAP MISIN KÜRT MÜSÜN DİYE SORMADIK”

Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş müşfik ve merhametli bir ülkedir. Kapımıza gelene Türk müsün Arap mısın Kürt müsün diye sormadık. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. Kimliğine bakmadan, sadece ülkemizin kapılarını değil, gönül dünyamızın kapılarını da açtık. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. Ülke ve millet olarak insanlık sınavını başarıyla verdiğimiz yerlerinde başında Suriye geliyor. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. İnsanlığımızın ve komşuluğumuzun gereği neyse zor dönemde bunu yapmaya devam ettik.

“SURİYELİLERİ 13 YIL MİSAFİR ETTİK”

Suriyeli muhacirleri en güzel şekilde 13 yıl misafir ettik. Biz ensarız. Bir muhacir neyi yapıyorsa biz bunu yapmaya mecburuz dedik. Sizi kovacağız diyen bu ülkedeki ana muhalefete rağmen dedik. Bu süreci zehirlemek isteyenler oldu. CHP’nin eksi genel başkanı nefret söylemleriyle milletimizi galeyana getirmeye gayret etti. Sırf seçimde üç beş oy daha fazla alabilmek uğruna inancımıza yakışmayan yollara tevessül ettiler. Sonuçta vicdan insanlık merhamet dayanışma kazandı.

“SURİYE’DE HUZURA GİDEN YOL AÇILDI”

Sednaya hapishanesi gibi işkence ve ölüm merkezlerine baktığımızda nasıl vahim bir felaketin eşiğinden dönüldüğü buıgün çok daha iyi anlaşılıyor. Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle birlikte Suriye’de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye’de barış ortamı kök saldıkça gönüllü geri dönüşlerin sayısı zamanla artacaktır. CHP’nin ve bazı faşist grupların bu olumlu iklimi sabote etmeye çalıştığını görüyoruz. Yaptıklarından mahcubiyet duyması gereken CHP’nin, Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin kuyruk acısıyla mülteci düşmanlığını köpürtmesi utanç vesikasıdır. CHP ve yandaşlarına tavsiyem diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye’den gelen hapishane görüntülerini seyretsinler. İç cephemizi güçlendirmeyi amaçlayan hamlelerin arkasında, Türkiye’yi bölgemizdeki tehdit ve tehlikelerden uzak tutma arzumuz vardır.”

Resmi Gazete’de bugün

Resmi Gazete'de bugün

Resmi Gazete’de 11 Aralık 2024 tarihli kararlar, yönetmelikler ve tebliğler yayımlandı. Peki, Resmi Gazete’de bugün neler var? İşte 11 Aralık 2024 tarihli ve 32749 Sayılı Resmi Gazete ayrıntıları.

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ YÖNETMELİKLER – Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Personel Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik – Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Gıda Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik TEBLİĞLER – Octet Express Ödeme Kuruluşu A.Ş.’nin Faaliyet İzni Kapsamının Genişletilmesine İlişkin Karar – Sender Ödeme Hizmetleri A.Ş.’nin Faaliyet İzni Kapsamının Genişletilmesine İlişkin Karar – Sipay Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş.’nin Faaliyet İzni Kapsamının Genişletilmesine İlişkin Karar – Sundus Elektronik Para ve Ödeme Kuruluşu A.Ş.’nin Faaliyet İzni Kapsamının Genişletilmesine İlişkin Karar – Trend Ödeme Kuruluşu A.Ş.’nin Faaliyet İzni Kapsamının Genişletilmesine İlişkin Karar YARGI BÖLÜMÜ ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2018/67 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/32 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2019/49 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/33 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2020/35 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/34 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2020/50 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/35 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2020/72 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/36 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2021/1 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/37 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2021/6 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/38 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2021/7 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/39 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2021/9 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/40 Sayılı Kararı – Anayasa Mahkemesinin 27/6/2024 Tarihli ve E: 2021/10 (Siyasi Parti Mali Denetimi), K: 2024/41 Sayılı Kararı İLÂN BÖLÜMÜ a – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları b – Çeşitli İlânlar – T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz Kurları ve Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Günlük Değerleri